Bu ülkede neler oluyor?
Bu ülkede neler olmuyor ki…
Pınar Selek, alanında başarılı bir sosyolog. Sisteme muhalif, savaş ve şiddet karşıtı, insan gibi bir insan Selek.
Pınarlara ihtiyacımız var; vicdan ve adalet pınarlarına.
Pınar Seleklere ihtiyacımız var.
Onlar bizim yüz aklarımız, onlar bizim güvercinlerimiz!
Biliyorum, güvercin katili bir ülkede güvercin olmak çok zor. Güvercin düşmanları kendilerince, yeri geldikçe düşürüyorlar bir bir böyle insanları. Hrant da güvercin tedirginliğini yaşamıştı. Pınar’da yaşayanlardan biri.
Pınar’a da taktılar, attılar çengeli düşürmek için.
Hakkında bir dava var; bir dava ki…
1998 yılı temmuz ayında Mısır Çarşısı’nın girişindeki dönercide büyük bir patlama olmuştu. 7’si ölü, 10’u ağır olmak üzere toplam 120 insan yaralanmıştı. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü ve bugünün MHP milletvekili olan Hasan Özdemir, olaya PKK’lıların yerleştirdiği zaman ayarlı bombanın neden olduğunu açıklamıştı.
Operasyonlar sonucu sosyolog Pınar Selek de alınmış ve içeri tıkılmıştı. Anlı şanlı basın da, “PKK’nın dişi teröristi yakalandı”, “İşte bombacı kız” diye manşetler atmıştı. Pınar Selek’i yalnızca emniyet değil, basın da PKK’nın bombacısı, terörist diye nitelendirmişti. Bu şanlı basın neler yapmadı ki?
Pınar Selek, PKK’lı ve bombacı diye yakalanan bir kişinin ifadesi sonucu gözaltına alınıyor ve 2 seneden fazla da cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra tahliye ediliyor. Ancak dava devam ediyor. Ve davaya bakan Yargıtay, Pınar’a müebbet hapis cezasının verilmesinde ısrar ediyor.
Şimdi ibretlik vakaya gelelim.
13 yıllık dava sürecinde şu olanlara rağmen Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozmaya devam ediyor.
1) Pınar Selek’in üzerinde, işyerinde, çevresinde, evinde yapılan tüm aramalarda PKK’lı olduğuna ve herhangi bir şiddet eylemine katıldığına, yataklık yaptığına dair en ufak bir delil bulunamıyor. Olaya ilişkin yapılan bir operasyonda gözaltına alınan bir kişinin ifadesi sonucu Pınar Selek de gözaltına alınıyor. İfadeyi veren kişi, bu ifadenin zorla alındığını mahkemede belirtiyor. İşin ilginç yanı, ifadesinde Pınar Selek’in adını veren kişi, beraat etmiş!
2) Patlamaya neyin sebep olduğuna dair şimdiye dek 11 farklı bilirkişi rapor vermiş. Bu raporların büyük bir kısmı, patlamanın gaz kaçağı nedeniyle LPG tüplerinden kaynaklandığını yazıyor. Bilirkişi raporlarından birkaç tanesi ise, patlamanın bombadan mı, gaz kaçağından mı olduğunu belirleyemedik diyor.
3) Emniyet ise, ilk raporunda patlamanın bombadan olduğunu belirtirken, sonraki raporunda patlamanın bombadan kaynaklanmadığını yazıyor.
4) Davaya bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Pınar Selek’i 2 kez beraat ettiriyor.
Bütün bunlara rağmen Yargıtay, 12. Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararını reddediyor ve Pınar’a müebbet ceza verin diyor!
Dosyayı mahkemeye geri gönderen Yargıtay’ın dediğine bakar mısınız? “Olayın LPG’den kaynaklandığına dair hiçbir bulgu ele geçirilememiştir, patlamanın Pınar Selek’in hazırlayıp yerleştirdiği bombadan kaynaklandığına dair şüpheye yer olmadığına…” diye devam ediyor.
Siz kendinizi bir an için Pınar Selek’in yerine koyun; ne yaparsınız?
Bilirkişi raporları, olaya tüplerin patlaması neden olmuştur diyor. Emniyet’in son raporu da böyle diyor.
Pınar Selek, bir kişinin ifadesiyle içeri alınıyor ancak, ifadeyi veren kişi beraat ediyor.
Pınar’ı suçlayacak hiçbir kanıt yok.
Yeril mahkeme Pınar’a 2 kez beraat vermiş, ikisinde de dosya Yargıtay’dan dönmüş.
Yargıtay’ın dosyayı bozma kararına bakar mısınız? Olayın LPG’den kaynaklandığına dair hiçbir bulgu ele geçirilememiştir diyor. Peki, senin elinde, olayın bombadan kaynaklandığına dair bir bulgu var mı? 11 adet bilirkişi raporunu ne yapacaksınız? Demek Pınar Selek bombayı hem hazırlıyor, hem yerleştiriyor. Peki, buna dair bir kanıtınız var mı?
Bunların olmadığına yerel mahkeme 2 kez hükmetmiş.
Şimdi son kez, 9 Şubat’ta Yargıtay’ın geri gönderdiği dosyaya bakacak. Orada Yargıtay’ın görüşlerine, kanıt diye ileri sürdüklerine bir kez daha bakılacak.
Yargı, şu veya bu şekilde kararını verecek.
Devlet ve toplum sistemi açısından esas olan da, yargının kararıdır.
Ancak bireylerin kararları, toplumların genel kanaatleri diye de bir olgu var.
Tarih ve vicdan açısından da, bunların yargılarıdır esas olan.
Pınar’ın aklanmaya ihtiyacı yok, çünkü o zaten ak!