Edebi bir türdür, öykü. Öykünmek kelimesi öykü kelimesi ile ilgilidir. Kelimenin kökeni, tarama sözlüklerinde araştırılabilir. Belki “Oyuk” kelimesinden bir şekilde türemiştir, öykü.
Öykünmek, taklit etmek anlamına geliyorsa; öykü de taklit edilmiş şey-durum-insan hali gibi bir anlama geliyordur. Tam emin değilmişim, gibi konuşuyorum; çünkü, emin değilim.
Kendi başınızdan geçse de bir olay; veya, bir durum içindeki anlık parçalar; öykülemeye karar verdiğiniz zaman, yani bir öykü demeye-yazmaya karar verdiğiniz zaman, yaptığınız şey gerçekten de taklit etmek oluyor. Öykü içindeki olay veya durumlar veya enstantaneler, size ait olsa bile, kendinizi taklit ediyor olursunuz.
İşin psikolojik yönü, şu: yazan için öykü bir terapi anlamına da geliyor olabilir. En insani anlamda söyleyebilecek olduğumuzda diyebiliriz ki; bir durum değerlendirmesidir, öykü. Sen okuduğun zaman, sen de terapi yapmış olursun, senin de psikolojine değdirme yapar, değinir.
Kısadır, tür olarak öyküler. Öykü tarikatı diye bir tarikat yok fakat, hepsinin işlevi bir noktada aynıdır. Bir öyküyü okumaya başladığınızda, anlık gibi görüngülerde kendinizi görmeniz mümkündür. Kısaca geçer, bir martının gölgesinin yanınızdan hızlıca geçmesi gibi. Sonra, bilirsiniz; bu bir martıydı. Sonra sizi, bu anlık geçişli gölge bir deniz fikriyatına götürür. Tuz ve yosun kokusu gelir burnunuza. Bir martının gölgesinde boğulabilirsiniz bile. Veya gidip simit alıp, çayla yersiniz.
Her öykü sizi anlatır, yani.
Öykü yazarının, tüm insanları eğitmek ve onlara yol göstermek gibi bir misyonu yoktur. Yazarın, farkında olmadan yaptığı istisnai şeyler hariç. Fakat, Ne okumalı? Sorusu sorulursa, benim diyeceğim yanıt şu olur; mümkün olduğunca çok öykü okunmalıdır.
Ki zaten en başta şunu söylemek gerekir ki; okumayan beyin loğ taşına döner. Bir sorun var fakat… Ben 10 bin tane bilim kitabı okumuş olsam, 10 bin tane tarih kitabı okumuş olsam, 10 bin tane felsefe kitabı okumuş olsam… Fakat, yanı başında duran insanı kendi dimağında, gönlünde okumadığın zaman ne işe yarar bunlar?.. Öykü, bu noktada bir çare gibi görünüyor gözüme; kendini tartıyorsun, insan hallerini görüyorsun; ortak şeylerini görüyorsun; muhabbetin rengi rengarenk oluyor, insan alemini görüyorsun, en mutlak haliyle.
Okuma eylemi için iki organ gerekir. Biri ağız diğeri göz. İkisinden birini veya ikisini birden kullanabilirsiniz. Gözle okumak, elbette öykü okumak, dimağ ve ruhiyatınızda daha rahat tartım yapmanızı, taklit etmeninizi sağlar. Taklit, derken; aslında, yine bir çeşit tartımdan bahsediyorum.
…