Sadistliğin özü acı verme arzusudur, Freud üstada göre sadistlik kavramına girmek istemiyorum, bu kısımı kısaca tecavüz yetisi ile özetliyorum, sapkınlığa düşmüş insanların ifadelerinde sadistliğin bir insan özlemi olduğu ve insanların, eğer bu onlara haz veriyorsa, bütün öteki özlemleri gibi sadistçe ve mazoşistçe özlemlerini de doyurma hakkına sahip olmalarının özgürlük gereği olduğu yolunda savları mevcuttur.
Aslında sorun insan ruhu gibi oldukça karmaşıktır. Manevi zalimlik, bir başka kişinin duygularını aşağılama ve incitme isteği, beklide bedensel sadistlikten çok daha yaygındır. Bu tür sadist saldırı, sadist açısından çok daha güvenlidir; ne de olsa hiç bedensel kaba güç uygulanmamakta, “yalnızca”sözcükler kullanılmaktadır. Oysa ruhsal acı bedensel acı kadar, hatta ondan şiddetli olabilir. Bu tür sadistlik, sadiste karşı kendini savunamayacak birilerinin bulunduğu her durumda uygulanır.
1995 yılında genç bir sm iken muhasebesinden sorumlu olduğum buyuk bir marketler zincirinde, sırf ymm sorumluluğuna girmedi diye bakanlık talimatı ile incelemeye alınan müşterim olan firmamda merkezi denetim elemanın o tavırlarını hayatım boyunca unutamam, firma sahibinin yanında senin yaşın kaç, sen ne mezunusun, ymm’niz olsaydı bu incelemeye girmezdiniz’le başlayan ve aşağılamaları devam ederken dönüp ne oldu kızardınız bir çay söyleyeyim mi ile biten ifadeleri. Yada çalıştığı firmada iş sahibi ile özel ilişkiye girip onun getirdiği cesaretle, bizleri küçük gören tavırları ve hareketleri ile ekmeğimizle oynayan stajyer bir bayanın, firma sahibinin çevresinden faydalanarak, avukatlar dahil meslek üst teşkilatından telefonla tacize devam ederken, hiçbir şey olmamış gibi telefon açıp staj değerlendirme notumu neden vermiyorsunuz, ben herkese iyilik yapan biriyim diyerek utanmadan rahatsızlık vermeye devam edenimi, yada hem ödeme yapmayıp hem tehdit eden bedava hizmete devam edeceksin diyen ali kıran başkesen tavırlara, bizim hiç mi hakkımız yok diye sorduğumuzda ticarette olur böyle şeyler diyenler…
Bu tür sadistlikte”usta”olan birilerini, masum görünen bu tutumla bir başkasını utandırmak yada küçük düşürmek için tam gediğe oturan sözü yada jesti kolayca bulan birilerini tanımayanımız var mıdır? Doğal olarak aşağılama başkalarının gözü önünde yapılırsa, bu tür sadistlik çoğu kez daha etkili olur.
Bir kişiyi, kendisini savunamadan acıya yada aşağılanmaya katlanmaya zorlamak, mutlak denetimin dışa vurumlarından birisidir. Bir başka canlı varlık üzerinde kesin denetime sahip olan kişi, o varlığı kendi malı, kendi mülkü yapar; kısaca firavunlaşır. Bir başka insan üzerinde kesin denetim, o insanı kötürümleştirmek, boğmak engellemek demektir. Böylesi denetim her biçime bürünebilir ve her düzeyde olabilir. Bizim egolardan arındırmaya çalıştığımız hayatımızın sorumluluklarımızın bir uzantısı olduğu bilinci ile kendimizle yaptığımız mücadeleden galip çıkamadığımız bir yorgunluktan başka bir şey değil o an sadist bir eyleme verdiğimiz tepkimiz, yönetici olduğum apartmanda, teras dairenin, terasından alt dairelere olan sızıntılar nedeniyle alınan tamirat kararında, teras dairenin sahibi olan bayanın yukarıya iki daire yapacaksınız, benim adıma apartman karşılayacak yoksa izin vermem tavrına mahkemeden aldığımız izinle terasa çıkmak istememiz karşısında, o sıra 90 yaşını geçmiş vefat eden annesinin ölümünden faydalanarak savcılığa annemi bunlar öldürdü diye suç duyurusunda bulunması, yada bir incelemede psikolojik harbi en başta kazanmayı düşünen inceleme elemanın mükellef oradayken, odadaki diğer arkadaşına gülerek sıkıştırdığı başka bir mükellefin mide kanaması geçirmesini anlatması, örnekleri daha da arttırabiliriz, bu hususlar mutlak güçlülük özlemi anlamına gelen aşırı sadistçe denetim türüne örneklemelerdir.
Mutlak güce ulaşmaya çabalayanlar, insanlarla tüm bağını yitirirler. İnsanları dışlaya dışlaya kendisi de toplum dışına atılmış bir kişi olup çıkarlar. En son delirmek bu insanlardaki son duraktır. Çünkü mutlak güçlülük kavramı, suya düştüğü zaman, yapayalnız, güçsüz bir birey olarak orta yerde kalmaktadırlar.
Çevrede her zaman mağdur edilmeye hazır çocuklar, kadınlar yada köpekler vardır; yada tutuk evlerindeki hükümlüler, hastanelerdeki yoksul hastalar, okullardaki öğrenciler tahsilat yapmaya çalışan muhasebeci, incelemeye alınan mükellef, yada molotof atılacak içi insan dolu bir araç, sivil, resmi bürokrasi kademelerinde görev yapanlar gibi umarsız kişiler her zaman olacaktır. Saydığımız bu topluluklarda üst(amir) konumunda bulunanların somut güçlerinin ne ölçüde denetlendiği yada kısıtlandığı ve bu durumların ne ölçüde sadist doyum olanağı sağladığı toplumsal yapıya bağlıdır. Bütün bu topluluklardan başka, güçsüz durumdaki dinsel ve etnik azınlıklarda çoğunluğun en yoksul üyesine bile büyük bir sadist doyum olanağı sağlar.
Bugün güneydoğu bölgesinden çıkmış ülke genelini saran problem bunun sonucudur.
Sadistlik, daha iyi yanıtların bulunamadığı zamanlarda insan olarak doğmuş olma sorununa bulunan yanıtlardan birisidir. Bir başka varlık üzerinde mutlak denetim, bir başka varlığa oranla mutlak güçlülük deneyimi, özellikle gerçek yaşamı üretkenlikten ve sevinçten uzak olan kişilerde,insan varoluşunun sınırlarını aştıkları yanılsamalarına neden olur.
Sadistlik Ruhsal Sakatların Dinidir.
Dr. Ufuk ÖZDEMİR