Rüsumat No 4.
Birçoğumuz buda ne diyebilir, haklılar, bilenler ise Rüsumat No 4 der ve düşünür. Düşünür, çünkü ne olduğunu ne anlama geldiğini iyi bilir. Bilmeyenlere kısaca anlatmaya çalışayım.
Rüsumat No 4 Kurtuluş Savaşı’nın kaderini değiştiren gemidir. Öyle ki akla hayale gelmeyecek bir şekilde düşman gemilerini atlatmayı becermiş, yok olmuş, yeniden var olmuş bir gemidir. Hatta ölüp dirilen gemide denir.
Kurtuluş Savaşı kadar ORDU ilimiz içinde çok çok önemlidir. Çünkü Rüsumat No 4 ORDU sahilinde yok olur ve ORDU sahilinde ortaya çıkar. Hatta ORDU halkının, Kurtuluş Savaşının seyrindeki küçük gibi görünen, ama vatan savunmasında çok öneme sahip bir davranış sergilemesinin de belgesidir aslında Rüsumat…
Bu kadar anlatımdan sonra kısaca Rüsumat No 4 gemisini yazılı belge ve bilgilere dayanarak anlatayım.
Rüsumat No 4 1891 yılında bir İngiliz trol gemisi olarak inşa edilen gemi 1913 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından satın alındı. Önceleri Gümrük dairesi emrinde hizmet gören gemi, I. Dünya Savaşı başlayınca Osmanlı Donanmasına katıldı ve 1915 yılı Nisan ayına kadar mayın tarayıcı olarak, daha sonra da refakat gemisi olarak görev aldı. Savaş bittiği zaman gemi Karadeniz Ereğlisi’nde demirledi. Gemi 1919 yılı Haziran ayı içinde milliyetçiler tarafından kaçırılarak 12 Kasım 1920 tarihinden itibaren silah ve mühimmat taşıma işiyle görevlendirildi.
Gemi Batum limanından aldığı silahları, Batı Karadeniz limanlarına taşıyarak yeni kurulmuş olan ordunun silah ihtiyacını karşılıyordu.
17 Temmuz 1921 tarihinde gemi 9. Seferini yapıyordu. Yükü 2 adet 88 milimetrelik top ve 88 sandık mühimmattı. Ancak Karadeniz sularında devriye gezen iki Yunan savaş gemisi Rüsumat’ı kovalamağa başladı.
Vapur, 17 Temmuz’da Ordu’ya varır. Kimi eksikleri gidermek ve düşman gemileri hakkında bilgi almak için iskeleye yaklaşır. Liman başkanı dursun Bey’dir. Vapura çıkar ve Samsun’dan aldığı telgraf buyruğunu Mahmut Kaptan’a iletir
Düşman gemileri hem batıdan hem doğudan ilerlemektedirler, dolayısıyla Rüsumat No 4’ün her an yakalanma tehlikesi vardır
Mahmut Kaptan, Liman Başkanı, Emniyet Müdürü, Belediye Başkanı ile toplanırlar. Hemen bugün vapuru boşaltma kararı alınır.Çünkü düşman gemileri her iki yönden yaklaşmaktadır.
Mutasarrıf Ahmet Faik Bey, bu boşaltma işini Ordulular olarak başarabileceklerini söyler. Emniyet Müdürü de kente çığırtkan çıkararak herkesten yardım isteyeceklerini belirtir.
Kaptan vapuru kıyıya çok yakın bir noktada, neredeyse kuma değecek bir derinlikte demirler. Kentin gençleri, kayıkçılar ve kentteki çok az sayıdaki asker vapurun yükünü hızla boşaltmaya başladılar ve boşalttılar.
Komutan Yüzbaşı Mahmut, Rüsumat’ı daha ileriye alır Herhangi bir tehlike karşısında teslim olmamak için gemiyi batırmaya karar verir. Bu nedenle valfın cıvatalarından altı tanesini gevşettiler. Aynı zamanda gemide yangın çıkarmak amacıyla baş tarafa da gazla ateşleme düzenekleri yerleştirdiler.
18-19 Temmuz gecesi olaysız geçti. 19 Temmuz 1921 sabahı hava çok güzeldi. Her yan sessizdi.
Ordunun tepelerine yerleştirilen gözcüler ufukta gelen iki düşman savaş gemisi gördüklerini haber verdiler.
Bu haberi alan Kaptan Yüzbaşı Mahmut, düşman gemilerinin yaklaştığı haberini alır almaz, önceden hazırlanan planı uygulamaya koyar Çarkçıbaşını vapura yollar ve valfları açtırır. Rüsumat hızla su almaya başlar ve kumluğa oturur Kaptan, personele gemiyi terk etme emri verir personel botla kimisi yüzerek karaya çıkarlar Kaptan, önceden görevlendirdiği askere işaretini verir Asker, geminin baş tarafına dökülen gazyağını ateşler
Uzaktan bakan düşman gemileri vapurun hem battığı hem de cayır cayır yandığını görür yinede için kıyıya bir filika gönderirler
Kıyıyı denetlemeye gelen düşman filikası gemide patlama olması düşüncesiyle
Rüsumat’a fazla yanaşmadan, gemiye işaret vererek geri döner Yunan kruvazörü, bir süre sonra Orduluları tehdit edercesine bir tek top atarak demir alır ve Ordu açıklarından uzaklaşır.
Düşman gemisi uzaklaşınca, bütün gözler Yüzbaşı Mahmut’a çevrilir sonra Liman Başkanı, Çarkçıbaşı Yüzbaşı Arif ve Kaptan Mahmut bir filikayla vapura çıkarlar
Baş üst güverte ve Baş direk yanarak devrilmiştir Vapur küpeştesine kadar batmıştır Makine dairesine su dolmuştu Yangın söndürüldü. Ancak, makine dairesine dolan suyu boşaltmak zordu. Ordulu bir genç, Hamdi bu zor görevi üstlendi makine dairesine daldı birkaç defa dalıp çıkan Hamdi bütün zorluklara hatta boğulma tehlikesine rağmen sonunda vanaları kapatmayı başardı gemiden su kovalarla boşaltılmaya başlandı. O gün Ordu’ya gelen bir İtalyan gemisinden su boşaltma tulumbaları ödünç alınarak kullanıldı
Rüsumat’ın makineleri tam gaz çalıştırıldı Rüsumat’ın yeniden yüzdürülmesi Ordu’da neredeyse bir şenlik havasında kutlandı. Silahlar atıldı, davullar çalındı, horonlar oynandı.
Rüsumat’ın Ordu’da yaşanan bu olayı bütün Karadeniz’de ve Türkiye’de kısa süre içinde duyulmuştu savaş sonrasında dünyada duyuluş bir olaydı.
İngilizler ve Yunanlılar, Rüsumat’ın batmadığını ve aldatıldıklarını kısa sürede öğrenmişlerdi. Bu onlar için artık bir gurur sorunu haline gelmişti. İstanbul’dan Batum’a kadar, bütün Karadeniz kıyısı boyunca her koyda, her iskelede, her limanda Rüsumat’ı arıyorlardı.
Gazi Rüsumat, 1921 yılı Eylülünün ortalarında yine Batum’dan silah ve cephane yükleyerek yola çıktı. Kendisini ısrarla arayan ve bunu onur sorunu haline getiren İngiliz ve Yunan zırhlılarına yakalanmadan, bir tilki kurnazlığıyla hepsini atlatarak Samsun’a vardı, yükünü boşalttı. Samsun halkı, ünü her yana yayılmış olan bu vapuru görmek için limana akın etmişti. Gemiyi alkışlıyorlar, kaptanı ve personeli kutluyorlardı.
Rüsumat, yükünü boşaltarak yeni bir sefer için doğuya doğru dümen kırdı. 29 Eylül 1921’de Görele açıklarında fırtına ve yağmur başladı. Azgın dalgalar ve sis görüş alanını neredeyse sıfıra indirmişti. Rüsumat, doğudan gelen düşman gemilerini göremedi. Eynesil önlerinde birden iki düşman gemisi karşısına çıktı ve toplarını Rüsumat’a çevirdi ateşe başladılar.)
Komutan Yüzbaşı Mahmut, daha önce olduğu gibi bir kez daha gemiyi terk emri verdi bütün personel gemiyi terk etti ve en son Yüzbaşı Mahmut, gemisinin küpeştesini gözyaşlarıyla öpüp bayrağı aldıktan sonra gemiden ayrıldı.
Yukarıda anlattığım bu olayın daha detayını merak edenler mutlaka araştırmalı. Çünkü bu konu yazmakla bitecek bir konu değil.
Neden diyorum ve noktalıyorum
Rüsumat No 4 neden bir film olmaz ve neden orduya bir anıtı yapılmaz.
Hasan gençay