Paket günlerine geldik.
Hukuk reformu paketi, ekonomik reform paketi, yeni anayasa paketi vs.
Hayırdır, nedir bunlar?
Demokratikleşecekmişiz!
Kim diyor?
Tek kişi yönetimin hâkimi Erdoğan.
İşe bakın; siz hem mevcut yönetim biçimi, yani başkanlık sistemi için kırmızı çizgimiz diyeceksiniz, hem de hukuk reformundan söz edeceksiniz. Daha bir ay önce Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: “Parlamenter sistemle ilgili muhalefetin tüm beklentileri bir hayalden öteye gidemez…Parlamenter sisteme geri dönüş asla mümkün olmayacaktır” dedi.
Siz hem mevcut sistemi devam ettireceksiniz hem de süslü cümlelerle reformlardan bahsedeceksiniz.
Siz daha anayasayı uygulamayacaksınız, AYM ve Türkiye’nin imzaladığı AHİM karalarını uygulamayacaksınız, reformdan söz edeceksiniz.
Sizin varlığınızdan, zihniyetinizden reformun “R”si, demokrasinin “D”si çıkmaz. 18 yıl, koskoca 18 yıl sizin ne olduğunuzu iç ve dış kamuoyu gördü, bildi.
Peki, nereden çıktı topluma paket paket lokum, pardon reform dağıtması?
Erdoğan iktidarının meşruiyeti ve gücü öyle daraldı ki, bu haliyle iktidar olması mümkün değil. Yeter ki muhalefet dik dursun!
Onun için Erdoğan’ın bir hikâyeye ihtiyacı var.
Yeter ki muhalefet dik dursun diyoruz ya; Erdoğan’ın korktuğu da işte bu dik duruş.
Erdoğan’ın bütün amacı bu dik duruşu yamultmak, parçalamak.
Bunun için son iki kozunu oynuyor: HDP üzerinden muhalefetin bir araya gelişini engellemek, reform ve anayasa paketleriyle toplumu oyalamak!
Erdoğan’ın bütün oyunu iktidarını devam ettirmesi üzerine kurulu. Elbette iktidar, iktidarını kaybetmek istemez. Ancak bunun kuralları, ahlakı, hukuku vardır. Her türlü ayak oyunuyla iktidarda kalma çabasının topluma maliyeti çok ağır olur ki, oldu da!
Bu toplumun bırakalım bugünküleri, gelecek kuşakları borçlandırıldı!
Bu toplumun vicdanı, ahlakı, adalet duygusu, dayanışmacılığı parçalandı!
Bu topluma gülmek, mizah, sanat faaliyeti unutturuldu!
Bu toplumda umut ve yaşama sevinci bırakılmadı!
Türkiye özgürlük, basın, şiddet, insan hakları, kadın cinayetleri, yargı gibi hemen her alanda dünya ülkeler sıralamasının aşağılarına çekildi! Birçok Afrika ülkesinin bile gerisine düşürüldü!
Şimdi de bütün bunların baş sorumlusu kalkmış bize insan haklarından, adaletten, yargı bağımsızlığından söz ediyor.
İnanmıyoruz, güvenmiyoruz!
Erdoğan iktidarını kaybetmek istemiyorsa, muhalefet de siyasi stratejisini Erdoğan’a iktidarını kaybettirmek üzerine kuracaktır.
Yapılması gereken son derece açıktır. Erdoğan’ın hikâyesini boşa çıkarmak. Yani HDP üzerinden kama sokulması ve reform tuzağına düşmemek!
Milletin kafasına çay atan Erdoğan, pratiğini geliştirmiş olacak ki, şimdi de kamuoyunun önüne reform, anayasa paketleri fırlatıyor.
Bu paketler demokratik ambalajlı ve üzerinde lokum yazıyor! Hâlbuki paketlerin içinde ayva var!
Bunca yaşanmışlık sonrasında MHP destekli Erdoğan iktidarından gelecek reform, yeni anayasa, özgürlük lafızlarıyla donanmış her türlü öneri bir tuzaktır. Gücünü yitiren Erdoğan, bu masallarla güç toplamaya çalışıyor.
Her kim bu yeme atlıyorsa, o, Erdoğan iktidarının hizmetine koşmuş demektir.
Bu tartışmalara girmemek gerekiyor.
Erdoğan’ın bunca lafına karşılık söylenecek şudur:
Önce uygulamanı görelim. Bunca yapılan haksızlığın, adaletsizliğin düzeltilmesi için sizin elinizi tutan mı var?
Bunca zulmün önlenmesi için sizin elinizi tutan mı var?
Haydi görelim!
Reform paketiymiş!
Geçin bunları!
Toplumda birinin güvenirliliği ve doğruluğu üzerine bir söz var: “Allah bir dese, inanmam!”.
Muhalefetin tüm kesimlerine de şu soru sorulmalı: Sizler MHP destekli AKP iktidarına ve Erdoğan’a bu konuda güveniyor ve inanıyor musunuz?
Çünkü siyasetin gelip dayandığı yer, burasıdır!
Dünyada demokrasinin cellatlarından demokrasi beklendiği görülmemiştir!