Kadın eşitliğine yönelik aktivitelerde kimi zaman ‘pozitif ayrımcılık kavramını doğru buluyor musunuz’ diye sorarlar.
Sorunun içinde beklenen yanıt gizli gibidir. Maalesef yanıtım umdukları gibi olmuyor.
‘Bugüne kadar gösterilen negatif yaklaşımların bir bedeli olmalı’ diyorum.
BM verilerine göre Türkiye’de 38.6 milyon erkek, 39.9 milyon kadın yaşıyor. Kadınların sayısı erkeklerden fazla.
Ancak adına ne derseniz deyin; gelenek, inanç, toplumsal baskı ve bilumum unsur kullanılarak milyonlarca kadın eziliyor.
İşte çoğunuz farkında yaşananların.
Ama çözüm noktasında yerimizde sayıp duruyoruz. 3 yılda 732 kadın öldürüldü. Var mı alınan somut bir yol?
EGİKAD ÖNCÜLÜĞÜ
Bir şeyler değişsin istiyoruz ve bu yolda küçük, büyük her adımın eşsiz önemi var.
Mesela, Ege İş Kadınları Derneği (EGİKAD) öncülüğünde başlatılan bir projeden söz edelim.
KOSGEB eğitimi sonrasında kadınların iş hayatına atılmalarını kolaylaştırmak için EGİKAD ‘En iyi fikir yarışması’ düzenliyor. 20 Kadın girişimciye iş planı ve iş kurma süreçlerinde İzmir Üniversitesi destek sağlayacak, en iyi iş fikri ödüllendirilecek.
Çok güzel bir çalışma, keşke böylesi fırsatlar çoğalsa. İlgilenen kadın girişimci adayları EGİKAD web adresinden detayları öğrenebilir.
B-FİT ÖRNEĞİ
Başka güzel bir haber kadın girişimciliği ve spor olgularını birleştiren B-fit’ten geldi.
İzmir Amerikan Lisesi mezunu Bedriye Hülya’nın kurduğu zincir, bugün 46 ilde 216 b-fit’ e ve 150.000 kadın üyeye ulaştı.
İzmir’in başarılı ismi, Endeavor girişimcisi seçilen Bedriye Hülya, benzersiz bir sistemle kadın işveren ve kadın çalışan sayısını çoğaltıyor. Şimdi 10. kuruluş yıllarını kutluyorlar ve yeni ataklara hazırlanıyor. Etkinlikte benden konuşma yapmamı rica ettiler. Fark ettim ki, bildik cümlelerden, kanıksanan tespitlerden fena halde sıkılmışım. Bıraktım klasik saptamaları, radikal önerileri sıraladım.
DAHA YÜKSEK SES
‘Kadına şiddette, tecavüzde iyi hal indiriminin kaldırılmasını mı’ talep ediyoruz! Öyleyse tüm kadın dernekleri ve kadınlar el ele vererek, demokratik haklarını aramalı. Meydanlara inelim. Ya da siyasette kadınların yeri artacağına azalıyor mu. Öyleyse iş başa düştü. Kadınların muhtar, meclis üyesi ya da belediye başkanı olmaları için kampanyalar başlatılsın.
Veya kadınların çalıştırdıkları ya da çalışan oldukları iş yerlerinden alışveriş yapılması neden bir çağrıya dönüşmesin? Kadın esnafın, çalışanın olduğu yere, huzur, güven, medeniyet gelir.
Bu öneriler ya da değil, tespitin ötesine geçecek her türlü çözüme evet.
Ortam coşkulu olunca ben de coşmuşum gördüğünüz gibi. Çünkü artık şundan eminim. Yalnızca kadın-erkek eşitliği adına değil, çığ gibi vahşet, haksızlık, kabalıkları‘ azaltmak için de ‘kadın varlığına saygıyı’ yüksek sesle öğretmek gerekiyor. Asırlardır süren negatif ayrımcılığın elbet bir karşılığı olmalı.
