Sevgili dostlar, ben 1988-1989 yılında Pazarcık Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda mezun oldum.Tabii bu okulda mezun olduktan sonra zorunlu nedenlerle arkadaşlarımdan ayrıldım. Bazı arkadaşlarım, Pazarcık, Kahramanmaraş veya Gaziantep gibi yerlerde bulunan değişik liselerde eğitim ve öğretim hayatlarına devam ettiler, bazı arkadaşlarım ise bireysel tercihten ziyade zorunlu nedenlerle eğitim ve öğretim hayatlarına devam edemediler. Kısacası, yatılı okul birlikteliğimiz 3 yıl sürdü.Fakat, fiziksel olarak yollarımızın ayrıldığı arkadaşlarımız/kardeşlerimizle beyinlerimiz, ruhlarımız hiç ayrılmadı.
Facebook, Türkiye’de yaygınlaşmaya başlayınca birbirimizi yeniden bulduk ve fiziksel ayrılıklar biraz daha azaldı.YİBO mezunları bu yıl 14-15 Temmuz’da bir etkinlik düzenliyorlar.Bu etkinliği Facebook’ta öğrendim.Gerçekten çok heyecan verici bir olay.Yaklaşık 20-25 yıl öncesinin küçük çocukları, bugün birer yetişkin insanı oldular. Etkinliği düzenleyen Neslihan Elişen Tiryaki’ye teşekkür ediyorum.
Toplumumuzda, yatılı okullarda okumuş birçok insan var.Zaman zaman değişik ortamlarda yatılı okullarda yaşadıklarımız hakkında sohbet ediyoruz.Bu sohbetlerden hareketle, yatılı okulda yaşadıklarımı ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
1)Yatılı okul deyince ilk akla gelen disiplindir.Sabah kalkma, sabah etüdü, kahvaltı, mıntıka temizliği, sıra olma, sınıflara çıkma, sabah dersi, öğlen yemeği, öğle tatili, öğleden sonra dersleri, serbest zaman, akşam yemeği, akşam etütleri, akşam yatakhaneye gidiş v.s.Bütün bunlar olaganüstü düzenlilik içinde yapılırdı.Disiplin kavramı ile bu düzenlilik kast edilmektedir.
Bazı insanlar disiplinli bir yaşamı sevmese de, yatılı okulun kazandırdığı bu disiplin anlayışı bence insana çok şey kazandırıyor.Bunun en güzel kanıtı, bir kitapçıya gidin.Kişisel gelişim adı altında satılan kitaplara bakın.Bir çok kişisel gelişim kitabının “insana disiplin” kazandırmayı amaçladığını göreceksiniz.Örneğin, zaman yönetimi, zamanı planlamak ve disiplinli kullanmak demek değil midir?
2)YİBO’da, öğretmenlerimizi hiçbir zaman sadece öğretmen olarak görmedik. Öğretmenlerimiz bizlere her zaman anne, baba, abla, abi şefkati ile yaklaştılar. İnandıklarını, doğru bildiklerini bize öğrettiler.Hepimizin üzerinde bir ömür boyu silinmeyecek derin izler bıraktılar.Yeni nesil öğretmenler örnek alsınlar!
Sayın Salman MİTİL, Türkçe öğretmenimizdi.Bize, Türkçemizi sevdirdi.Türkçe derslerimiz çok zevkli ve eğlenceli geçerdi.Hala, kulaklarımızda sesi var.Bir ömür boyu kitaba olan sevgimiz bitmedi ise O’nun sayesindedir.
Sayın Ahmet İSPİRDOGAN, Matematik öğretmenimizdi.Bize, matematik dersini sevdirdi.O kadar disiplinli ve çalışkan bir insan ki, boş geçen dersini hatırlamıyorum.Kendisi benim için çok özel bir insan.Yatılı okuldaki ilk günlerim.Matematikte Gauss yöntemini anlatıyor.Bana birkaç soru sordu.Sözlüde on üzerinde dokuz verdi.Daha sonra, ilk dönem üç defa yazılı sınavda on üzerinde on aldım.Böylece, matematiksel zekam keşfedilmiş oldu.
Sayın Mehmet ÖZDEN, Fen Bilgisi öğretmenimizdi.Fen bilimlerini bize sevdirmekle kalmadı, hayatımız boyunca sadece, fen bilimlerine değil, sosyal bilimlere bile bakış açımızı değiştirdi.Bilim felsefesi ile ilgili okumalarımda fark ettim.
İsimlerine yer veremediğim diğer değerli öğretmenlerim beni affetsinler.
3)YİBO, sevgi, kardeşlik ve dostluk tohumlarının yeşerdiği bir yerdir.Hepimizin hayatında birçok insanlar girdi ve çıktı.Ama YİBO’da hayatımıza giren hiçbir insan çıkmadı.Tüm YİBO mezunlarına selam ve sevgilerimle…
Merhaba değerli arkadaşım,
Bilmem hatırlarmısın ? Aynı yıl aynı sınıftan mezun olmuştuk. Yazını zevkle okudum. Düzenlenen organizasyonda bulunamayacağım ama yüreğim sizlerle…..
Sevgi ve Saygılarımla
İsmail YALIN