Etrafımıza bakıca ne kadar çok renkler görürüz. Bu renkler sadece gözümüzün gördüğü doğanın kendine has rengi ve insanın yapay olarak oluşturduğu binaların, çevreye kattığı şekillerin renkleri yanında birde insanların renkleri var. İnsanların renkleri derken zenci, beyaz, sarı, esmer kumral olarak değil sadece yüreklerle hissedilen karakter ve kişilik renklerinden bahsetmek istiyorum. İnsanların ten rengi ne olursa olsun, sahip olduğu asıl renk ruh rengidir. O ruh rengi öyle bir şey ki karakteri ve kişiliği yansıtır.
Büyüklerimiz bir insanın yaptığı insanlığa uymayan davranışlarda bulununca hep şöyle derlerdi’ ’kalbinin karası yüzüne vurmuş’’ benim anlatmak istediğim asıl konu budur. Kimsenin ten rengiyle, çekik gözüyle, düşüncesiyle işimiz olmaz. Önemli olan insanlığıdır. İşte sahip olduğu o insanlığın rengidir. Ak mı? Kara mı? Ona bakarım. Gerisi teferruattır. Boyu uzunmuş, yüzü güzelmiş, zenginmiş, fakirmiş hiç önemli değildir. Bunlar insana değer katmaz. Sadece kişinin bedensel özellikleridir.
Bazen öylesine içimiz daralır kendimizi çaresiz ve çıkmaz bir labirent içindeymiş gibi hissederiz ki adeta dünyanın bütün gücüyle üzerimize geldiğini zannederiz. Hani halk dilinde ‘’bütün dertler üşenmemiş tası tarağı toplayıp bana gelmiş’’ sözünü içimizde yaşarız. Öyle ki nefes alamadığımızı boğulduğumuzu hissederiz.
İşte o zaman bizi o düşünce ve sıkıntılardan uzaklaştıracak çareler ararız. İyi bir dost arkadaş gibi. Bazı insanlar bulunduğu yeri değiştirir, yürüyüş yapar, spor yapar, bir şeyler atıştırır, herhangi bir elişi, el sanatları vs. uğraşarak hem kafasını düşüncelerden arındırır yani kafa dağıtır hem de ruhunu kaplayan karamsarlıktan kendini kurtarmaya çalışır. Kişiler kendine göre çözümler üretir. Hatta bu durumda bir uzmandan yardım alanlar olur.
Kimi insan bir dost arkadaş arar. Tabi ki bu dost arkadaşlar sosyal medyada tanıdığı iki günlük insanlar değildir. Uzun yıllar yanında olan iyi ve kötü gün dostu olan arkadaşlardır. Sosyal medya ve arkadaşlıklarını ayrı bir konu olarak ele almıştım. Okuyanlar hatırlar.
Her zaman yanımızda olan göremesek te yanımızda olduğunu bildiğimiz hissettiğimiz dost ve arkadaşlar. Mutlu görünmek, dertlerimizi birazda olsa unutabilmek ve uzaklaşabilmek, hayatınızı zindana çeviren bizi hayattan soğutan sıkıntılardan bahsedip anlatabileceğiniz dost arkadaş ve yakınlarınız olmalı hayatta. Çetrefilli karmaşık ve kendini yalnız hisseden, hayal kırıklığına fazlaca uğramış insanlar için adeta ilaçtır. Tedavidir.
Her insanın hayatında sorunlar vardır. Hiçbir hayat toz pembe sorunsuz değildir. Herkes kendi yaşadığını bilir görür. Her insanın yaşadıkları kendine ağır gelir.
Bazı insanlar sır der saklar sıkıntılarını. Sıkıntılarına takıntılı şekilde bağlı kalır. Kendi kendine çözmeye çalışır. Öyle inanır ki yalnızlığının verdiği korkuyla belki hata üstüne hata yapar. Çözülmeye çalıştıkça, dolaştıkça dolaşır kendine. Kör düğüm olur gözünde.
Ruhumuzda ve aklımızda yük olarak taşıdığımız dert dediğimiz sorunların paylaşarak, dile getirerek içimizi boşalttığımızda bir rahatlık hissederiz. Önemli olan sizi rahatlatacak dost ve arkadaşların olmasıdır. Güzel dost ve arkadaşlarla güzel yarınlara. Sevgilerimle NEVİN KILIÇ/SİVAS