Yaklaşık 30 yıldır yanlış çözümler, yanlış teşhislerle kördüğüm haline gelen “Terör”ün bedelini yine, incecik, gencecik, bırakın savaşı, hayatı tanımayan bedenler ödüyor. Gerekli iradeyi zamanında göstermemenin bedeli, yine onlarca tabuta büründü.
Bugüne kadar terörün asıl talebinin toprak ve çıkar mücadelesi olduğu bilindiği halde, tüm sıkıntıyı “demokratikleşme” bohçasının içine sıkıştırmak bir oyundu ve Türkiye bu oyuna geldi. Şimdi yeni tavır “Madem demokratik kanallarla çözemiyoruz bundan sonra antidemokratik olalım” mı olacak ?
* * *
Eğer bu sorunu gerçekten demokrasi temelinde çözeceğinize inanıyorsanız, özde demokrasiye eğilmek zorundasınız.
Mesala boğazımda kalmasın gerçek demokrasi nedir, bir iki örnek vereyim; ‘Ortada bir vatan mücadelesi yok, bu vatan hepimizin diyorsanız, o zaman her köyün, her ilçenin vatanın bir parçası olduğunu göstereceksiniz. Devletin batıya akan kaynakları artık doğuya seferber edilecek. Öyle böbürlenerek, birkaç doğu kentine birkaç TOKİ konutu, sağlık ocağı kurmakla, oradaki toprak ağalarını kalkındırmak da yetmez. Kırsala, en ücraya ulaşacaksınız… Halk batıya artık özenmeyece. Yok başka çareniz, başka çaremiz…
Birşey daha var, o da ütopya gibi… Bu ülkenin tüm siyasetçileri, yetkilileri, cüzdanı doluları, fabrika kuranları, Başbakan’ı, Cumhurbaşkanı’nın evlatları da askerliğini doğuda yapacak. O zaman bu ülkede topyekun bir vatan savaşı var diyerek, yiten canlar huzur içinde uyuyacaklar. “Kandili bombala, geri dön, ölü bedenlerin acısını anaların koynuna bırak, başka gündemlere dal” Bu döngüyü düşündükçe şehitlere karşı utanıyor insan..
İki kere kahroluyorsun…
Çünkü biliyorsun ki, otuz yılın özeti, takdiri ilahi değil, takdiri beşeridir. (İnsan takdiridir)
İstanbul Üniversitelerinin gözü İzmir’de
Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan, Eskişehir’in kaderini değiştiren belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in uzun yıllar yakın çalışma arkadaşı, Türkiye’nin de sayılı iletişim profesörlerindendir.
Büyükerşen’le çalışmak herşeyden önce insana vizyon kazandırır diye düşünmek mümkün, Barkan da bana göre öncelikle bir “vizyon ustası” Yaşar Üniversitesi’ne geldiğinden bu yana dikkat çeken büyük bir değişim yaşatan Barkan: “İzmir; Oxford, Harward gibi dünyanın üniversite kentlerinden biri olmak için gerekli koşulları barındırıyor. Şu anda 9 olan üniversite sayısının 2015’de 15’e yükseleceğini tahmin ediyorum. Doğru stratejiler uygularsak, İzmir’i dünyanın sayılı kentlerinden biri yaparız” diyor.
İstanbul 53 üniversite ile almış başını gitmiş durumda. Çok üniversite demek üniversiteler kenti anlamına da gelmiyor. İstanbul’un birçok koşulunun üniversite kenti olmak için uygun olmadığını söyleyen Barkan, İstanbul’daki üniversitelerin büyümek için İzmir’i araştırmaya başladığını örneğin Bahçeşehir ve Beyşehir Üniversiteleri’nin bazı bölümlerinin İzmir’e taşımak için yer arayışlarını sürdürdüğünü söylüyor.
Barkan’ın bu arada bazı yaklaşımları da dikkat çekiyor. Örneğin Yaşar Üniversitesi mezunlarının bu kentte kalmasını sağlamak için İzmir’e yönelik bölümler açıyor. Yat ve marina işletmeciliği ile alternatif enerji sistemleri fakülteleri bu anlayışla açıldı. Prof. Büyükerşen’le birlikte çalıştığı Eskişehir ile İzmir arasında, dikkatinizi çeken en büyük fark ne oldu diye soruyorum Barkan’a…
Kısaca ve gülümseyerek, “Eskişehirli çok konuşmaz çok çalışır” diyor Murat Hoca…
İzmir üniversitelerine 24 bin genç yerleşti
Üniversiteye girmek için ilk tercihlerinin sonucunu bekleyen gençlerin heyecanı bugün son buldu. Umarım çoğu genç istediği bölüme girmiştir. Bu yıl İzmir’de meslek liseleri hariç, devlet ve özel liselerden 22 bin 195 öğrenci mezun olurken, toplamda 24 bin 379 gence, bu kentte üniversite yolu açıldı. İzmir Üniversiteleri ve kontenjanları: Ege Ü.8895, Dokuz Eylül Ü. 9288, İYTE 810, Yaşar Ü 1209,Ekonomi Ü. 1655, İzmir Ü. 910 Gediz Ü. 1325, Şifa Ü. 287