Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Pazartesi, Aralık 15, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Eren ERDEM

Ruhban Go Home! (I)

eren_erdem Yazar eren_erdem
12 Mayıs 2009
Eren ERDEM
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Ruhban Go Home! Bu başlığı seçmemin nedeni; Türkiye’de çalışmalar yapan bir  ‘’RUHBAN’’ ın televizyon kanallarındaki bazı yardım kampanyalarıdır.

Malum kanalda, fakir halka yardım eden bir kurumun, yaptığı yardım afişe edilmektedir. Çok ilginçtir ki; yardıma muhtaç olanlar ile, yardıma muhtaç olanların mevcut durumunda PAYI olanlar arasındaki işbirliği, yürekleri sızlatan bir dramın da özünü teşkil ediyor aslında.

Bir toplumun ‘’Sadaka Kültürüne’’ entegrasyonu neticesinde, hiçbir suretle ‘’Gerçek anlamıyla kullanılmayan’’ sadaka’nın araç haline getirilmesi neticesinde, SÖMÜRENLERİN, EZİLENLERE verdiği sus payına şahit olmak, ve en vahimi; sus payını alanların adeta bayram yaparcasına sevinişini görmek, toplumsal yozlaşmanın geldiği noktaya işaret edici ehemiyette bir durumdur.

Biraz tarih sayfalarında gezinelim.

Sanayi Devrimi ile birlikte, emek ve sermaye arasında oluşan çelişki ve sonrasında köylü-burjuva çelişkisinin gelişimi ile birlikte ortaya çıkan sınıfsal ayrımların en temelinde yer alan iki sınıfı iyi görmek gerekmektedir ;

1.  Sömürenler

2.  Sömürülenler

Piyasacılık (Kapitalizm), bildiğiniz gibi DEREBEYLİKlerden sonra ortaya çıkmış bir ekonomik sistemdir. Sanayi Devriminden önce tarıma dayanan ekonominin dinamiklerini oluşturan köylü, derebeyler tarafından sömürülmekte iken, sanayi devrimi sonrası oluşan konjonktürel koşullar dahilinde, egemenleşen burjuvazi tarafından sömürülmeye başlanmıştı. Buna neden olan temel faktörler ise ; derebeylikler sürecinde, ekonominin temelini oluşturan tarımda, özel mülkiyet yollu (tımarcılık) toprak sahiplerinin, sanayi devrimi ile birlikte SERMAYE SAHİBİ sıfatıyla meydana çıkıp, FABRİKATÖRE evrilmesi ve feodalizmin modernize edilmesi neticesinde, KAPİTALin çok daha önem ve değer kazanmasıdır.

Fransız Devrimine zemin hazırlayan bu yaklaşım ve toplumsal sınıflar arasındaki uçurumun ciddi boyutlara ulaşması neticesinde oluşan ihtilal ve sonrasında ortaya çıkan modernizm gibi yaklaşımlar da farklı süreçlerin, kapitalist sistemin kalıp ve kılıf değiştirmesinin nedeni olmuştur.

Fransız İhtilali öncesinde toplum, çeşitli sınıflardan oluşmakta idi ;

Soylular, Ruhbanlar, Burjuvalar ve Köylüler. Bu sınıflar arasında vergi yükümlülüğü bulunan 2 sınıf mevcuttu. Köylüler ve Burjuvalar…

Soylular ve Ruhbanlar ise vergi ödemiyor; köylüler üzerinde yoğun bir tahakküm üretiyorlardı. Tam olarak Fransız Aydınlanmasının baş gösterdiği, Voltaire, Didero, jeanne jack Russo gibi aydınlardan oluşan bir ilerici jenerasyonun başlattığı ‘’özgürlük ve demokrasi’’ odaklı çıkış hararetlendiği dönem dahilinde, ihtilal tohumları ekilmiş; Egemenliğin Halka ait olduğu ‘’Cumhuriyet’’ yöntemine geçiş için çalışmalar başlatılmıştı.

Aslına bakarsanız bu makalenin konusu ‘’Fransız Devrimi’’ değil. Bu makale, ‘’Ruhban Tahakkümünün’’ sömürülen ve talan edilen toplumları ne denli güçlü bir tesir ile uyuttuğunu gösterir bir çalışmadır. Meseleye ‘’Ruhbanizm’’in kaynağından girerek devam edelim…

Kapitalizmin baş gösterdiği-ki derebeylik/feodalizm sürecide esasen buna dahildir- süreçte, ruhban sınıfının SOYLULAR ve BURJUVALAR tarafından desteklenmesinin temel nedenleri ;

– Sömürülmeye müsait bölgeleri işgal etmek için gerekli konjonktürel ortamın hazırlanması

– Köylüler üzerinde yapılacak pasivizasyon çalışması ile, sermaye tröstlerinin karşısında muhalif kanat oluşmamasını sağlamak

– Totaliter rejimi güçlendirmek

– Manevi istismar yolu ile, karşıtları imha etmek

Özellikle, ‘’Haçlı Seferleri’’ sürecini incelediğimizde, 1. nedenimizin daha net anlaşılacağı aşikardır.

2.madde ise, tarihin en acı, en vahim, en haysiyetsiz katliamıdır ki, ortaçağ engizisyonlarının ardı sıra koşan ‘’Dindar Kesim’’ bu pasivizasyonun en büyük örneğidir. Ayrıca ; günümüz Türkiye’sinde mevcut konjonktürel koşullar dahilinde yaşanan bunalımlara hiçbir şekilde muhalif olmayan halkın içinde bulunduğu durumda çok açık bir örnektir.

2.madde bağlamında, Ortaçağ Avrupa’sında ‘’Ahiretçilik’’ kavramının öne çıktığını görmekteyiz. Pavlus uydurmalarını dinleştiren ve PAPA gibi büyük bir RUHBAN merkezi üreten SOYLULAR ve KRALLAR, ‘’ARTI DEĞER’’ elde ettikleri yoksul halkın; tüm bu olanları kabul etmesi, hiçbir suretle mecbur olmamasına rağmen sömürülmesine tepkisiz kalmasını sağlamak adına, ‘’Ahiretten ARSA SATIŞI’’ dahi yapmışlardır.

Anti-sekülerleştirilen DİN üzerinden yozlaştırılan toplum değerleri ve halk, adeta tüm bu olanları kabullenmiş ve dünya’yı çilehane, ahreti zevkhane haline çevirmiştir.

Bunu, Osmanlı ve Arap toplumlarının genelinde de net biçimde görmekteyiz.

Sıkıntının odağında yer alan;  Sermaye ile Emek arasındaki temel çelişki ve ‘’Artı Değer’’ sorunu, hertürlü fikir ve inanışın yozlaştırılmasında en temel faktör olmuştur.

Sömürenler ile Sömürülenler arasındaki bu ciddi uçurum büyüdükçe oluşan tepkiler, ‘’Dialektik Meteryalizm’i’’ doğurmuş, adeta Kapitalizmin aracı haline getirilen DİN olgusuna karşıt alelacele üretilen dialektik ile ‘’YOK SAYMA’’ ve ‘’YOK ETME’’ taktiği uygulanmıştır. Marksist perspektiften bakıldığında ; DİN en tehlikeli olgudur. Çünkü tarihsel süreçte, hiçbirzaman KAPİTALİZM buyruğundan çıkmamıştır.

Savaşlar, Darbeler, ihtilaller, Devrimler, Feodalizm….vs. Tamamında DİN Başrol oyunculuğunu hiçbir olguya teslim etmemiştir.

Haçlı Emperyalizminden, 1.Dünya Savaşına kadar, halkın SÜRÜ haline gelmesi adına, ‘’Dini Motifler’’ en çok rağbet gören unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Özellikle, tepkisel çıkışı ile göze çarpan ‘’Hegel’’, tinsel unsurların özünde yer alan ‘’ruh’’ kavramı için ; ‘’tüm ineklerin siyah göründüğü bir geceden ibarettir’’, şeklinde bir açılım yaparak, esasen ‘’bilimsel sosyalizmin’’ temelini teşkil eden bu açılımı ile ‘’Dinleri DOGMA’’ olarak tanımlamıştır. Dialektik Meteryalizmin referans olarak gösterdiği ‘’STOACILAR’’ da Kozmik-Evrensel bir Tekliğin Tanrısallığına atıflarda bulunmuş, fakat hiçbir zaman TANRI kavramını kabul etmemişlerdir. (Deizm’in çıkışı için stoacıları anlamak gerekir).

Esasen, EVRİM fikrine karşı ortaya koyulan ‘’Genesis merkezli yaratılışcılık’’ fikri de, aynı şekilde SOYLU-KRAL ve RUHBAN işbirliği ile hazırlanmış, büyük bir çelişkidir. Bu çelişki ve güçlenen KİLİSE ile birlikte, halk içinde bulunduğu sefil duruma karşı hiçbir çıkış yolu bulamayacak kadar ciddi bir acziyete itilmiştir. Tıpkı günümüzde MODERATE(uysallaştırılmış) İSLAM yoluyla, Türkiye ve Ortadoğu üzerinde geliştirilen senaryo gibi…

Fabrikalar kurulmuş, zanaatkar değersizleşmiş, eski toprak ağaları fabrikatör olmuş ve zanaatkar kesim ise işçi olmanın ötesine geçememiştir. ‘’Artı Değer’’ dediğimiz, işçi sırtından kazanma felsefesine ve serbest piyasa ekonomisine dayanan SİSTEM dahilinde, PARA; insan öznesinin ötesine geçmiş, insanlık değerleri ve kozmik hakikatler bertaraf edilmiştir.

Öyle ki; bu sermaye tröstleri; her yerden çöreklenmek sureti ile saltanatlarını meşrulaştırmışlardır. Mesela; Fransız Devrimi ile birlikte gelişen ‘’milliyetçilik’’ akımını dahi kullanarak, egemenlik kurmak istedikleri coğrafyalarda kaosu egemen kılmışlardır.

Emperyalizm bu sistemin BİR ÜST AŞAMASIDIR…

Coğrafyamızda ise, bu çalışmalar Ortaçağ Avrupa’sı ile eş zamanlı olarak farklı üsluplarla yürütülmüştür. Tek avantajımız ise, yozlaştırılan ve Ruhbanlarca KAPİTALİZMİN SİLAHI haline getirilen DİNİ anlayışımızın temel pratiği olan MUHAMMEDİ pratiğin temel referanslarının tarihsel süreçteki yozlaşmadan etkilenmemiş olmasıdır…

Çünkü ; Muhammedi pratik, her ne kadar MODERATE İSLAM  etkisi ile yozlaştırılmış, Emevi Sürecinde Kab-ül ahbar-vehb ibni münebbih gibi YAHUDİ ulemanın ürettiği uydurma hadislerle tahrif edilmişse de, Kurani yaklaşımın olgunluğu bizlerde bu sevinç ve heyecanı oluşturmaktadır.

Kurani İslam ile Günümüz Gelenek Dini arasındaki temel fark;

Toplumsal sınıflara ve sınıfçılığa karşı duyarlı olan tek mekanizmanın Kurani İslam olduğu gerçeğidir. Bu gerçeğe binaen zikredilen ‘’SEVAP’’ ve ‘’BEYT’’ kavramları, bizlere; Muhammedi pratik hakkında bilgi vermektedir.

Kuran’ın temelindeki ‘’kölelik sistemi’’ izahı; Firavunizm ve Nemrut kıstasları dahilinde ele alındığında, Ortaçağ Avrupa’sına egemen olan konjonktürel vaziyetin içindeki ‘’KÖYLÜ’’ sınıfının bu kavramlara gireceği çok açıktır. Kuran’a göre ;

Hatırla o zamanı ki, biz Beytullah’ı insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim’in makamından bir dua yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e şu sözü ulaştırmıştık; “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû-secde edenler için evimi temizleyin!”

(BAKARA suresi 125. ayet)   

Sevap : çalışmanın karşılığında elde edilen karşılık demektir. Bu kelime tamamen seküler bir kelimedir. Yani, reel ve somuttur. Kaldı ki, İslam dediğimde tüyleri diken diken olan, ve HEGEL ile İSLAM aynı makalede nasıl yer alır diyenlerinde iyi bilmesi gereken şu durumun çok dışındadır;

Devam Edecek…

Paylaş
Etiketler: dindünyaetnikkültürmilliyettoplumulus
Önceki Yazı

Yeni Kabine ve Öze Dönüş

Sonraki Yazı

Gezgin Kitap Projesi ve Bir Demet Şiir

eren_erdem

eren_erdem

İlişkili Yazılar

Eren ERDEM

Nurjuvazi’ye Tokat!

10 Haziran 2011
5k
Eren ERDEM

Soros’un İmamları!

13 Nisan 2011
5k
Eren ERDEM

Adaletin ”A”sı

30 Mart 2011
5k
Eren ERDEM

Dersimiz Maun Suresi

05 Ekim 2010
5k
Sonraki Yazı

Gezgin Kitap Projesi ve Bir Demet Şiir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Aksekili Hayriye Ana

Aksekili Hayriye Ana

15 Aralık 2025
Milli Eğitimde Reform Hemen Şimdi

Eğitimi Ayağından Vurmak

15 Aralık 2025
Konkordato Sürecinde Takas Hakkının Sınırlandırılması

Konkordato Sürecinde Takas Hakkının Sınırlandırılması

15 Aralık 2025
Mezarlıktaki Dilenci

Mezarlıktaki Dilenci

15 Aralık 2025
Birlik Olalım

Birlik Olalım

15 Aralık 2025
Hediye Kitap (l)

Hediye Kitap (lV)

15 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarımız, Sedayi ALTUN’dan,

“Bir Eğitim Yolcusu” adlı güzel bir eser. Yazarımızın eseri, yine bir yazarımız ve Karadeniz Şairler ve Yazarlar Derneği yönetim kurulu üyemizin sahibi olduğu Ateş Yayınlarından çıkmıştır. Kendilerini kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap