İktidar; tek kişinin talimatları ile hareket ettiği, hiç istişare yapmadığı, Risk Analizi gibi modern uygulamalara yabancı olduğu için, sık sık ve çok ciddi hatalar yapmaktadır. Ülkeyi kaosa sürüklemektedir.
Son, Rus uçağının düşürülmesi olayı da, bunun ciddi bir örneğidir;
1- Uçağın düşürülmesi şart mıydı? Daha ılımlı davranılamaz mıydı? Nitekim Yunan uçakları, bu tür ihlalleri sık sık yapmaktadır. Ama bugüne kadar, bir düşürme olayı yaşanmamıştır.
Aynı şekilde, bu olayın, NATO tarihinde ilk ve tek olması da, dikkat çekicidir.
2- Elbette, sınırlarımızı korumak, en tabii hakkımızdır. Ancak, Yunanistan 16 adet adamızı işgal edince de, bu titizlik ve kararlılık gösterilmeli idi. Süleyman Şah Türbesi de taşınmamalı idi. Sınırlarımız ‘’yolgeçen hanına’’ dönmemeli idi.
3- Olayı gerdirmek istemiyoruz, deniliyor? Peki, ama Cumhurbaşkanı niçin, devamlı olarak beyanat veriyor? Olayı kaşıyor? Kimi korkutabileceğini sanıyor?
4- NATO’ya ve ABD ye, güvenilebilir mi? Bunların, Türkiye için, parmaklarını bile kıpırdatmayacaklarını bilmiyor muyuz? Küba krizinde, (bilgimiz ve tasvibimiz olmadan) nasıl satıldığımızı, unuttuk mu?
Boş sözlerin dışında, bir destekleri olur mu? Gerçek dost olsalar; bizi AB ye alırlardı. Gümrük Birliği’nin verdiği astronomik zararın telafisi için gayret gösterirlerdi. Serbest Ticaret Antlaşmasına, bizi de dahil ederlerdi.
5- Bu kadar kararlı isek; gemimize saldıran İsrail’e niçin misilleme yapmadık? Aksine; (başta ticari olmak üzere) ilişkilerimizi arttırdık?
6- ABD ile Rusya anlaştı. Her açıdan mutabık kaldılar. Şimdi, hangi mantıkla, ABD’nin destek verdiğini düşünebiliyoruz? Ve biz niçin bu yolda gitmedik?
7- Bu olaydan kim zarar görecektir?
a) Bombardıman, daha acımasız ve yoğun biçimde sürmektedir. Siviller katledilmektedir. Esad’a verilen destek artmaktadır.
b) Rusya, olayı bahane edip, Suriye’deki üslerini ve Akdeniz’de ki pozisyonunu daha da güçlendirmektedir. Teröre daha fazla destek olacaktır. (Nitekim, birtakım şımarık tiplerin, nasıl cesaret bulduğunu ve Türkiye’yi tehdit etme cüreti gösterdiğini, görüyoruz.)
c) Türk ekonomisinin (tarımı, turizmi, inşaat sektörü, tekstil ve konfeksiyonu, vb. ile) bundan ciddi biçimde etkileneceği açıktır. Zaten; herkesle kavga edildiği için; Mısır/İran/Irak/Suriye/Libya/Cezayir/Tunus vs. ülkelerdeki tüm imkanlarımızı kaybettik. Çok ciddi zararlara uğradık. Ve hala; yöneticilerimiz, kavga ile, bağırarak, dış politikanın yürütülebileceğini zannediyorlar. Hiç dostumuzun kalmadığını, itibarımızın sıfırlandığını, anlamak istemiyorlar.
d) Başbakana, AB ile görüşmelerde verilen sözlerin; özellikle ‘’vizeyi kaldırma’’ vaadlerin, tutulacağına, hiç inanmıyorum. Şu andaki görüntü, ‘’mülteci yükünü, sırtımıza bindirme’’ operasyonu ile ilgilidir. Üç-beş Euro verilecek, tüm yük bize yüklenecektir.
e) Ucuz kahramanlık yapsak da; enerji konusunda, Rusya’ya bağımlı olduğumuz inkar edilemez. Bir ambargo halinde, doğacak menfi sonuçlar da bellidir. Putin’in; ne kadar pervasız, acımasız, sert, biri olduğu da herkesin malumudur. Nitekim; yapılan bütün alttan almalara rağmen, hiçbir irtibat kurulamamaktadır. Ne telefona çıkmakta, ne de randevu taleplerini kabul etmektedir. Dışişleri’nin tüm gayretleri de sonuç vermemektedir. Bize muhatap olmamaktadırlar. Ölen pilota gösterilen aşırı ihtimamın da yararı olmamaktadır.
Dış politikayı yürütmek; bilgi, sabır, zeka işidir. Zart-zurt ile olmaz. Vizyonu, geniş istişareleri, uzun vadeli projeleri gerektirir.
Her şeye tek bir kişi karar verirse; böyle tamiri çok güçlü ve ağır zararlar doğar…