—Gençler arama yapacağız, kenara dizilin şöyle… ( Telsiz sesleri )
Üniversite kampüsünün hemen dışında, nizamiyeden giriş yapmak üzere yürümekte olan gençler yanyana dizilirler.
Polisler üst, çanta, cep, kol-bacak aramasına başlarlar.
—Bu ne lan? Molotof mu taşıyorsun cebinde?
—Hı, ne olmuş? Azade Kürdistan… Demokrasi istiyoruz, özgürlük falan istiyoruz, federasyon filan istiyoruz.
( 2006 ile 2010 yılı arası sadece Hakkâri, Batman, Diyarbakır ve Van’da meydana gelen molotof ve havai fişek saldırılarının İller Bankası’na ve Terörle Mücadele Ödeneği’ne maliyeti 4.595.600 TL.’dir. )
—Neyse, geç bakalım. Görmemiş olayım…
Arama devam eder.
—Bunlar ne lan? Maymuncuk, el feneri, cam kesme elması! Hırsızlık mı yapıyorsun yoksa?
—Amirim neden haberin yokmuş gibi davranıyorsun şimdi, Allah Allah ya. Bırak da işimizde gücümüze bakalım.
( 2002 yılında tam 295.828 adet hırsızlık, yankesicilik ve kapkaç gerçekleşti. Bu rakam 2006 yılında %100 artarak 598.388’e fırladı. Ve 2010 yılında ise üzerine bir %100 daha koyarak, toplam 1.165.292 adet hırsızlık vakası olarak gerçekleşti. )
—Neyse, bizim mıntıkamız değil zaten. Devam et sen…
Arama devam eder.
— Bu kadar oto anahtarı ne geziyor senin cebinde? O çantadakiler oto teybi mi? Otomobil faresi misin yoksa?
— Yok ya ne alakası var? Bizimkisi geçim dünyası amirim.
( 2005 yılında 32.051 tane otomobil hırsızlığı yaşandı. 2006 yılında %242 artarak 68.855 olarak gerçekleşti. )
— Her neyse, uzatma. İşimiz var şimdi. Devam et sen…
Arama kaldığı yerden devam eder.
— Yuh! Siz üçünüz bayağı bir teşkilatlıymışsınız! Nedir bunlar böyle? Kasa kilidi, portatif merdiven, alyan anahtarları, dürbün… Yoksa milletin evini, iş yerini falan mı soyuyorsunuz?
( 2006 yılında 67.079 ev, 53.020 otomobil, 42.331 işyeri soyuldu. Bu, Türkiye’de her 6 dakikada bir ev, her 7 dakikada bir otomobil ve her 9 dakikada bir işyeri soyulduğu anlamına geliyor. Ayrıca 2006 yılında hemen hemen hepsinde özel güvenlik bulunan resmi kurumlarda da 3.199 adet hırsızlık gerçekleşti. Yani her iki saatte bir resmi bir devlet dairesi soyuldu.)
—Ateşin var mı be komiserim? Şu cigaramızı bir yakıversene.
—Al bakalım… Haydi, sigaranızı içerken yavaştan uzayın buralardan. Meşgul etmeyin bizi.
Arama sürmektedir.
— Kardeşim bu cebindeki şekerler, çikolatalar nedir böyle. Dur bakayım; bunlar da ahlaksız film CD’leri mi yoksa? Yoksa çocuk falan mı kaçırıyorsun sen mahalle aralarından?
( 2006 yılında 5.376 adet çocuk kaçırıldı. 2010 yılında bu rakam %90 civarı artarak 9.254’ e çıktı. Bu çocuklardan 2344 tanesi halen kayıp. )
—Ya amirim benimkisi çocuk sevgisi. Seviyorum ben onları, öpüyorum, okşuyorum.
— İyi bakalım. Fazla dolanma ortalarda. Görmüyor musun işimiz gücümüz var.
Gençlerden biri sorar.
—Afedersiniz memur bey, derse geç kalacağız da. Daha çok sürer mi işiniz?
—Zorluk çıkarma! Mukavemet gösterme! Bekle!
Arama devam eder.
— Beyefendi güzel silahmış. Nereden aldınız? Ruhsatı var mı?
—Irak’tan getirttim. Ruhsat çıkarmadım daha. Bir ara çıkarırız. Sana da getirteyim mi bir tane? Al kartımı, ararsın.
( 2002 ile 2010 arası toplam 130.874 tane kaçak silah ele geçirildi. Bu silahlardan 68.943 tanesi adam öldürme, gasp ve yaralama da kullanıldı. Yani birileri onbinlerce silahı polisin bekçilik ettiği gümrüklerden, havaalanlarından, terminallerden ve trafikten geçirip kullandı. )
—Fena olmaz. Buyrun siz devam edin lütfen. Ben sizi ararım.
Hepsi birer birer dağıldıktan sonra ortada üç-beş tane üniversite öğrencisi kalır. Ve aranma sırası nihayet öğrencilere gelir. Tek tek aranırlar. Ceplerine, çantalarına, bacaklarına, kollarına, omuzlarına, ağızlarının içine, kulak deliklerine kadar bakılır.
Üstlerinden çıkanlar tek tek yere dizilir. Kayda alınmaya başlanır.
—Bunlar ne lan? Siz ne biçim öğrencisiniz? Bu T-Cetveli açıkça polise saldırmak için taşınıyor belli… Ya bu Evrensel Hukuk Normları kitabı ne demek? Siz düzene mi başkaldırıyorsunuz bunları okuyarak? Ne zorunuz var bizim anayasamızla? Ya bu sakız, şekerleme ve pet şişelerle ne yapacaksınız? Yoksa bomba mı imal edecektiniz bize karşı patlatmak için? Hele bu kadar kalem, kâğıt fazla değil mi size? Herhalde örgütsünüz siz, bildiri mi yazıp dağıtacaksınız?
Polisin biri araya girer.
—Amirim rozetleri de yazayım mı?
—Yaz tabi yaz. Öğrenci adamın ne işi olur partiyle falan! Utanmıyor munuz bu parti rozetlerini taşımaya! Yaz, yaz. Çantalardan çıkan gazeteleri de yaz tek tek. Ders kitabı okuyacaklarına gazete okuyorlar.
Üst araması biter. Aramadan çıkanlar tek tek kaydedilir ve üç-beş üniversite öğrencisi ‘örgüt üyesi olmaktan, polise mukavemetten, şüpheli görünmekten ve örgüt propogandası yapmaktan’ dolayı mahkemeye sevk edilmek üzere gözaltına alınır.
Böylece kahraman polis toplumun asayiş ve düzenini korumanın verdiği huzur, görevlerini yapmış olmalarının verdiği rahatlama ve halkı böyle düşmanlardan uzaklaştırmış olmalarının verdiği sevinçle ekip arabalarına binip, vize sınavlarından çıkacak öğrencileri beklemeye başlarlar.
Kaynakça:
Emniyet Genel Müdürlüğü İstatistik Raporları 2002–2004–2006–2008–2010 Raporları
Ankara Ticaret Odası 2006 Yılı Asayiş Raporu