Beni yakından tanıyanlar; Defterdarlık (1974/76) ve belediye başkanlığım (1984/89 ve 1994/99) dönemlerinde, benimle birlikte çalışanlar; Ülkesi ve halkı için canını ortaya koyan, dürüst polislerimizi ne kadar çok sevdiğimi bilirler.
Her zaman yanlarında oldum. Belediyenin bütün imkânlarını, (gerektiği zaman) polisin emrine verdim. Ege-Kent ve Ev-Ka toplu konut projelerinde, çok sayıda polisimizin, çok uygun şartlarla ev sahibi olmasına öncelik tanıdım.
Kendileri lehinde, kaç yazı yazdığımı saymam bile mümkün değildir.
Rahmetli Özal döneminde de; hem Polis Vakfı’nın kuruluşunda, hem de Şehit ve Gazi polislerimize bazı hak ve imkânların getirilmesinde (Hasan Celal Güzel ile birlikte) yoğun çalışmalarımız olmuştur.
Bunları övünmek için yazmıyorum. Sevgimdeki samimiyeti aktarmaya çalışıyorum. Ve kendilerini uyarmak istiyorum:
1) 17/25 Aralık rezaletlerinden sonra; suçlarını örtmek isteyen iktidar, vatanına samimiyetle hizmet etmiş, teröre, kaçakçılıklara, ihanetlere göğsünü siper etmiş, dürüst, vatanperver, başarılı polislerimize karşı, (Oslo’da, terör başından aldığı talimatlara da uygun olarak) tam anlamı ile zulüm ve kıyım kampanyası başlatmıştır. Yalanları, iftiraları, ekmek ve haysiyete yönelik icraatları, peş peşe sıralanmıştır. Gündemi değiştirmek, beyin yıkamak, herkese gözdağı vermek adına, peş peşe operasyonlar düzenlemiştir ve düzenlemektedir. Yargıyı da ele geçirdiği için, (çok şükür hala, meslek ahlakını kaybetmemiş çok sayıda hâkimin adil kararları da olsa) bir kısım vatanperver polisimizi haksız yere hapse atabilmiştir. Dün ağız dolusu övgüler düzenlediği, takdirnameler verdiği evlatlarımıza; “hain, ajan, casus, paralelci, vb.” hakaretleri sıralayabilmiştir.
2) Bugün; demokrasinin ve hukuk düzeninin olmadığı; fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetlerinin yok edildiği; herkesin bir tek kişinin ağzına baktığı; rüşvet, yolsuzluk, israf, lüks, torpil, kıyım, yalan, iftira, zulüm, baskı vb. uygulamaların zirve yaptığı; tam anlamı ile pervasızlıkların sergilendiği, bir dönem yaşamaktayız.
Maalesef halkımız da (kimi aşırı cehaletten, kimi çıkar hesaplarından, kimi korkaklıktan, kimi vurdumduymazlıktan, kimi parti taassubundan) suskundur. Hatta, bu suçlara ve günahlara destek verenlerin sayısı da az değildir.
Ülkenin şu an fiilen bölünmüş olmasından; önemli bir bölümünün teröre teslim edilmesinden; toplumun kutuplaşmasından; sokakların kan gölüne dönmesinden; cinayetlerden, yağmalardan, adam kaçırmalardan, kaçakçılıklardan, uyuşturucudan, ahlaki dejenerasyondan, ülkenin ateş çemberi ile çevrilmesinden; rahatsız olmamaktadırlar.
3) Sevgili polis kardeşlerim, Ülke batarsa, hepimiz batarız. Sizin de, bizim de Anadolu dışında yerimiz yoktur.
Lütfen; Ülkemize, demokrasimize, halkımıza, hukuk düzenine sahip çıkınız. Kesinlikle; isyan edin, emirleri dinlemeyin, demiyorum. Ama şiddete, öfkeye kapılmayın. Hukuk dışına çıkmayın. Zulme alet olmayın. Nazik olun. İktidarın değil, halkın ve Hakk’ın yanında olun. Haksızlık yapmayın. Mantığınızın ve vicdanınızın sesini de dinleyin. İktidardan değil, Cenab-ı Hak’tan korkun.
Size kurşun sıkan, bomba, molotof, taş, çelik bilye atan, bölücü tiplere müsamaha edin, her tarafı onlara terk edin de demiyorum. Bu sizin asli görevinizdir. Ancak mağdur edilmiş meslektaşlarınıza ya da sırf iktidara boyun eğmedikleri için zulüm gören insanlara karşı, nazik olun.
Bunları soğuğa maruz bırakmak, su vermemek, hatta Kur’an-ı Kerim girişini bile önlemek, aç bırakmak, iftar ve sahur yapmalarına engel olmak, vb. kaba davranışlar sergilemek; size yakışmaz. İnsan meslektaşına kelepçe takar mı?
Aksine ibret almamız gerekir. Zira, bir süre sonra, bu iktidar kendi polis teşkilatını kuracak, sizleri de harcayacaktır. Hukuk düzeni ve demokrasi gidince; hiç kimsenin sığınacağı, güveneceği bir yer kalmayacaktır.
Bakınız; vatanperver, tecrübeli, ekipler tasfiye edildi. Ve terör azaldı. İstihbarat yapılamaz oldu. Devlet acze düştü. Soygunlar arttı. Masum meslektaşlarınız, hedef haline geldi. Hudutlar yolgeçen hanı oldu. Canlı bombalar çoğaldı. Hergün şehitlerimiz için, gözyaşı döker hale geldik.
Yandaşlar mutlu. Zira, her geçen gün, keseleri daha da şişmektedir. Olan, masum halkımıza ve polis kardeşlerimize olmaktadır.
Lütfen zulme alet olmayın…