Her yaz mevsimi gelişinde genellikle insan hatalarından kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle çıkan ya da çıkarılan yangınlar sonucu yakarak bozkıra döndürdüğümüz ülkemizin oksijen deposu ormanlık alanlarını, bugünden itibaren iyi kullanarak, öldürmeyelim, dolayısıyla dünyayı kendimize güldürmeyelim.
Saygıdeğer okurlar, bu hafta sizlerle, yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte ormanlarımızı tehdit eden orman yangınlarına ilişkin olarak duygu ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Kimilerimize göre önemsiz gibi gözükse de, İnsan başta olmak üzere, bütün canlıların sağlığı ve ülkemizin sağlıklı geleceği adına, sonsuz önemi olan oksijen deposu ormanlarımızın
varlığını tehdit eden olumsuz faktörlerin başında orman yangınları gelmektedir.
Gerek kişisel gözlemlerimiz, gerekse konunun uzmanlarından edindiğimiz bilgiye göre, Orman yangınlarının çıkış sebeplerine baktığımızda, yıldırım gibi tabii afetlerin sebep olduğu yangınlara oranla diğer bütün yangınların çıkış sebebinin başında insanoğlunun geldiğini görmekteyiz.
Görülüyor ki ülkemizin en tabii zenginliklerinin başında gelen ormanlarımız için en tehlikeli varlığın “İnsan” olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek.
Ülkemizin gelinliği,bütün canlıların hayatının bir parçası olan oksijen deposu Ormanlarımızın, varlıklarını sürdürerek, bizlere faydalı olmalarını sağlamak adına,ormanlarda yangının çıkmasına engel olmak veya çıkacak yangın sayılarının asgariye çekilmesini sağlamak için insanlarımızı bilgilendirme mecburiyetimizin olduğu açık ve net olarak önümüzde durmaktadır.
Her yaz gelişinde birileri tarafından bilerek ya da bilmeden yapılan yanlışlıklar sonucunda yakarak kaybettiğimiz oksijen deposu ormanlarımızın başına bu yazda bir olumsuzluk gelecek mi diye elimiz yüreğimizde beklemek yerine, kendimize özen gösterirsek, istemediğimiz bu yangınlara dur diyebiliriz.
Genellikle bazılarımıza göre önemsiz gibi gözükse de, Dünyamız ve bütün canlılar, özelliklede biz insanlar için, daha sağlıklı ve huzurlu bir biçimde yaşamımızı sürdürmemiz adına hayati önem arz eden oksijen deposu Ormanlarımızı gözümüz gibi koruma mecburiyetimizin olduğu açık ve net bir şekilde ortadadır.Çünkü ormanlarında insanlar gibi yetişmeleri çok uzun bir zaman gerektirmektedir.
Bu yazı başında Orman yangınlarıyla ilgili ilk acı haber Muğla’nın Milas ilçesiyle, İstanbul Sultanbeyli’de, olmak üzere iki ayrı yurt köşesinden daha dün geldi. Buralarda meydana gelen iki ayrı orman yangınında, onlarca hektar orman yanıp kül olurken, iki vatandaşımızın da helikopterin düşmesi üzerine hayatını kaybettiğini içimiz acıyarak öğrendik.
Yazın henüz başladığı şu serin günlerde yaza bu kadar acı ve düşündürücü orman yangınları ve can kayıplarıyla başlarsak, yaklaşan aşırı sıcaklarda bizleri, ormanlarımızı ve içersinde yaşam süren onlarca yaban hayvanlarımızı ne gibi tehlikelerin beklediğinin hesabını bugünden çok daha iyi yapmalıyız diye düşünüyorum.
Bu serin denebilecek nitelikteki havalarda yaşadığımız orman yangınlarıyla yaşanan talihsiz helikopter kazasında yitirilen iki can kaybından ders çıkartarak, yapacağımız orman gezileri ve beraberinde yapılacak piknik olaylarında daha dikkatli ve temkinli davranmalıyız.
Vahim olaylarla neticelenen orman yangınlarının büyük çoğunluğu genellikle Pikniğe çıkan insanlarımızın yaktıkları mangalları tam anlamı ile söndürmeden, küllerini ormana dökmeleri, içtikleri sigaraların izmaritlerini söndürmeden ormanlık alanlara atmaları yanında, sorumsuz kişilerin kullandıktan sonra gelişigüzel bir şekilde kırarak ormanda bıraktıkları cam şişelerin ve kırık camların, güneş ışınları ile alev alması sonucu meydana gelmektedir.
Ancak ne gariptir ki, bir yandan okullarımızda çocuklarımıza ağacın ve ormanların önemi anlatılarak bir fidan dikmeleri öğretilirken, diğer yandan koca koca adamların gerek piknik sırasındaki mangallardan söndürmeden döktükleri küller ve söndürmeden attıkları sigara izmaritleri sonucunda çıkardıkları yangınlarla onlarca hektar ormanlık alanı yakarak yok etmektedirler.
Akıl sahibi bütün canlılar içersinde yer alan bir avuç duyarsız insanın ormana dolayısıyla kendisine verdiği çok önemli bu zararı kim nasıl ve ne ile izah edebilir.
Ülkemizdeki orman yangınları inşallah son olur ve devamı gelmez. Aksi halde, acı örneklerini her yaz mevsiminde defalarca yaşadığımız ve bu kafayla giderek yine bastığımız dalı kesmeye devam edersek ülkemizi ve bizleri daha kötü bir gelecek beklemektedir.
Bütün bunları söyler ve yazarken, hafta boyu çalışan herkesin eşi dostu ve aileleriyle birlikte uygun bir ağaç dibinde veya ormanlık alanlarda hafta sonarlını piknik yaparak geçirmesi en doğal hakkıdır.
Biz akşam yediğini sabah unutan bir yapıya sahip millet olduğumuz için, her defasında mutlak surette uyarılmamız gerekmektedir diye düşündüğümüzden “kaş yaparken göz çıkarmayalım.
Yeşil ve maviliğin bambaşka bir güzellik verdiği cennet vatan ülkemizde, üzerimize düşen asli görevimizi insani sorumluluk duygusuyla yerine getirirsek, yakarak yok ettiğimiz ormanlarımızı korur ve ülkemizi bozkır olmaktan kurtarmış oluruz diyor, saygılar sunuyorum.