Anneler günü mü?
Yanan yüreğe bir mum bir mum daha ekleyerek yandığı gün…
Ortalık toz dumanYüreğimde bir mum yanar her zaman
Hücren parçan yok oluyor…
Evlat CAN. Daha ötesi pare pare yanan yürek.
Can gitti. Canın gidince canının can olduğunu anlıyorsun…
Cennette beni karşılayacakmış, bu dünyam cehennem olunca. Nasıl bir tezatlıktır anlayamadım.
Acım benim için değerlidir. Acılar insana değer katarmış… Onlar benim yüreğimin en ağır konuklarıdır.
Beyin çok karmaşık bir yapıya sahip bu karmaşıklık içinde anladım ki;
Acıyan yerim ayrı,
Ağrıyan yerim ayrı,
Acıkan yerim ayrı,
Ve hayat tüm hızıyla devam ediyor… Eksilen saatlerimde yaşam telaşım artmıyor.
Öbür yaratılışları düşünürüm çaresizlik içinde, sonra telefon sesiyle kendime gelirim. Yaşam telaşı gene koparır beni ya da bir kitap sayfası. Ya da yoğun iş telaşım. Ya da ya da lar o kadar çok ki saymakla bitmez.
Bazen saatin sesi eşlik eder bana. O benim hücremdi. İnsanın hücresinin yerine koyacağı hiçbir şey yok.
Bazen tarumar olan düşüncelerim, ruhum, bedenim, beynim herşeyim.. Sonra kendime geliyorum. Retinamdan hiç gitmiyor ki. Her yerde! Yanımda, beynimde benimle.
Bazı geceler Allahıma yalvarırım. Rabbim verdin aldın işine karışmak haddim değil… Hiç değilse bir rüyamda göreyim diye
Rüyalarımda iki veya üç kez sessizce bana yaklaştı. Var olduğunu anlatırcasına…
Beni ayakta tutan mı? ÖLÜM… Evet, evet sadece ölüm… Bir gün bende öleceğim duygusu. Özlem için beynimize bir yonga yerleştirilse bu kadar acı olmazdı ölüm.
Ölümün paket programında hem AYRILIK hem ÖLÜM var.
Ayrıca iyi ki beni hayata bağlayan birileri var. Tabii ki biricik oğlum ve miniklerim…
Hep yalnız olmadığımı düşünürüm.
İLK DEĞİLİM
TEK DEĞİLİM biliyorum. Benden önce de anneler evlatlarını kaybettiler. Benden sonra da. Annesini kaybeden onlarca çocuğun ve onlarca şehit annesinin önünde saygıyla eğiliyorum. Ya mucize Bebekler… Hani yaşayacak ya. Mucize bebek olarak Dünyaya gelecek bu bebek. Anne kurtulamaz hayatın senaryosu gereği. Bebeğin burnu bile kanamaz…
Anneler gününü kutlamanın özel adresleridir.
Bu tiyatro sahnesinde yer alan, kişilerin oturdukları evler…
Omzumda biriktirdim takvimlerin ağırlığını, devam edeceğim son perdeye kadar ağırlığı taşımaya, ne kadar dayanacağımı bilmeden…
Yorma beni hayat… Senin önünde oynamaktan nefesim kesildi. Dünyanın camlarını kırdıktan sonra gülümseyerek sevgiyle – ışıkla- özlemle geçeceğim bu hayattan…
Annem derdi ki:
Ben yanarım kuzuma,
Kuzum yanar kuzusuna…