Bugün Paul Arden konuk oldu satırlarıma. Der ki;
“Aklını kullan, aksini düşün.”
Valla aklımın rotasını değiştirmeyi pek düşünmüyorum. Sonunda ters köşe olmak da var, şu belirsiz hayatta. Bilim adamları, ve cinayet bürolarına havale edelim bu sözü.
“Olanaksız, diye bir şey yoktur.”
Aa, neden bu kadar kesin konuşmuş ki?
Peki, “Ölüm” neden bizi olanaksız kılıyor?
.
Bir başka söylemini eleştireceğim elimde olmadan:
“Öğrenmenin tek yolu hata yapmaktır. Kim olmayı istiyorsanız o kişi olacaksınız.”
Tamam, ilk cümleye katılıyorum. Lakin ikinci cümleye hayır.
Yanıtını size sorsam mı?
Siz hadi hatadan sonra kim olmak isterdiniz?
Örneğin ben 30 yaşımdaki Emine olmak isterdim.
Bir diğer sözünü inceleyelim:
“Hata yapmayan kişi, olasılıkla hiçbir şey yapmıyordur.”
Hoppala!
Şimdilerde hiç hata yapmıyorum. Ama çok iş yapıyorum. Örneğin duygularımın resmini çiziyorum şiir tuvaline.
Okuyor, yazı yazıyor, resim yapıyorum.
Acaba ben mi yanlış algıladım bu söylemi?
Taksi yolculuğunda kendisini bulmuş, motivasyon koçu İngiliz yazar Paul Arden’i?
Baksanıza aklımı yine mikserledi aşağıdaki söylemiyle:
” Problem çözemiyorsan, kurallara göre oynadığındandır.” Der.
Paul Arden’in sözü epey düşünmeme neden olmuştu. Sözü neden/niçinsöylemiş bilmiyorum, ama bugüne kadar dünyada kimsenin çözemediği kayıp 10 lira bilmecesi geldi aklıma. Yazayım, siz de biraz aklınızı yakın:
“…3 kişi meyhaneye gidiyor.
yiyiyor içiyor hesabı istiyor. hesap 250 lira geliyor.
Herkes 100’ar lira atıyor. Garson paranın üstünü 5 tane 10 TL. olarak getiriyor.
10’ar Lirayı kendileri alıyor, kalan 20 Lirayı garsona bahşiş olarak veriyorlar.
Burada bir sıkıntı yok şimdi gelin sizinle kurallı, kuralsız hesap yapalım.
Müşteriler 3 kişi ve 3’ü de 100 lira veriyor. Geriye 10′ ar lira alıyor.
90×3=270 TL.
20 Lira da garsona veriyorlar.
270+20=290 TL.
Peki, 10 lira nerede ?”
Hadi kuralsız düşünelim bakalım, yazarın tezini onaylayacak mıyız?
Vallahi, onu bunu pek bilmem. Sayısal zekam kuvvetli değildir. Sözel zekama biraz güvenirim.
Hayatta çözülemeyecek başka nesneler de vardır. Örneklemek gerekirse bildiğim iki çözülemeyen düğüm vardı.
Biri Gordion düğümüdür. İskender pek üzerinde düşünmemiş ki, kuralları hiçe saymış. Ve düğümü kılıcıyla tam ortadan ikiye bölerek çözmüş.
Diğeri Conway düğümüdür. Kuralına göre oynamış ve çözmüş düğümü.
50 yıldır, kimsenin çözemediği Conwoy düğümü Paul Arden’in şu sözünü onaylatıyor, gibi.
“Eğer ortada bir amaç varsa insanların başarabileceklerinin sınırı yoktur. ”
…
Amacımız olsun, umudumuz olsun…
Yaşamak, gibi mesela.
Çünkü yaşamak bir zevktir.
Epkür,
” Zevk, mutlu bir yaşamın başlangıcı ve amacıdır. ” Der.
Varsın bazı problemler çözülmesin.
Elbet bir gün zaman nasılsa çözecektir.
Yeter ki umut ve amaç yaşasın içimizde.
Montaigne’ye verelim mi son sözü:
“Bir amaca bağlanmayan ruh yolunu kaybeder.
Hedefi olmayan gemiye de hiçbir rüzgar yardım etmez.”
Emine Pişiren / Kocaeli