Benim düşüncem, hayatı anlama adına belki de bir rüyaydı. Yaşadıklarımı anlamlandırmak olarak hissettiğim çok olmuştu. Rüyada yaşamayı ve oluşan atmosferi benimseyebildim. Benimsemiş olsam da olumsuz sisli ve gri bulutlarla da karşılaştım.
Çoğu zaman, sisli ve yaklaşmış gri bulutlara bir anlam veremedim. Sevinç ve acı farklı ortamlarda da olsa peş peşe geldi. Onları da sineye çektim. Sıkıntı çektim, terledim.
Ağaçlara bakamadım. Dalları eğilmiş olarak göremedim. Ağaçlar arasında menekşeleri gördüm, çiçeklerinin farkında olamadım. Dallar tepemde sallandı. Koku alamadım, meyvelerden yemek mümkün olmadı. Lezzetlerini hissetmek istedim. Üzülmedim, neden yemiyorum demedim.
Rüyada mıyım diyemedim. Aynı ortamda kalmıştım. “Rüyada yaşıyorum, yalnız ve kimsesiz.” Düşündüğümde elindeki değneği sallayarak giden uzun boylu çocuğu tanıyamadım. Kardeşim, masanın üzerine bir örtü serdi ve üzerine elmaları döktü. Yapraklarını seçtik ve bozukların attık. Bozuk olmayanlarını sakladık. Hissettiklerimi söyleyemedim. Kime söylemeliydim, anlamadım.
Arkadaşımı gördüm bekleyenler arasında, elimi kaldırmak istedim, olmadı. Bekleyenlere aldırmadım. Sürü hâlinde arkadan gelenlere uyup valizlerin yanına gittim. Taşlıktı, ayaklarımı denize sokmak istemedim. Taşlar rahatsız eder dedim. Kardeşimle mendireğe yaklaştık, gözlerim kenarda kayık aradı. Kayık olmadan balık tutmayı nasıl becerecektik. Canım sıkıldı, oltayı düzelttim ve düz taştan dalgalara fırlattım. Oltayı tekrar attığımı hatırlamıyorum.
Denizin maviliği, suyun berraklığı hoşuma gitti. Dereye doğru yürüdüm ve denize taş fırlattım. Martılara da taş attım. Musluktan su bir anda aktı ve çevreyi ısladı. Kardeşimle karayemişin altından toplamaya çalıştık. Bir şarkı duydum gençliğimin şarkısını. Mırıldandım, sessizce top ayağıma geldi, yakalayıp attım koşanların yanına.
Arkadaşım şarkıyı söyledi, sesi güzeldi. Sesin çok güzel diyemedim ona. Şarkılar attı beni dağlara ve tepelere. Tepelerde rüzgâr içime işledi. Bıraktım dinlemeyi. Çalı çileklerini kırıp obaya götürmek istedik. Yabaniden kaçtık obaya geldik. Elime çileğin salgısı değmedi.
Yere serili kitaplara baktım. İki tanesini aldım. Koltuğumun altına sıkıştırdım. Çam ağacının altında oturduk. Sesli güldüğüne zannettim. Kara ışığı yaktım. Çıra parçası buldum. Bir parça koparamadım.
İneklerin önüne yaldan sonra yemeleri için yaprak attım.
Evin başından çağırdılar. Uyandım ve gözümü açtım, rüyadaymışım.