Başbakan Erdoğan, Kasım ayının ilk günlerinde, ATV’de katıldığı programda “…aday olacak mısınız” şeklindeki soruya; ‘‘İstişare önemli! Partim kimi isterse onu aday yapar” diyerek, ilk kez Cumhurbaşkanlığı’na aday olabileceğinin sinyalini vermişti.
O günlerdeki hararetli dershane tartışmalarının üstüne gelen bu açıklama, malum yapının çıldırmasına yol açmış demek ki!
Son olaraksa, 3. havalimanına yönelik gelen yargı kararı, pararlel yargı tehdidinin henüz tam olarak bertaraf edilmediğini gösteriyor.
Diğer yandan Öcalan’a, Altaylı’ya ve Başbakan’a ait olduğu iddia edilen ve CHP’ye servis edilen tartışmalı kasetler, savaşın ne yönde ve hangi dozda seyredeceğini gösteriyor.
Halkın pek ilgisini çekmediği gözlenen bu kasetlerin kaydedilme ve montajlanması emrini kim verdi acaba? ‘Neo peygamber’ mi yoksa?
Son zamanlarda ülkenin pek çok yöresinden birçok kimse ile görüşmelerim oldu. Farklı bölgelerden gelen haberler, paralel yapının tabanının, siyasi partilerden bile daha aktif çalışma yaptığı yönünde…
Doğu illerimizin birinde önceki akşam bir eve kırk kadar kişi davet edilmiş. Önce bildiğimiz masallar anlatılmış, ücretsiz Zaman gazetesi göndermek vaadiyle herkesin ev ve iş adreslerini vermeleri istenmiş…
Erdoğan’ın ne kadar ahlaksız(!) ve iffetsiz(!) olduğundan dem vurulmuş. Erbakan Hoca kast edilerek; “Erdoğan da hocası gibi hırsız. Hocasının da 650 kg altını vardı” demişler.
“Zekeriya Öz’ün bizimle alakası yok, o eski bir Ak Partili. Hırsızlıkları görünce dayanamadı” yalanlarını döktürmüşler.
Çoğunu bildiğiniz daha bir sürü zırva ve yalanlar…
Şeytanın bile edep edeceği son iki yalanları ise insanları zıvanadan çıkarıp, toplantıyı terk etmelerine yol açmış.
İlki, bu işleri Peygamberin emriyle yaptıkları, ikincisi ise Ak Partiye oy verenlerin nikâhlarının düşeceği…
İzansızlık bu kadarla kalsa iyi.
Yalanlarına Menzil Şeyhi hoca efendiyi de alet etmişler ve Şeyh efendinin “Ak Parti’ye oy verenin nikâhı düşer” dediği yalanını kusmuşlar.
Toplantıda zikredilen sözlere sinirlenen davetlilerden bir bölümü; “Şeyh efendiyi böyle iğrenç bir yalana nasıl alet edersiniz? Siz bugüne kadar Ak partiye oy vermiştiniz, öyleyse zina mı yapıyordunuz? Kime oy vereceğiz, CHP’ye mi? Peki, siz kime oy vereceksiniz?” şeklindeki soru ve itirazlarını yöneltip, topluca toplantıyı terk etmişler.
Başka bir şehirden gelen misafirim, paralel yapının mensuplarına, eş, dost, akraba ziyaretleri yaparak, Ak Parti’nin oyunu düşürme görevi verdiğini ve başından geçenleri şöyle aktardı:
“2 yıldır küs olduğum yakın bir akrabam, akşam barışma bahanesiyle bana geldi. Sohbeti son günlerdeki olaylara getirip, Ak Partiye oy verenlerin nikâhlarının düşeceğinden söz etti. Şok oldum! Bu tür zırvalıkları dinleyecek vaktim yok” diyerek gönderdim” dedi.
Trakya’daki bir yurtta ise, tatilde Ak Parti aleyhine twit atmayan iki kardeş öğrenci yurdundan atılır.
İlk dönem kaldığı yurda dönen kardeşlere, önce neden twit atmadıkları sorulmuş. Sınavlara hazırlandıklarını belirten gençlerin cevaplarından mutlu olmayan yurt yönetimi, “maalesef yurdumuzda yer kalmadı” diyerek, öğrencilerin eşyalarını ellerine tutuşturur.
Yurtlarda ve kamplarda çocuklara zorla twit attırıp, kurumsal yalanlarına alet ediyorlar.
Kendi hayal dünyalarında yarattıkları sözde neo peygamberden sonra, şimdi de milleti oy, sandık ve nikâhla tehdit ediyorlar.
Demek ki, kurumsallaşan bir yalandan ya da gıdası yalan olan bir yapı ile karşı karşıyayız.
Galiba daha yolun başındayız ve dünya tarihinin en büyük yalanları henüz daha yeni vizyona girdi.