Yazımızın birinci bölümünde Türkiye’deki HEP ile başlayan HDP’ye kadar gelen süreçteki partiler ile Terör örgütü PKK arasındaki ilişkilere değinmiştik.
Özetlemek gerekirse Kurulan HEP isimli Parti ile PKK amaçlar ve araçlar bakımından çok büyük farklılıklar gösterir. Birisi demokratik rejim içinde kurulup, belirli etnik kimliğin demokratik taleplerini parlamenter yapı içerisinde çözmeyi hedeflemiştir. Diğer yandan kurulan örgütünün amacı emperyal güçlerin çıkarları doğrultusunda terörü kullanmaktır. Bu bölümde örgütü – şimdilik – bir yana bırakıp parti ile ilgileneceğiz.
Geçen bölümde de anlatıldığı gibi Paris’te 1989 yılında düzenlenen “Kürt Ulusal Kimliği ve İnsan Hakları” konulu bir konferansa katılan Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin 8 milletvekili partiden ihraç edilir. Bu ihraç kararının ardından 11 milletvekili de ihraç kararını protesto etmek için partiden istifa eder.
SHP’den istifa eden bazı milletvekilleri, DİSK kökenli bazı sendikacılar, sol kanat tarafından 7 Haziran 1990 tarihinde HEP kurulur. 1991 Erken genel seçimlerinde HEP ’in baraj altında kalacağı görülür ve Kimi HEP milletvekilleri SHP listesinden seçime girerler. HEP kökenli 21 milletvekili SHP tarafından meclise taşınmış olur.
Bu milletvekillerinin hiç birisi o dönemde PKK yanlısı değildir. Toplumda da olayın çözümüne katkı sağlayacakları konusunda büyük bir beklenti oluşmuştu. Ne var ki bu beklentiler, 1992 de meclis açılışında Kürtçe yemin krizi ardından nevruz bayramında yaşanan olaylar sonucunda suya düşmüştür
Seçilen milletvekilleri çözüme katkı sağlamak yerine tribünlere oynamayı tercih etmişlerdi ve bu olayların ardından 18 HEP kökenli milletvekili partiden istifa etmişlerdir. Aynı yılın Ekim ayında ise HEP ’in kapatılması için dava açılır.
Bu sırada HEP ‘in kapatılma ihtimaline karşı ÖZDEP (Özgürlük ve Demokrasi Partisi) kurulu. Bu parti aynı yıl kendini fesih ederek HEP ‘e katılır.1993 de Anayasa Mahkemesi HEP ’in kapatılmasına ve genel başkanının milletvekilliğinin düşürülmesine karar verir. Diğer 18 milletvekili ise 1991 de yedek olarak kurulan DEP (Demokrasi Partisi) isimli partiye geçerler.
HEP ’in talepleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Anadilde eğitim ve yayın hakkı, OHAL ( Olağan Üstü Hal Bölge Valiliği) uygulamasının, Özel Tim, Kontrgerilla, koruculuk faaliyetlerine son verilmesi, Boşaltılan köylere tekrar geri dönüşlerin sağlanması, Toplu sözleşme ve grev hakkı ve Kürt sorununun özgürce tartışılacağı demokratik bir ortam sağlanması.
Görüldüğü gibi talepler arasında ne bir bağımsız Kürt devleti kurulması, ne bir federasyon ne de bir ayrılıkçı söylem yoktur. Talepler özellikle 1980 darbesinin ardından doğuda artan devletin baskı politikasından uzaklaşmasına yöneliktir. Kaldı ki partinin bölge partisi değil Türkiye’nin partisi olma iddiası vardır.
* * *
Ancak o günlerden bu günlere gelindiğinde konjonktür çok değişmiştir. Artık HDP, 1990 yılında kurulan HEP ’in ardılı demek imkânsızdır. HDP, PKK eylemlerini savunur pozisyona gelmiştir. Bu aşamadan sonra da PKK sız bir HDP düşünmek imkansız görünmektedir.…