Orta Doğu kadim halkların yaşadığı birçok dine, kültüre ve devlete evsahipliği sahipliği yapmış.Dünyanın odak merkezlerinden biridir.Hep yabancı devletler açısından tehtit olarak görülüp ele geçirilmeye çalışıldı.Büyük oyunların ve güç dengelerinin sergilendiği vazgeçilmez bir toprak parçası oldu.Bu coğrafyanın malesef ki kaderi kan ve gözyaşı olmuştur. Burda tarih kanla yazılıp hayat kanla ödenmektedir. Bizim bir parçamız olan bu topraklara hükmettiğimiz zamanlar huzur, barış ve adalet vardı.Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine doğru milliyetçi akım ve dış güçlerin oyunlarıyla karıştırılmaya başlandı.Diğer coğrafyalardaki savaşlar bu topraklara taşındı. Dünyadaki bloklaşma artık Ortadoğu’da sergilenip ve dengeler burda belirlenmekte.Ortadoğudaki bu bloklaşmaya neden olan sözde Arap baharının Suriye’de tıkanması olmuştur. Bir tarafta ABD ve Avrupalı Devletler diğer tarafta Rusya ve İran.Bu bloklarda ki hakim düşünceler şöyle ki:ABD’nin sadece “ben”olgusu dünyayı yönetme ve dizayn etme çabası. Avrupan’nın ekonomik çıkarları.Rusya’nın sıcak denizlere inme eski günlere dönüp hakim olma isteği .İran’ın dini milliyetçilik yapıp ortadoğuya hakim olma isteiği.Bu blokları belirlemede etkin rol oynadı. Bu bloklaşmada insan olgusunun bir önemi yok sadece hakim olma,üstünlük kurma, para ve petrolden başka birşey değildir.Sadece burda Türkiye burda ki mazlum haklara barış, huzur ve adaleti getirmek için strajiler belirlemekte mazlum halklara tanpon olmakta.Türkiye biliyor ki Ortadoğu’da ki bu aşırı güç birikimi çıkacak büyük bir savaşta Ortadoğu’yu toparlanamayacak parçalara kadar bölünme riskiyle karşı karşıyadır.Burdaki tek kurtuluş burdaki kadim halklar ve Türkiye’nin elindedir.Unutulmamalıdır ki kendi tarihini yazmayan başkalarının tarihine esir olur.