Selim, ürünlerine toz kondurmaz, pastalarım, baş tacımdır, derdi. Pastalarını kazara beğenmezsen, sana küserdi. Ürünleri onun için lezzet abidesiydi. Abidelerini sıralar, görüp de almayan olmayacak, derdi.
Pastacı Selim, kimsenin burun kıvırmasına, tahammül edemezdi. Tüm ürünlerim, yemeğe doyulmaz, kendine ait bir ifadeydi.
Yan masada yumruklar sıkılmış, ağır sözler havada uçuşuyordu. Olayın vahametini sezenler durumu hemen Selime bildirdi. Selim olayı gözlemi altına aldı. Masanın örtüsü yere düştü. Sözlü çatışma ileri seviyelere çıktı. Kıvılcım çakmaya ramak kalmıştı.
Masadakilerin neyin peşinde oldukları, açık değildi. Selim olayın açıklanmasını masadaki en genç çocuklan konuşmak istedi. Yalnız pazarlık yapmak istemedi, iç dünyamı karartmak istemem, dedi. Selimin müzmin baş ağrıları başlamıştı. Doğru sözlüler, acınacak duruma düşüyor. Bekleyip görelim, dedi.
Selim hayatı yaşanılır hale getirmek için, yaşam zevkini artırmalı, daha güzel konuşmalar yapmak gerekir. Selimi tanıyanın onun böyle bir cümle kuracağına inanamıyordu.
Selim müşteriye, hayatın verilerinden yararlanmak için gerçeği kabul etmeliyiz. Sade ve hoşgörülü bir hayat, daha mükemmel yaşanmışlık sağlar, dedi.
Selim, ormanda yalnız gezindim. Ağaçları sevdim, gövdelerine yaslandım, yapraklarıyla dert ortağı oldum. Bu sürede, anlamlı bir yaşam yaratacağıma inandım.
Hayatın çıkmazlarına karşı sevginin ne derece etkili olduğunu gördüm. Kendini kötülüklerden ve kötülerden koruyacaksın. Hayal alemine dalıp gitmeyeceksin. Zikzaklı yollarda oyalanmayacaksın. Çünkü o yollar yaşantıyı ters yüz eder.
Selim müşteriyi esir almıştı. Sustu ve yan masayı tekrar gözetledi. Yumruklar atılmak üzereydi. Pastanenin havası bir anda buz kesti. Selimin bakar kör gibi zihni bir anda felç oldu. Gözlerini döndürdü ve masanın yanına yığıldı.
Garsonlar koştu ve kaldırmaya çalıştılar. Üç beş kişi tutup doktora götürmeye kalktılar.
Selimin pastanede kötü günleri olmuştu ama böyle bir hava hiç görmemişti.
Kapıdan çıkarıldığında masada da batırdı koptu. Öncelikle garsonu ayakları altına alıp ezdiler. Olayı kimse anlamamıştı. Hemen polisler geldi ve olaya müdahale ettiler. Masadakilerle garson karakola götürüldü
Serumla iyileşen Selim, pastaneye geldi. Şaşkınlığı sürüyordu. Özellikle garsonun dövülmesine çok içerlendi. Acaba laf mı atmıştı?
Selimi de ifadeye çağırdılar. Garson, acılar içerisinde belini doğrultamıyordu. Selim masadaki kavga çıkaranlarla anlaştı. Hepsi çıkıp gittiler.
Selim, garsonun ağabeyini yatıştırdı ve bir yere göndermedi. Hissiyatınızı şimdilik kapatalım. Selim insan rahatsız olursa ruhu da bir boşluğa düşer, dedi.
Pastanedeki karmaşanın anlamsızlığı, Selim’i kendine getirdi.
İnsanları çok da ikna etmenin gereksizliğini anlamış oldu.
Hasan TANRIVERDİ