“Değerler üzerinden iktidar olup, sonra da o değerleri yıkmak için uluslararası tekellerle birlik olmak.”
Son yıllarda, ulus-devletlerin içinde yaşadığı durumu ifade eden en veciz söylemdir.
Değerler üzerinden iktidar olmak demek; tek millet, tek devlet, tek bayrak deyip, iktidara gelmek, iktidara gelince de, uluslararası mali sermayenin dediklerini yapmak. Ve ulus devleti birlikte yıkmak!
Bunu yapabilmek için de, değerler üzerine saldırmak.(Türk ulus-devleti için M. Kemal devrimlerine saldırmak)
Yukarıdaki veciz ifadenin yanında bu açıklama pek kestirme oldu ama ne yapalım anlaşılır olsun istedim.
Yapılan her şeyi ve her kararı gözle görünmeyen, elle tutulmayan bir “piyasa kabadayısına” bağlamak.
Piyasa denilen ne-idiğü belli olmayan ve fakat her şeye kadir, her değere karşı çıkabilen, ulus devlet sınırlarını tanımayan, ulus devletin değerlerini yıkan bir piyasa kabadayısı…
İnsanoğlu elbet bir gün, emperyalizmin bu çeşidini de anlayacak ve kabadayıya son verecektir.
Piyasa denilen şeyin, yapıp ettiklerine karar veren merci; uluslararası mali sermayedir.
Uluslararası mali sermaye sözü; aslında emperyalizm demekten korkanların, yeni emperyalizme taktıkları isimdir.
Buraya kadar söylemeye çalıştığım şey; piyasa eliyle ulus-devleti yıkmanın stratejisidir.
Son on yıl, İran ulus-devletine ambargoların en hası uygulandı. Piyasa kendi kendine işleyen bir halt olsaydı, İran’a uygulanan kararlar işler miydi?
Hani piyasanın kendi kuralları vardı? Hani piyasayı işleten arz/talep ilişkisiydi?
Demek ki, piyasa için asıl karar alıcı uluslararası sermayedir.
Piyasada, piyasadan ziyade, piyasa kabadayısının dedikleri günlük hayatı belirler.
Piyasa kabadayısı sadece uluslararası mali sermayeden oluşmaz. Bunun silahlı gücü NATO’dur.
Uluslararası mali sermaye deyince, kafalar karışıyor.
Sözü fazla uzatmaya gerek yok. Uluslararası mali sermaye demek; elli adet Amerikan zengini demektir. %1.
Bu mali sermaye ismine, uluslararası sıfatını eklediniz mi, bu sermayenin halklar üzerine saldırmasını, meşru hale getirmiş olursunuz.
Tekelci sermayenin saldırganlığında, yapılan işi meşrulaştırmak için uluslararası sıfatı mutlaka ilave edilir.
Edilir ki, arkadaki asıl saldırgan, ABD tekelleri saklanmış olsun. İşe demokratiklik kisvesi verilebilsin.
Böyle yapılsın ki, benim ordum Amerikan zengininin çıkarlarını NATO vasıtasıyla korusun.
Bundan önceki bir yazımda, Amerika’nın(aslında ABD zenginlerinin,%1’in) Ortadoğu siyaseti çöktü demiştim.
Tekeller(uluslararası mali sermaye) kolayca, zayıf ulus devletlere, son 30 yıldır saldırdı. Ve parçaladı. Yugoslavya, Irak, Suriye, vs.
Ulus devletleri; piyasa oyunları, örtülü savaş, kirli savaş ve siyaset oyunları ile yıkan uluslararası mali sermayenin saldırganlığı, artık büyük bir kayaya tosladı.
Ulus-devletlerin en büyükleri ve en güçlüleri Rusya ve Çin’i aşmadan hareket edemeyeceği bir noktaya geldi.
Artık ulus devletin temsilcilerini teslim almak ve kukla gibi kullanmak yetmiyor.
Birincisi Rusya ve Çin karşı çıkıyor. İkincisi ulus devletler içinde kendi yöneticilerine karşı kalkışmalar oluyor. Yunanistan örneğinde olduğu gibi…
Tsipras gibi, halkını satan liderleri de, aşa aşa geleceği anlaşılıyor.
Dünya devrimler çağına geri döndü. “Tarihin sonuna” * geldiğini değil, tarihin devrimler çağına giriş yaptığını söyleyebiliriz.
*Emperyalizmin sözde kuramını yapan Fukuyama
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr