Uzun zamandır, ara ara ülke gündemine gelen İnfaz İndirimi ile olacak Af vardı. İçeriğine yönelik toplumun değişik kesimlerinden gelen tepkiler üzerine, bir türlü hayata geçirilemedi. Uygun zaman ve koşullar aranırken, tüm dünyayı etkisi altına alan Corona Salgını oldu. Dolayısıyla bu pandemi, söz konusu Af için her açıdan uygun bir zemin hazırladı. Yaşanan süreç ve insani yönü de işin içine girince konuşulacak bir şey kalmamış oldu.
Ama hangi koşullar da olursa olsun, buna ister İnfaz İndirimi ister Af adına ne derseniz deyin; Karar alıcıların bunu hazırlarken hukuk çerçevesin de, adil, eşit, benzer koşullar kriterlerini baz alması gerekmektedir. Toplum tarafından kabul görmüş, onaylanmış bir alan için de ortak bir konsessus oluşturmalıdır. Temel unsurlar olarak, Toplum Güvenliği ve Sağlıklı Toplum Yaşamı önceliği teşkil etmelidir.
Karar alıcı, bu benim isteğim, ben böyle düşünüyorum dememelidir. Kendi görüşüne ve isteğine göre; kendince uygun olan suç ve suçluları, ayrıma tabi tutarak, sınıflandırmamalı, yaptım oldu mantığı ile hareket etmemelidirlıdır. Üstelik görüşlerinin toplum vicdanında da karşılığı yoksa…Ben yaparım, fırsat bu fırsat gibi bir düşüncesi olmamalıdır.
Bu tip düşünce yapısı, gerek Uluslararası Hukuk gerekse İç Hukuk da ve özellikle toplum vicdanın da karşılığını bulmaz. Gelecek süreçte, hem hukuksal platformlar da hem toplumsal yaşamda hem de ülkenin gelişme sürecinde büyük sorunlar yaşanmasına sebep olur. Ayrıca bu Otokratik Yönetim yapısını akla getirir. Hatta tescili anlamını taşır.
Asıl önemlisi bu ve buna benzer uygulamalar hukuksal yapı ve düzeni bozduğu gibi toplumsal geleceğimizi de bozar. Hukuksal düzenin bozulması toplum yaşamını bozar, toplum yaşamının bozulması toplumsal birliği bozar, toplumsal birliğin bozulması toplumsal düzeni bozar, toplumsal düzenin bozulması ekonomiyi bozar, ekonomimin bozulması ülke gelişim sürecini bozar. Bu zinciri gözardı ederseniz, bozuk ve yanlış politikalar üretirsiniz.
Karar alıcılar politikalarını oluştururken eşit, adil, toplum barışı kıstaslarını dikkate almak zorundadır.
Sonrasında, aldığınız hukuksal düzlem de karşılığı olmayan bu infaz indirimiyle Af Kararı, AİHM veya Anayasa Mahkemesi’nden dönse bile toplum barışı bir kere zedelenmiş olduğundan çok da bir anlam ifade etmez. Kaldı ki; umarım bir an önce Anayasa Mahkemesi, bu bozuk uygulamaya müdahale edip, bu fiili Affın eşit, adil olarak uygulanmasını sağlar. Sağlamalı ki; biz de zararın neresinden dönülse kardır diyelim.
Aksi takdirde bu yanlış politika tetikleyici rol oynayarak, hukuki yapıya, sosyal düzene, ekonomiye ve geleceğimize zarar verecektir. Burada şu sorulabilir; hukuki yapı, sosyal düzen,ekonomi çok mu iyi işliyor? Doğru olan bu sorunun cevabı, çok daha geniş anlamda ele alınmalıdır. Ama iyi yada kötü, bu İnfaz indirimi altında ki Affın, mevcut durumu daha da kötüleştireceği gerçeğini değiştirmiyor.
Karar Alıcı; Meritokrasi kavramını bilmez, bilenleri dinlemez, önemini anlamaya çalışmaz ise, her konuda her zaman yanlışlıklar, bozuk politikalar üretmesi kaçınılmazdır.
Dilerim; ivedilikle olması gereken olur, düzeltmesi yapılır.