‘Adına devlet denen aygıtın içinde kendine yer edinen, güç haline gelen herkesin galiba ortak bir zayıf yanı var. Hiçbiri o gücü kaybedip günün birinde herkes gibi ‘sıradan’ bir vatandaş haline gelebileceğine, o güne kadar başkaları için işleyen kuralların, yasaların kendileri için de işlemeye başlayacağına
ihtimal vermiyor. Dünyanın değişme ihtimaline inansalar da, kendi yaşadıkları coğrafyanın da dünyanın bir parçası olarak günün birinde değişeceğini düşünemeyecek kadar beyin felciyle yaşıyorlar. Bundan dolayı olsa gerek, kendilerinden başka kimsenin yaşam hakkına, kişilik hakkına, hukukuna zerrece saygı duymuyorlar. Kendilerini iktidarda tutan sistemlerinin her bireyin kendisini ifade edeceği, her bireyin kişilik haklarının garanti altında olduğu, kimsenin kimse tarafından aşağılanmadığı, insanların özgürce siyasi, ekonomik, kültürel, cinsel haklarını yaşayıp kullanabildikleri bir sisteme dönüşebilme ihtimalinden, yarasanın ışıktan korkması gibi korkuyorlar. Başka bir dünyanın var olabileceğini hayal bile edemiyorlar. Kendileri edemedikleri gibi, ağzı laf edip eli kalem tutan insanlardan bir kısmını sistemlerinden nemalandırarak, bir kısmını da beyin uyuşukluğuna sürükleyip etraflarında tutmayı beceriyorlar…
Ben uzaklarda dolaşıyorum şimdi…
Taa eski Demokratik (Doğu) Almanya Cumhuriyeti’nde, Almancası’yla DDR’deyim… Orada yıllarca süren bürokratik tek parti diktatörlüğünden sonra, insanlar bir sabah 30 yıllık Berlin Duvarı’nı ‘kimsenin beklemediği bir anda’ yıkıverdi. O kadar beklenmiyordu ki, partinin merkez komitesi duvarlar yıkılırken toplantıdaydı. Toplantıda olmasalar az buçuk tedbir alırlardı!
STASİ’nin (Doğu Almanya Gizli Polisi) karanlık odalarında, tamamı 16 milyon olan nüfusun tam yarısı kadar, yani 8 milyon dosyayı imha ederlerdi örneğin. Belki, o dosyalarından içinde insanların cinsel yaşamlarının bile kontrol altında tutulduğunu gösteren belgelerin varlığının bilinmesini, bu kadar çirkin görünmeyi ‘istemezlerdi.’ (‘Diktatörlerin çok da umurundaydı çirkin görünmek’ dediğinizi duyar gibiyim). Ama dediğim gibi, kendilerini sonsuza kadar var olacak sanıyorlardı. Bir toplumun yarısını fişleyip resmi polislerinin dışında 200 bin STASİ görevlisiyle insanlara yaşamı cehennem ettikten sonra yıkılıp gittiler. Onlarla işbirliği içindekiler bugün halen başları önünde, utanç içinde yaşamaya çalışıyorlar. O dosyalarsa, ibretlik olarak insanlara açılmış durumda…
Bu kısa geziden sonra artık Türkiye’ye dönebilirim.
Ergenekon süreci ile birlikte bizde de hiç açılmayacak sanılan dosyalar açılmaya, hiç girilmeyecek sanılan odalara girilmeye, hiç dokunulmaz sanılan ‘ayrıcalıklılara’ dokunulmaya başlanınca, ciddi bir telaş başladı.
Ergenekon’un ilk günlerdeki kadar avukatı kalmadı, yaygaracı takımın oyuncularından çoğu sakatlandı. Sulandırma ekipleri su taşımaya devam ediyor, ama artık dava su kaldırmaz oldu.
Oysa birazcık beyin uyuşukluğundan kurtulmayı arzu eden biri çok kolayca bunu başarabilirdi. Sadece 15 milyondan fazla Kürt’ü yok kabul ederek, bir o kadar Alevi’nin inancını aşağılayarak, yıllar yılı bu coğrafyanın halkları olarak yaşamış Rumları, Ermenileri, Süryanileri, Keldanileri önce sürgün ve soykırımlarla, ardından ‘Varlık Vergileriyle’, ‘6-7 Eylüllerle’ canından bezdirip ikinci sınıf vatandaş yerine koyan bir sistem sür git gidebilir miydi? STASİ’nin insanların cinsel yaşamını bile denetlemesiyle, bizimkilerin insanların başını örtüp örtmemesini denetlemesi arasında özünde bir fark var mı?
Bu sistemi ayakta tutmaya çalışan, 3 açık birkaç post-modern darbe yapmış, on binlerce faili meçhulde imzası bulunan, her darbesinden sonra darağaçları kuran, sokak infazları ve işkencelerin sayısının bilinmediği, bir yapının toplumsal ve politik yaşamın dışına atılmasına sevinmemek için insanın bu sistemden nemalanmasından ya da beyin uyuşukluğuna uğramış olmasından başka hangi nedeni olabilir?
Ben dostlarıma anlatmaya çalışıyorum, siz de hatırlatın… Putları yıkılıyor… Son bir gayretle korumaya kalksalar, hatta 3-5 yıllığına başarsalar, 50-100 binimizi daha imha etseler de onların putları yıkılacak… Hiç şansları yok…
Bundan sonra da beraber yaşamaya devam edeceksek lütfen görün…
‘PUTLARINIZ YIKILIYOR…’