Eskiden iş çok kolaydı. Rusya’ya küfrettiniz mi, ya da Rusya karşıtı konuşmalar yaptınız mı, tarafınızı belirtmiş oluyordunuz. Kimlik tespitinin önemli bir kısmı tamamlanmış oluyordu.
Rusya’ya ve komünizme küfrettiniz mi, ABD ve Batının yanında olduğunuzu söylemiş oluyordunuz.
Silahınız yoksa para basıp, başka ülkelere para satamıyorsanız, hatta borç para ile büyümenizi finanse ediyorsanız, hem ABD, hem de Rusya’yı aynı anda karşınıza alamazsınız.
Alternatif ittifak seçenekleri üretmeden yola çıkarsanız, Tükidides Kapanına düşersiniz. Yani istemeden, kendinizi savaş sürecinin içinde bulabilirsiniz.
Biraz daha açayım. Rusya’ya karşı Suudi Arabistan Türkiye ittifakı gibi…
Türkün Türk’e propagandası kabilinden, Rusya’ya küfretmeyi dış siyaset sananlar, her geçen gün hayatın gerçekleri ile karşılaştıkça, sadece küfürlerini artırıyorlar.
Bu gün de, Rusya doğal gazı kısmış. Ha gayret daha galiz küfür edin ki, gaz tümden kesilsin.
Öte yandan, Amerika PYD/YPG/PKK’ya silah verdiği için Amerika’ya kızıyorlar. Ne biçim müttefiksin, bizim için Rusya ile neden çatışmıyorsun diye…
Sanki Amerika eskiden de müttefikmiş gibi…
Biz kime küfredersek edelim, hayatın gerçeği bizi kaderimize doğru hızla götürüyor.
Dönüp biz nerede hata yaptık diye düşünmüyoruz. Hep birilerini suçlamak işimize geliyor.
Amerika ile birlikte, Eğit-Donat programları ile elin devletinde, terörü beslerken, hiç bu hesapları yapmadık.
ABD çok güçlüdür onu kimse alt edemez. Biz doğru ata oynuyoruz. Siz karışmayın. Dediler.
Amerika Suriye’de kara savaşı yapmaktan vaz geçmeseydi, Amerika ile birlikte olduğumuz için Halep bizim olacaktı… Köylü kurnazlığı…
Suriye’nin istikrarı ve gerçekten toprak bütünlüğünden yana olmuş olsaydık. Ne İran, ne Rusya bölgede böyle, boylu boyuna gövde göstermeyecekti.
Yanlış ata oynadık. Bölgenin halklarını ve ittifakları hafife aldık.
Bizim Suriye bataklığına girmemize, bizim Amerikancılığımız sebep oldu. Şimdi Rusya’ya küfrederek başka bir dış siyaset yanlışının içinde yol alıyoruz.
Rusya ve İran Türkiye’yi yanına çekmek için çok gayret sarf etti. Biz dedik ki, biz Amerikancıyız, Amerika ile birlikte hareket ederiz.
Yukarıda anlattığım süreçler yaşanırken de, ABD’nin bölgemizde, ikinci İsrail( Büyük Kürdistan) kurmak istediği belliydi.
Amerika AKP yöneticilerine, Türk-Kürt Federasyonu kurulursa, Türkiye genişlemiş olur. Siz Açılım Sürecine devam edin diyordu. Davutoğlu da, Türkiye’nin dış siyaseti Amerikan dış siyaseti ile örtüşüyor diye, büyük iş yaptığını ifade ediyordu.
Amerika Rusya’nın bölgeye gelmesinden sonra, Büyük Kürdistan projesini şimdilik askıya aldı. Koridoru kurmanın daha akılcı olacağı fikrine vardı.
TSK, PKK/YPG ile savaştıkça, stratejik piyonlar zora düştükçe, Amerika PYD’ye desteğini daha açıktan ifade ediyor. Yani PKK’yı desteğini artık açıktan yapıyor.
Neden bu kadar pervasız hareket ediyor? Çünkü biliyor ki, 1952’den beri, o kadar çok siyasetçi, aydın devlet adamı, iş adamı, başbakan, cumhurbaşkanı devşirdi ki, Amerika bölgede Kürt Koridoru kursa bile, birkaç çatlak ses çıkar, sonra durumu sineye çekerler diye düşünüyor.
Buna benzer bir süreci Irak’ın kuzeyinde, Barzanistan kurulurken yaşamadık mı?
Bir iki Kemalist, bir iki general itiraz eder, onları da, CIA gerekeni yapar. Türkiye gene Amerikancılığına tam yol devam eder.
Fakat durum, bu kez, oldukça farlıdır. Suriye’nin kuzeyinde Kürt özerk bölgesi kurulursa, Türkiye’deki parçası ile bütünleşmesi daha kolay.
Hele bir de, PYD ile Bazanistan birleşirse, Türkiye’nin güney doğusunun, bu parça ile birleşmesi kolaylaşır diye planlar yapılıyor.
Açılım Sürecinin ana amacı; Kürdistan’ın Türkiye parçası, savaşsız zahmetsiz elde edilecek demekti.
Amerika bölgemizde bir Kürt Koridoru kurarak, doğrudan Türkiye’ye saldırmış oluyor.
Halep hayali ile yatıp kalkanlar, Halep’e giderken evdeki bulgurdan olacağını hiç hesap ediyorlar mı?
Rusya’yı Suriye’de daha fazla Amerika’nın kucağına itersek, İşte o zaman ABD ve Rusya birlikte Kürt Koridorunu kurarlar.
Bize sadece bölge ülkelerini düşmanlığı kalır.
Biz Rusya’ya küfür ettikçe, işler daha da kötüleşiyor.
bulentesinoglu@gmail.com