Cumhur ittifakı…
ERDOĞAN – BAHÇELİ yönetimi…
Dayatma… Diretme…
Zorlama…
“Bendensen her kapı açık, değilsen açık kapıdan bile geçemeyeceksin” anlamında bir sürü değim yerindeyse; “dediğim dedik çaldığım düdük” türü bahane, sebep…
Evet artık yaşam zorlaştı. Özgürlükler kısıtlandı.
Atılan her adıma dikkat edilmesi bir tarafa, konumunuz ne olursa olsun fikir beyan etmeniz dahi riskli.
Sosyal medyada çıkan, gözünüze-gönlünüze hitap eden bir yazıyı, resmi, sözü, hatta karikatürü paylaşırken; beğeni düşerken veya çeşitli esprilerle, emojilerle destek ve köstek olurken bile çok detaylı düşüneceksiniz!
Yazana bakacaksınız.
Siyasetine bakacaksınız.
Görüş ve düşüncelerine bakacaksınız.
İktidara yakınlığına bakacaksınız.
Ya da legal veya olmadığına göre, tabanı ve tavanı çalıştıracaksınız.
Birgün savcıya ifade verirken “kanunen suç sayılan” bir konuya; “bilmiyordum sayın savcım” dediğimde bana; “dağda ki çobanın bile kanunlardan haberi olacak, ben bilmiyordum demeyecek. Kaldı ki sen gazetecisin” dediğini hatırlıyorum.
Günümüzde ise kanunların yanı sıra, devletin yönetiminde hangi siyasetin hakim ve hüküm sürdüğünü de göz önünde bulundurarak hareket etmek zorundasınız.
Yine bir yazımda Sivas’ta katledilen 34 aydınımızın anma yıldönümünde tüm yazılarımı takdir eden, gazetenin hitap ettiği kitleyi bilen ancak; “yakılarak öldürülmeyi haketmediler” cümlesine takılan ve bana tekzip yazısı gönderen bir zatın; “ne demek bu cümle? Yani yakılmayıp kurşuna dizilselerdi haketmiş mi olacaklardı?” şeklinde yorumuna, “eylemin yakmak olmasından dolayı bu cümle kuruldu. Ya yazımın tamamını okumadınız, ya da dostlar sizi alış-verişte görsün istiyorsunuz” diyerek noktayı koymuştuk.
Demek istediğim; yazdığınız, paylaştığınız, emojilere, fotolara, yazara dikkat etmeniz gerektiği gibi, kimin nasıl anladığı da çok önemli ve buna hazır olacaksınız.
Sözün Özü!
Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği, şanlı şerefli görevlerinin ardından emekli olan 104 Amiralimizin ülke bekasını göz önünde bulundurarak İstanbul sözleşmesi konusunda fikir beyan etmeleri ve dikkat çekmeleri üzerine günlerdir konuşuluyor. Yorumlar, görüşler, fikirler üretiliyor.
Düşüncem; şayet darbe sevdalıları olsalardı, FETÖ ile bağlantıları olsaydı bugüne kadar kesinlikle içeri atılmaları gerekirdi. Bugüne kadar böyle bir istihbarat edilmediğine göre, bildirinin sadece “yanlış bir saatte” yapılması gerekçesiyle gözaltına alınmaları üzücü. Umarım darbe gibi bir düşünce asla düşünmemişlerdir. Zira hepimiz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak askerlerimizle, komutanlarımızla gurur duyan, Peygamber ocağı diye niteleyen büyük ATATÜRK’ün evlatlarıyız.