İroni yapmıyorum, olduğu gibi tekrar ediyorum: PKK’yı ancak Kürtler etkisizleştirir!
Son çatışmalarda verilen acı kayıpların arkasından yazmak, pek de kolay değil.
Ateş düşen ocaklardaki tanımı ve tahmini zor ölçüde yaşanan acıların üzerine ne söylenebilir ki…
Binlerce kez lanet okundu.
Binlerce kez vatandan, bayraktan, şehitlikten söz edildi.
Onlarca harekât düzenlendi.
Binlerce can kaybı yaşandı.
Binlerce can, milyonlarca acı yaşattı.
Terörün kökünü kazıyacağız diyen devlet ağzı yine aynı kelimeleri telaffuz etti.
Ve genel olarak medyamızda aynı ağızdan çıkmışçasına bildik teraneler yer aldı.
Yani…
Yani 90’lı yıllara döndük ve sanki her şey aynı minval üzere yürüyor.
Sorulara doğru cevaplar vermek kadar, doğru sorular sormak da önemlidir.
30 yıldır kullanılan yöntemlerle, uygulanan siyasetlerle çözülemeyen sorun, nasıl olurda hala aynı minvalde devam edilerek çözülebilir?
Bu mümkün değildir.
Sorunu öteleyebilirsiniz, PKK’yı geriletebilirsiniz ama sorunu çözemezsiniz.
Son yaşanan acı olaylardan sonra siyasetin ve medyanın dünyasına baktığımda hem kaygı, hem üzüntü duyuyorum.
Sanki 90’lı yılların mantığı, bugünü esir almış!
Ölümler karşısında vicdanlar sızlar, acılar duyulur, ağıtlar yakılır ve öfkelenilir.
Bütün bunlar insanidir.
Savaşa karşı ısrarla barışı savunmak gerekiyor. Başka çaremiz yok. Çünkü barışla yol alabiliriz ancak.
İşte bu noktada siyasetin niteliği önem kazanıyor.
Devletin aklı ne yapıyor?
Devlet, şiddetin karşısına şiddetle çıkar. Bu yapılmalıdır, yapılıyor da.
Ancak devletin siyaseti, aklı ne durumda?
Konu için bir mantık silsilesi yürütelim.
Türkiye’nin tarihi bir Kürt sorunu var mı?
Var!
PKK, Kürt sorununun bir sonucu mu?
Evet!
30 yıldır takribi 40 bin gerillasını ve yardımcı kuvvetini kaybeden, buna rağmen kayıplarının yerini hemen dolduran, kadro sıkıntısı çekmeyen, 10 bin kişiyi mobilize edebilen, hala 5 bin gerillasının olduğu tahmin edilen, ekonomik faaliyetleri olan, askeri kabiliyeti ve savaşı sürekli kılabilecek iktisadi kaynakları canlı tutabilen bir örgütü nasıl nitelendirmek gerekir?
Yani PKK, salt bir terör örgütü müdür?
Yoksa PKK, siyasal ve toplumsal bir sorunun çözümüne soyunmuş, siyasal temsil kabiliyeti olan, yapısının merkezine şiddeti koymuş bir örgüt müdür?
Eğer PKK salt bir terör örgütü ise, terörle mücadelenin yöntemleri bellidir.
Fakat dünyanın neresinde böylesine geniş ve derin yapıya sahip bir terör örgütü vardır?
Bir terör örgütünün örgütlenme biçimi, militan sayısı, militan devşirme biçimleri, finans sağlama yolları genellikle belidir.
PKK, bu kriterlere uymuyor.
Evet, terör eylemleri uyguluyor. Ancak o eylem biçimlerinden hareketle bir örgütün niteliğini tanımlamak doğru bir yöntem değildir.
30 yıldır açıkça görünen şudur: PKK militanlarını oluşturan Kürt gençleri, ortalama ömürlerinin 3,5 yıl olacağını bile bile dağa çıkıyorlar, neden?
PKK’nın salt militan değil, lojistik desteğini de sağladığı geniş halk yığınları var, neden?
PKK, Kürt sorunu üzerine bina ettiği varlığını yine Kürt sorunu üzerinden devam ettiriyor.
Eğer buraya kadar söylenenler doğruysa, yapılması gerekler de ona göre şekillenir.
Mesele, askeri olmaktan önce siyasidir.
PKK ile yürütülen askeri mücadeleye takılıp kalmadan, Kürtlerin siyasi hakları verilirse ne olur?
Şimdi yeni bir anayasa yapılma sürecindeyiz.
Gerek anayasal ve gerekse diğer alanlarda Kürtleri Türklerle eşit yurttaş haline getiren uygulamalar yapılırsa ne olur?
Savaşa karşı illa da barış esas alınarak her türlü ölümün karşısında, barışı savunan kitlesel hareketler, tepkiler Türkler ve Kürtler tarafından birlikte ortaya konursa ne olur?
PKK’lıların siyaset yapma yollarının önü açılırsa ne olur?
Ve en önemlisi, devletin Kürtlere karşı tarihsel refleksleri değiştirilerek demokratikleşirse ne olur?
PKK’nın uçan halısı elinden alınmış olmaz mı?
Bir sorunun sonucu olan PKK, sorunun çözüme kavuşmasıyla açığa düşmez mi?
O zaman PKK dönüşerek ya demokratik siyasal sistemin unsurlarından biri olur ya da çatışmaya devam eder.
Ancak bir farkla; artık Kürtlerden destek alamayacağı için küçülür, yalnızlaşır ve tasfiyesi, devletin askeri mücadelesiyle kolaylaşan bir terör örgütü haline gelir.
Ve işte o zaman PKK için bitiş süreci başlar.
Bunu yapacak asıl kesim de Kürtlerdir!
Kürtleri kazanmadan PKK’yi bitirmek mümkün değildir!
PKK’nın karşısında Kürtlerin durması için de, ilkin devlete iş düşüyor!
90’ların mantığına teslim olmaktansa, yeni siyasetler üretmenin tam zamanı.
Ölümlerin hakikati, her şeyin üzerindedir!