Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime…
İşte, Mübarek Ramazan ayı geldi, geçti ve bayram geldi.
Ama, ülkesini seven, vicdanını, aklını, kalbini, çıkarları için kiralamamış; insani vasıflarını tam anlamı ile kaybetmemiş kişilerde ne bir sevinç var, ne de coşku. Zira,
1- Ülkemiz dahil, tüm İslam dünyası kan ağlamaktadır. Her tarafta zulüm, baskı, hukuksuzluk, zorbalık sürmektedir. Hergün çok sayıda masumun kanına girilmektedir. Farklı düşünenler, kudurmuş gibi birbirine saldırmakta, toplu katliamlar yapmaktadırlar. Terör her tarafa hakim olmaktadır.
2- Hiçbir yerde demokrasi, hukuk düzeni, insan hakları, fikir, ifade, inanç, teşebbüs hürriyetleri, can mal, ırz, güvenliği mevcut değildir.
Her türlü suç, saldırı, terör, tecavüz, kumar, uyuşturucu, fuhuş, kaçakcılık, hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk, torpil vb. zirve yapmıştır. Başta Türkiye olmak üzere tüm İslam alemi sahipsizdir, acizdir.
3- Genel seçimlerin mevcut çarpık tablonun değişmesine hiçbir etkisi olmamıştır. Tek adam yönetimi, insafsızca kıyımlar, zulümler, lüks, israf, saltanat pervasızca sürdürülmektedir. (Şu anda biz Muz Cumhuriyeti bile değiliz.)
Halkın büyük çoğunluğu, geçim sıkıntısı altında ezilirken, önemli bir bölümü çöplerden yiyecek toplarken, basiretsiz politikalar yüzünden tüm ülkeyi Suriyeli mülteciler işgal ederken, Ankara’da bizim paramızla lüks iftarlar verilmekte, iftar mitingleri tertiplenmektedir. Halkı umursayan, derdi ile ilgilenen, biraz olsun vicdanı sızlayan yoktur.
4- Türk tarihinde AKP iktidarı kadar zalim, kıyıcı, insanların ekmeği, şerefi ve haysiyeti ile oynayıcı, rahatça iftira atan, yalan söyleyen, kamu kaynaklarını hoyratça istismar eden, kanunları hiçe sayan, dini istismar eden, herkesi köle olmaya zorlayan bir iktidar gelmemiştir.
Ne yazık ki toplum da vurdumduymaz, çıkarcı, işbirlikçi hali ile bunu hak etmektedir. Hele hele şu cemaatlerin haline bakınız. Çoğu, dünyayı ahirete tercih eder hale gelmişlerdir. Lüks, para ve kadın ön plana çıkmıştır. İslamiyetin kuralları açıkca çiğnenir olmuştur. Doğruları dile getirmek yanlışlara karşı çıkmak, emri kulak ardı edilmiştir. Cenab-ı Hak’ka yaranmanın yerini iktidara yaranmak almıştır.
Mazlum ve mağdurlara destek vermek gibi bir gayretleri kalmamıştır, Bunca inançlı vatan evladı (polis, bürokrat, öğretmen, polis okulları öğrencileri vb.) böylesine zulme uğrarken, hiç sesleri çıkmamaktadır. Sapıklıklıklara ve bu tür fetvalara karşı çıkan da yoktur. Bazıları için iktidara yaranmak, gruplarının ticari çıkarlarını ön planda tutmak, adeta bir dini görev haline sokulmuştur. Kendi gruplarının içinde olmayan veya kendileri gibi düşünmeyenleri, tekfir ile (dinden çıkmakla) suçlamak olağan hale gelmiştir. (Ki bu davranış çok büyük bir günahtır.)
5- Bu kadar büyük sıkıntılar varken maskeli bazıları da Çinli turistlere veya çekik gözlüler diye Korelilere saldırmakta, konsoloslukları tahrip etmektedirler. Lokantaya saldırmaktadırlar. Ülke çıkarlarına ve itibarına ciddi zararlar vermektedirler.
Turistin ne kabahati vardır? O bizim misafirimizdir. Onu korumak, namus borcumuzdur. Gücün yetiyorsa, Çin yönetimini hedef alırsın. Çin malı kullanmazsın. Ama, senin iktidarın, kendini aleni dinleyen ABD, İngiltere, Almanya (ve mutlaka) İsrail’e bile ses çıkaramıyor. Gücü, masum bürokratlara yetiyor. Dış güçlere, her türlü tavizi veriyor. Sonra da ‘biz büyük ülkeyiz’ palavraları atıyor.
6- Hani nerede emekliye bayram ikramiyesi, asgari ücret artışı, çiftçiye mazot indirimi? Kaynak yok yalanı, bahane olmaz. Sadece cumhurbaşkanlığının harcamaları denetime alınsa, lüks, israf, rüşvet, yolsuzluk vb. önlense, fazlası ile kaynak sağlanacaktır.
7- İktidarın tam anlamı ile emri altına giren Diyanet İşleri, bir Ramazanı daha israf etti. Cemaatleri, sudan konularla uyuttu. İktidarı kızdıracak konulara hiç dokundurtmadı…
Herşeye rağmen, bayramımız kutlu olsun… Cenab-ı Hak, yeni bayramlara hukuk ve demokrasi düzeni içinde girmemizi, AKP’den kurtulmamızı nasip etsin.