Siyasal İslam iktidarı, büyük bir çıkmazın içindedir.
Hesapsız borçlanmanın, hesapsız saldırgan siyasetin, hesapsız dış politikanın, hesapsız kültürel yapılaşmanın sonuçlarıyla karşı karşıyadır
Adeta politik bir şizofreni içerisindedir.
DİKKAT! Yazıları eposta olarak al
PKK ve FETO ile birlikte yapıp ettiklerini, muhalefet yapıyormuş gibi, siyaset yapmaktadır.
Gerçekçi olmayan bu yapılanmaların, yani suçlarını başkasına yüklemenin bir adı vardır.
Buna psikolojide, projeksiyon denir. Kendi suçlarını karşısı yapıyormuş gibi düşünerek, yaşama hastalığıdır.
Bu durum; Birey için geçerli bir düşünüş şekli ve hastalığı olabilir.
Ancak bu tutum, topluma uygulanamaz. Bir siyaset biçimi olmaz.
Toplumu da yalan yanlış bilgiler sonucunda, yanlış düşünmeye ve gerçekçi olmamaya itebilir.
Hesapsız siyasetlerin, hesabı ekonomi ile net bir şekilde ortadadır.
Serbest piyasa diye ortaya çıktıkları plansızlık, toplumun her köşesinden bir felaket olarak ortaya çıkmaktadır.
İşin içinden çıkamadıklarını gördüklerinde, bir gün Çin Modeli ertesi gün, Türk Modeli diye söylemler geliştirmektedirler.
Tüm bunlar başından beri bir planlarının olmayışındadır.
İktidara, gelirken, sadece kamu kurumlarının ve üretim birimlerinin, satışını planlayarak gelmişler. Cumhuriyetin birikimleri, bitince, bunların elinde hiçbir plan kalmadı.
Felaketten çıkış planı olmayınca, baskı, şiddet ve kumpaslar ile yola devam etmeyi yeğlediler.
Şimdi 15 milyonluk İstanbul Şehrinin seçimle gelmiş Belediye Başkanını alıp, Kayyum atamanın peşindedirler.
“Kayyum kumpası” yoldadır diyebiliriz.
Ülkeyi sonu belli olmayan, meşruiyetten uzak bir maceranın içine sokmak isteğindedirler.
Hiç olmasını istemediğimiz şöyle bir senaryo ortaya çıkarsa;
İstanbul Belediye Başkanı seçilmemiş, atanmış bir İç İşleri Bakanı tarafında görevden alınmış olacak.
Eğer mevcut belediye başkanı, yerini terk etmez ve “gelin, siz beni alın” diye direnirse, seçmenini de belediyenin çevresine çağırırsa, siz de büyük bir polis ordusu ve hatta orduyu getirip belediye başkanını makamından yaka-paça alıp, tutuklarsanız, bu ülke nasıl bir ülke haline gelir.
Bu kumpasın şimdiden böyle bir aşamaya geleceği bellidir.
Yapmayın. Bu ülkeyi böyle bir çıkmazın daha içine sokmayın.
Hırslarınıza yenik düşmeyin. Akıllıca hareket edin. Halkın oylarına saygı duyun.
Her şeyi dış güçler masalına bağlamayın. Çünkü sonunda kendiniz de buna inanıp, ülkeyi yaşanmaz yere getiriyorsunuz.
28 Aralık 2021, bulentesinoglu@gmail.com
Bülent ESİNOĞLU
Siyasal İslam iktidarı, büyük bir çıkmazın içindedir.
Hesapsız borçlanmanın, hesapsız saldırgan siyasetin, hesapsız dış politikanın, hesapsız kültürel yapılaşmanın sonuçlarıyla karşı karşıyadır
Adeta politik bir şizofreni içerisindedir.
PKK ve FETO ile birlikte yapıp ettiklerini, muhalefet yapıyormuş gibi, siyaset yapmaktadır.
Gerçekçi olmayan bu yapılanmaların, yani suçlarını başkasına yüklemenin bir adı vardır.
Buna psikolojide, projeksiyon denir. Kendi suçlarını karşısı yapıyormuş gibi düşünerek, yaşama hastalığıdır.
Bu durum; Birey için geçerli bir düşünüş şekli ve hastalığı olabilir.
Ancak bu tutum, topluma uygulanamaz. Bir siyaset biçimi olmaz.
Toplumu da yalan yanlış bilgiler sonucunda, yanlış düşünmeye ve gerçekçi olmamaya itebilir.
Hesapsız siyasetlerin, hesabı ekonomi ile net bir şekilde ortadadır.
Serbest piyasa diye ortaya çıktıkları plansızlık, toplumun her köşesinden bir felaket olarak ortaya çıkmaktadır.
İşin içinden çıkamadıklarını gördüklerinde, bir gün Çin Modeli ertesi gün, Türk Modeli diye söylemler geliştirmektedirler.
Tüm bunlar başından beri bir planlarının olmayışındadır.
İktidara, gelirken, sadece kamu kurumlarının ve üretim birimlerinin, satışını planlayarak gelmişler. Cumhuriyetin birikimleri, bitince, bunların elinde hiçbir plan kalmadı.
Felaketten çıkış planı olmayınca, baskı, şiddet ve kumpaslar ile yola devam etmeyi yeğlediler.
Şimdi 15 milyonluk İstanbul Şehrinin seçimle gelmiş Belediye Başkanını alıp, Kayyum atamanın peşindedirler.
“Kayyum kumpası” yoldadır diyebiliriz.
Ülkeyi sonu belli olmayan, meşruiyetten uzak bir maceranın içine sokmak isteğindedirler.
Hiç olmasını istemediğimiz şöyle bir senaryo ortaya çıkarsa;
İstanbul Belediye Başkanı seçilmemiş, atanmış bir İç İşleri Bakanı tarafında görevden alınmış olacak.
Eğer mevcut belediye başkanı, yerini terk etmez ve “gelin, siz beni alın” diye direnirse, seçmenini de belediyenin çevresine çağırırsa, siz de büyük bir polis ordusu ve hatta orduyu getirip belediye başkanını makamından yaka-paça alıp, tutuklarsanız, bu ülke nasıl bir ülke haline gelir.
Bu kumpasın şimdiden böyle bir aşamaya geleceği bellidir.
Yapmayın. Bu ülkeyi böyle bir çıkmazın daha içine sokmayın.
Hırslarınıza yenik düşmeyin. Akıllıca hareket edin. Halkın oylarına saygı duyun.
Her şeyi dış güçler masalına bağlamayın. Çünkü sonunda kendiniz de buna inanıp, ülkeyi yaşanmaz yere getiriyorsunuz.
bulentesinoglu@gmail.com