Sağlıklı Bir Toplum Nasıl Oluşturulur
Sevgili okurlarım, bu yazımla da toplumun temel sorunlarını sizlerle paylaşmış olacağım. Bizler zaman zaman toplumların oluşumunda ki temel gerçeklerini çeşitli kaynaklardan okur veya duyarız. Kimi zamanda sanatçılarımızın, yazarlarımızın yapıtlarına konu olur. Kimi zamanda siyasi bilimcilerin, çözüm arayışlarında bulunurlar. Tabi bütün bu arayışları yaparken, kendimize bu temel soruları sormalıyız.
Bu temel sorunların ve gerçeklerin öncesi nedir?
Sorunların sonrası ne olacaktır?
Buna, nasıl bir toplumsal işlev kazandırılmalıdır?
Toplumun sorunlarına nasıl bir çözüm bulunabilir?
Bütün bu düşünce ışığı dâhilinde, önceliğine bakılarak, sonucunun nasıl bir gelişme göstereceği hakkında, gerçek düşünceler ortaya nasıl konulmalıdır?
Bu işlevin sağlıklı oluşması bir takım kıstaslara bağlıdır. Öncelikle bu hareket içersinde bulunmak isteyen ve sorumluluk taşıyan herkese görev düşmektedir. Bunun ötesinde birinci derecede sorumluluk taşıyanlardan;
dürüst ve iş bilir Siyasetçilerimiz, devleti yönetenlerimiz, bilim adamlarımız, ekonomistlerimiz, iş adamlarımız ve eğitimcilerimizin ortak bir çalışma ve uzlaşma sağlamalılar ki, yukarıdaki sorulara cevap verelim. Bu ilkeler içerisinde yapılacak çalışmalar, çağın gereklerine uygunluk projesiyle, beş yıllık düzenli planlar hazırlayarak, uygulamaya koymalarıyla, başarılabilir. Bu çalışmaların, doğallığı, nesnelliği ve bilimsel güvenliği olmasıyla sağlanır.
Bu şekilde, bir çalışma yaptığımız takdirde, bilinçli ve üretken bir toplum ortaya çıkarmış oluruz. Halkın eğitilmesi demek, eğitimli bir toplumun oluşumunu sağlamak demektir.
Bakın şimdi diyorum ki, hiç düşünüldü mü toplumumuz neden geri kalmıştır? Halkımız neden yoksul ve fukaralık içinde yaşamaktadır. Neden halk için söylenen ve halk için yapılması gereken çalışmalar yapılmamaktadır. Bu durum gerçektende aklımı kurcalamaktadır. Düşünüyorum da, yoksa birileri halkın eğitilmesiyle, gelişmiş bir toplum olmamızdan mı korkmaktadırlar mı?
Her halde insanlarımızın düşüncelerini yozlaştırılıp, günü birlik oyalayıp ve hallerine şükür ettirilmek mi işlerine gelmektedir?
Bu durum benim içimi acımaktadır. Bizim insanlarımız böyle bir safsatayı hak etmemektedir. Milletimizin oluşturduğu toplumları çağın gerisinde bırakmaya hiç kimsenin hakkı yoktur ve olmamalıdır. Türkiye gibi bir ülkede, cumhuriyetin temel değerlerinde var olma ve insanca yaşama hakkı hiçbir zaman, geri kalmışlık olmamalıdır. Bu durum demokrasinin eşitlik ilkesine haykırı ve terstir. Toplumu Yönetenler” birinci derecede bu sistemsizliğin oluşundan birinci derecede mesuldürler. İnsanlarımızın çağın gereklerine uygun düşen bir eğitim verilmeyişinden sorumludurlar. Bu durum, insanlık ayıbı ve insanların evrensel değerleriyle de bağdaşmaz.
Devlet ve millet el ele vererek tek çaremiz, insanlarımızı eğiterek iş güç sahibi kılmaktan, başka çaremiz yoktur. Bunu yapabilmek içinde bütün engelleyici etkilerin ortadan kaldırılması gerekir. Pozitif eğitimin bütün bireyleri kapsayacak yönde olmadığı sürece, amaca ulaşma imkânsızdır. Tek bir amacımız olmalı, oda donanımlı yurttaşların yetiştirilmesini sağlamak.
Görüldüğü gibi, eğitim ister breye, isterse topluma yönelik olsun, tüm yurttaşlarımızı kapsamalıdır. O zaman sağlıklı bir toplum oluşur ve bireyleri mutlu yaşar.
Şimdi “şapkamızı önümüze koyup düşünmek zorundayız”. Sağlıklı toplumun oluşması için “Toplumu Yönetenler ve Yönetilenler” dengesi sağlıklı oluşmalıdır. Gelin daha fazla geç kalmadan, gerekli önlemleri birlikte alalım.
BAKIŞ
Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar ve Şair