Saygıdeğer İnsanlar ve okurlar, bu günkü köşe yazımda Ünye’nin sevilen ve sayılan diş hekimlerinden Mustafa Maral’ın 57 yıl evvel köyüne atanarak çocuk gözüyle ve düşüncesiyle hayatı bir çırpıda özetleyen ilkokul öğretmeni Bahri Berberoğulları’nı anarak aynı minval üzere mesleğini icra eden öğretmenlerin öğretmenler gününü kutladığı yazısını paylaşmak istedik.
Çünkü sözde değil, özde öğretmenin toplumdaki yeri ve önemi asla yadsınamaz.
İşte Ünye’nin sevilen ve sayılan diş hekimi Mustafa Maral’ın kendisi ve kendisi gibi düşünerek yaşayan bütün insanlara göre bizzat yaşadığı ve 57 yıl sonra bu yıl 24 Kasım Öğretmenler gününde gündeme getirme lüzumu hissettiği özde ilkokul öğretmeni Bahri Berberoğulları için kaleme aldığı ülkemiz ve insanlarımızın mutlu ve huzurlu geleceği adına çok önemsediğimiz özde öğretmeni anlatan yazısı.
Her mesleğin bir günü var. İyi de oluyor.24 Kasım öğretmenler günü.22 Kasım da diş hekimleri günüydü.
Neyse ben öğretmenler günü deyince, ya da öğretmen deyince aklıma geleni sizlerle paylaşacağım. Tabii hepsini değil. Daha çok iz bırakanlar ilkokul öğretmenleridir.
1960’lı yılların ortası. Yolsuz elektriksiz ve yetersiz çeşmelerden su sağlayan köyümüze bir öğretmen geldi. Saçları kısa, boyu dev gibi, gözleri mavi mi desem yeşil mi desem çam çakır.
Bir de sarışın, bizim ırka hiç benzemiyor. Doğrusu önce korktum. Gözleri çakmak çakmak. Sınıfa girdik üj bej falan diyor. Tanıştık. O zaman duydum ilk defa Lüleburgaz adını.
Velhasıl yeni öğretmenimiz askerliğini öğretmen olarak yapmak için bizim köye gönderilmiş. Onun içinmiş kısa saçlar.
Tabii biz alışmışız mektepte hoca efendiden, okulda öğretmenden dayak yemeye…
Bekliyoruz ilk dayağı kim yiyecek diye. Ne gezer, bizim öğretmen kavanozda ambalajlı şekerler getirmiş.
Tahtaya kaldırdığına şeker veriyor. Cesaretlendirmek için teşvik ediyor. Biz de seker alabilmek için parmak kaldırmakta yarışıyoruz.
Sonra alıştık öğretmenimize. İlk defa çocuklarla oynayan öğretmenimiz olmuştu.
Her şeyi yaparak öğreniyorduk. Çay nasıl demlenir diye sordu. Hiçbirimiz doğru cevap veremedik. Çünkü biz çayı ıhlamur gibi demlerdik.
Zaten evlerde ıhlamur içilirdi. Misafire ikram için bulundurulan çayı da öyle ıhlamur gibi demlerdik.
Derken sınıfa küçük bir tüp getirdi. ilk defa tüp denilen şeyi gördük bu ne ola ki? Masanın üstüne koydu.
Sonra iki tane çaydanlık biri küçük biri büyük. Sonra çay demlemeyi anlattı. Tüpü yaktı küçücük bir ateşin suyu kaynatışını hayretle izledik. Çayı demledi ve o ders bütün sınıf çay içtik.
Başka bir gün yemek nasıl yenir diye anlattı. Sofra adabı. Kaşık nasıl tutulur? Çatal nasıl tutulur. Anlattı fakat anlamadık.
Çünkü çatal görmemişiz. Ertesi gün gelirken hepimizden bir tabak ve bir yumurta getirmemizi istedi.
Yine masanın üstünde tüpü yaktı, yumurtalarımızı kendi getirdiği kocaman bir tavaya kırdı.
Sırayla gidip tabağımıza pişmiş yumurtadan aldık. Buna çatal denir dedi ve evinden getirdiği çatalları gösterdi. Hepimize dağıttı. Kendisi de bir tabak alıp masasında çatalla yumurta yedi.
Biz de zor olsa da ona bakarak yemeye çalıştık. Böylece hem çatalı hem de çatalla yemeyi öğrendik.
Çok güzel milli bayramlar yaptık. Velilerin de katılımıyla. Köyün sorunlarını konuşmak için toplantılar yapardı.
Muhtarla vali ye gidip köprü yapımına önayak oldu. Yol yapımına önderlik etti. Köyde kooperatif kurdu. Kalkınma kooperatifi.
Yapılanların hepsini burada anlatsam çok uzayacak. Yıllarca köylüleri Lüleburgaz’da evinde kabul etti. Yıllar sonra da köyü defalarca ziyaret etti.
Bu öğretmenler gününde başta değerli öğretmenim Bahri Berberoğulları olmak üzere tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutlarım.
Bizde Türkiye Cumhuriyet Devletimizin kurucusu, dünya Lideri Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsında, Ünye’nin sevilen ve sayılan Diş Hekimlerinden Mustafa Maral beyin ilkokul öğretmeni Bahri Berberoğulları’nın duygu ve düşünceleri ışığında mesleğini icra eden öğretmenlerin 24 Kasım öğretmenler günün kutlarız diyor, saygılar sunuyorum.
Ahmet Yenin
Özde Öğretmenlerin, Öğretmenler Günü Kutlu Olsun…