İnsan fotoğrafın bütününü okumalı, kıyısına köşesine bakmakla bir yere varılamaz. Çünkü hayat öyle renkli fotoğraf ki, görecek, inceleyecek ve deneylerle varlığına ulaşacaksın.
Hayat büyük ve renkli bir fotoğraf.
Fotoğrafı anlayarak, okumak demek, kıyısına ve köşesine bakıp sayıklamak değildir. Sayıklarken yapacağın bildirimlerle, fotoğrafın niteliklerini, hiç kimseye gerektiği gibi tanıtamazsın. Hayatı tüm renkleriyle kayıt altına almanın sırrı, bu noktada başlar. Köpek balığından kaçan yüzücünün kayığa çıktıktan sonra tekrar suya düşmesi gibi, bir hataya saplanırsın. Saplandığın yanlışlıkla yaşadığın hayat denilen güzellikleri ne kadar yorumlayabilirsin.
Hayatın güzelliklerini görüp fotoğrafın, niteliklerini parçalara yansıtman gerekir. Yoksa parçaların özelliğinin analizini yapmakla çok şey kazanılmaz.
Büyük fotoğrafla ilgili çalışmada, sıkıntılı anların da olsa, başarıya odaklanmaktan vazgeçilmez. Çünkü hayatın fotoğrafını, tümüyle görüp topluma yansıyan yönlerini algılayacaksın, kolay değildir.
Hayatın şekillenmesini, topluma yansıma biçimini, hikayene konu yapabilirsin. Hikayende sevgiye dönük davranış ve mutluluklar yaşamın ana ekseni olabilir. Bu taktirde hayatın renkliliğine duygusal açıdan yaklaşıp iyilikleri öngörmüşsün, diyebiliriz.
Fotoğrafın her parçasını sevgi temelli görüp mutluluğu okumamız doğaldır. Hayatın doğallığını tabloya yansıtmak, olayı tüm boyutlarıyla hissetmek, demektir.
Parçaları kıyıdan, köşeden okurken, bütünü gözden kaçırdığında, “Hayat renkli bir tablodur,” diyebilme şansın olamaz. Denizin güzelliğini, yalnız bir dalgaya bağlamak ne derece doğrudur.
O halde denizi bir dalga boyutunda okumak, ne derece geçerlidir. Küçükten büyüğe doğru sergilenen sevgi bağı büyük ve renkli fotoğrafta sevgi seli haline gelir. Sevgi selinin dalgalarının yıkımına çoğu zaman tanık oluruz. Tanıklığımızı çizgilerle tabloya yansıtmak mümkündür.
Büyük renkli fotoğraf, dallardaki kuş sürülerinin ötüşlerine benzetilir. Kuşların ötüşü, ahenkli olarak işitme duyumuza kadar gelir. Böylece ruhumuza huzur dolar. Bu huzur sayesinde göklere kanat açar ve doğayı izlersin.
Hayat fotoğrafı önünde kanat açman, yaşamın renkliliğini kavraman demektir. Bu kavrama ile belirli düşünme gücüne erişirsin. Gücünle harfleri birleştirir ve hayatı şekillendirirsin.
Büyük fotoğrafı görmek, böyle bir mantık olayıdır. Yoksa kare bulmacası gibi içerisinde kaç kare var değildir. Fotoğrafın renkliliğinde, “Gönül” denilen duyguyu kâğıt üzerinde hissetmek önemlidir. Bu durumda parçaları ayırmadan bütünü ele alma başarısını göstermelisin.
Renkli tablo, insanların yaşantısıyla ilgili ne kadar değişme varsa, hepsini bünyesinde barındırmaktadır. Barındırırken de daha güzele dönüşmektedir.
Büyük fotoğraf, güzele atılan adım olarak kabul edilir.
Hasan TANRIVERDİ