Coronavirüs, tam bir afet halini almış durumdadır. Tüm dünya aciz durumdadır, panik içindedir. Uzayı fethetme iddiasındaki medeniyetler, bir virüs karşısında (tek bir sineğin perişan ettiği Nemrut gibi) tam anlamı ile aciz/ çaresiz kalmışlardır. Bu felaket her gün daha fazla yayılmakta, tüm dünyayı esir almakta ve çok sayıda can kaybına sebebiyet vermektedir. (En büyük vebal ABD ve Çin’e aittir.)
1– Dualarımız, dileğimiz, en kısa zamanda tedavi çarelerinin bulunması, bu felaketin önüne geçilmesidir.
2– Tüm ülkeler gibi ülkemiz de çok ciddi tehdit altındadır. İlgili makamlar da (Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere) ciddi bir gayretin içindedirler. Bu arada Sağlık Bakanı’nın sık sık açıklama yapması, fevkalade isabetli bir davranıştır. Güven telkin etmektedir.
a) Şüphesiz ki bu mücadelede tüm vatandaşlara önemli görevler düşmektedir. Verilen tavsiyelere titizlikle uyulmalıdır. Aksi halde sadece kendimizi değil, tüm ailemizi ve toplumu riske atmış oluruz. İşin hafife alınacak tarafı kesinlikle yoktur.
b) Mesela, Umre ziyareti yapanların davranışları, çok tepki doğurucudur. Bu salgın aralıktan beri vardı ve hızla yayılmakta idi. Umreye gitmeleri, kendilerini ve toplumu riske sokmaları, şart mıydı? Umre farz bir ibadet değildir. Farz olan, hayat boyunca bir defa (o da mali durumu iyi ise) Hac’ca gitmektir. O para ile Umre’den çok daha sevap kazandıracak ibadet ve hayırlar yapmak mümkündür. Ama ne yazık ki dinimizi bilmiyoruz. Öğrenmek zahmetine de katılmıyoruz.
c) Hele hele bazılarının karantinaya karşı çıkmalarını tasvip etmek mümkün değildir. Bunlar “kul hakkının” ne olduğunu bilmeyen, cahil ve sorumsuz tiplerdir.
d) Bazıları da daha ilk saatte, yurdun konforlu olmayışından ve yemeklerden şikayet ediyorlar. Hal bu ki burada yıl boyunca kalan öğrenci evlatlarımızın durumunu, sıkıntılarını idrak etmeleri gerekmez miydi? (Şüphesiz TÜRGEV’in, vakıf ve cemaatlerin yurtlarından da yararlanılması gerekmektedir. Ayrıca; evlatlarımızın bir alternatif sağlanmadan, gece yarısı sokağa atılmaları da fevkalade yanlıştır. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın hatasıdır. O yavruların nereye gideceği ve ceplerinde para olum olmadığı düşünülmeliydi.)
3- Bu salgın, Türk toplumundaki dejenerasyonun boyutlarını da feci biçimde ortaya dökmüştür. Ne kadar (şerefsiz/ahlaksız/vicdansız) fırsatçının olduğu görülmüştür. (Allah’tan korkmayanın, komik cezalardan korkması söz konusu olamaz.)
a) Türk halkının, ne kadar panik atak olduğu, egoistliği, stokçuluğu, milli ve manevi hasletlerden yoksun olduğu da ortaya çıkmıştır. Herkes ihtiyacının çok çok üzerinde alım yapmış, başkalarını hiç düşünmemiştir.
b) Bu tür olaylar, ibret alınması gereken bir tür imtihanlardır. Kaldı ki; son dönemde, o kadar çok sıkıntı ve üzüntü (Depremler, çığ faciası, çok sayıda şehit verilmesi, Virüs salgını, -inşallah gerçekleşmez- Çekirge istilası) karşılaştık ki. Ve hiç akıllanmış görünmüyoruz.
c) Bu arada, devamlı yalan haber yayan, paniği arttırmak isteyen, vatan haini/şerefsizler de mevcut. Devamlı provokasyon peşindeler.
4– Bu salgın, tüm ülkelerin ve Türkiye’nin ekonomisini de fena biçimde yaralayacaktır. Birçok firmamız kapanabilecek, işsizlik artabilecektir. Turizm, ulaşım (özellikle hava ulaşımı) ihracat, enerji, ticaret , esnaf kesimi, sanayi, velhasıl tüm sektörler zarar görecektir. İktidarın bu konuda acil ve kapsamlı tedbirleri alması şarttır. (Elbette; bu kriz ödemeler dengesi ve bütçe açığının büyümesine, vergi gelirlerinin ciddi biçimde düşmesine de sebep olacaktır.)
5– Kazananlar; yine dünyaya hakim olan yüzde 1’lik sayılarına rağmen / dünya servetinin yüzde 46’sına sahip olan; İlluminati Çetesi olacaktır. Planladıkları, Tek Para/Tek Devlet/Tek Din Projesine/Roma Kulübü olarak hedef seçtikleri “İstenmeyen Irkların Tasfiyesi – Dünya nüfusunun azalması” senaryosuna/ İnsanların tümüne biyometrik çip takılması çalışmalarına/ Her tarafta ‘Dijital Para’nın hakim kılınmasına/ Sanayide insan yerine robotların kullanılmasına/ Dijital tıbbın ön plana geçmesine/ İlaç, Gıda, Enerji, Silah vb. kartellerin gelişmesine güç ve hız kazandıracaktır. (Olaylara geniş açıdan bakılmalı, 5G Projesi ve kablosuz cihazlar ile oynanan senaryolar iyi incelenmelidir.)
Bu tablo; Milli İlaç ve aşı üretiminin/Tarıma önem verilmesinin/Su kaynaklarımızın korunmasının/Hıfzısıhha ve laboratuvarların sayısının önemini göstermektedir.
DUYURU: 1993 yılından bu yana, omuz omuza koşturduğumuz, İzmir’deki birçok eserde emeği olan, değerli kardeşim; Murat Taşer vefat etmiştir. Çok üzgünüm. Makamı Cennet olsun. Ailesinin, tüm yakınlarının, hepimizin başı sağolsun…