Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Adli İstatistik verilerine göre 2008-2016 yılları arasında resmi olarak kayıp müracaatı yapılan çocuk sayısı 104 bin 531. İstatistiklere göre, 2008 yılında 4 bin 517, 2009 yılında 5 bin 81, 2010 yılında ise 8 bin 81 çocuk kayboldu.
Kayıp çocuk sayısının çift hanelere çıktığı 2011 yılında 10 bin 67, 2012 yılında 12 bin 474, 2013 yılında 16 bin 218, 2014 yılında 18 bin 696, 2015 yılında 17 bin 706 ve 2016 yılında ise 11 bin 691 çocuk kayıp olarak bildirildi. Resmi olmayan rakamlara göre ise kayıp çocuk sayısı 30 bini aştı.
Kayıp çocukların cesetlerine ulaşılamayan vakaların da önemli bir bölümünün organ mafyası cinayetleri olduğu ihtimali üzerinde duruluyor. Bu tahminler de uluslararası mukayeselere, araştırmalara dayanıyor.
Organ mafyasının çocuklara musallat olmasında en temel belirleyici özelliğin de böbrek nakli olduğu belirtiliyor. Organ (böbrek nakli) bağışı birinci derece akraba ile ve anonim bağışlarla sınırlı. Bu şartlarda, ne yazık ki, böbrek bağışları ihtiyacı karşılamıyor.
“ Şam’ın el Kadam semtinde yaşayan 8 yaşındaki bir kız çocuğu annesi Nadya Kemal, “Kızı Raghad ile birlikte alışveriş yaptığında kızının kısa bir süre parkta oynamak için kendisinden izin istediğini, döndüğünde ise parkta kızını göremediğini,” söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“Kızını parkın tüm köşelerinde aradım ama bulamadım,.” Anne kızının kayıp ilanını internette de paylaştığını vurgulamış. “On gün sonra kimliği meçhul biri cep telefonuma bir mesaj gönderdi ve kızımı kendilerinin belirlediği yer ve zamanda teslim alabileceğimi belirtti. Gerçekten, mesajda belirtildiği gibi sevgili kızıma kavuştum. Ancak eve gittiğimizde kızımın bir böbreğinin alınmış olduğu korkunç gerçeğini farkettim”diyor.
Şam’ın Rukneldin semtinden Muhammed Ali son zamanlarda bölgelerinde 4 çocuğun kaçırıldığını belirtti: “Geçen hafta silahlı bir grup Darya şehrinde evlerinin önünden bazı çocukları kaçırdı ve daha sonra geri dönmelerine izin verdiler. Kaçırılan çocukların aileleri, çocuklarının bazı organlarının alındığını bildirdiler.”
Türkiye’de kayıplara karışan bir çok çocuğun organ mafyasının eline düştüğü iddiaları öne çıkarken, İsveç’te de ormanlık alanda cesedi bulunan bir kızın organlarının olmaması ülkeyi ayağa kaldırdı. Acaba organ mafyasının yeni durağı İsveç’mi? sorusu gündeme geldi.
O dönemde 660 göçmen çocuk hakkında kayıp ihbarında bulunulduğu, bu çocuklardan 494’nun hala kayıp olduğu açıklandı. Genelde 3. dünya ülkelerini tercih eden organ mafyasının artık gelişmiş ülkelerde de faaliyette olabileceği konuşuluyor.
Ülkemiz kayıp çocuklar konusunda bir hayli sıkıntı yaşayan ülkelerin başında geliyor. Birleşmiş Milletler ise dünya genelindeki kayıp çocukların engellenmesiyle ilgili yeni bir çalışma başlatacağını açıkladı. Özel Dedektifler Derneği Başkanı İsmail Yetimoğlu, “Organ mafyası çok aktif; Emniyet, Türkiye’deki organ mafyasıyla ciddi bir mücadele verdi. Bu nedenle bunlar yurt dışı merkezli çalışıyor. O yüzden kaçırılan çocuklardan geriye hiçbir iz bırakmıyorlar. Öldürüp bir kenara atıyorlar. Günlerce gözlem yapıp en uygun zamanı bekliyorlar. Ondan sonra da çocukları kaçırıyorlar. Aileler çocuklarını an be an ama çaktırmadan izlemeli. Sosyal paylaşım sitelerine dikkat etmeli.
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Uğur Yıldırım, mültecilerin farklı başlıklar altında birçok sorunu olduğunu, Avrupa’nın özellikle çocuklarla ilgili adım atması gerektiğini belirterek, “Avrupa’ya ulaşmış 10 bin çocuk kayıp. Bu çocukların akıbeti bilinmiyor. Organ mafyasının eline düştüklerine dair iddialar çok yaygın. Avrupalı devletlerin bu çocukları bulmak için ciddi bir gayret göstermesi lazım” dedi.
Yaklaşık 30 bin Suriyeli çocuk, Avrupa ülkelerinde kaybolmuş durumda. Kimi organ mafyasının eline geçmiş, kimi de fuhuş tüccarlarının eline düşmüş çocuklar. Bunların kurtarılabilmesi ve seslerinin dünyaya duyurulabilmesi için büyük çaba sarf edilmesi gerekiyor. Avrupa’nın iki yüzlü tutumunu dünya kamuoyunun önüne sunabilmek için teröre verdikleri desteği gün yüzüne çıkarmak gerekiyor.
Kayıp çocukların tamamının insanlık dışı uygulamalara maruz bırakıldıkları artık bir sır değil. Bunlardan bir kısmının uyuşturucu ve fuhuş çeteleri tarafından pis işlerinde aleni olarak kullanıldıkları herkesçe bilinmektedir. Diğer büyük bir kısmının ise organ mafyası tarafından, organları alındıktan sonra öldürüldükleri yönünde Avrupa basınında sıkça haberlere konu edinildiklerini görmekteyiz. Kayıp olan çocukların % 99’unun Müslüman çocukları olduklarını da unutmamamız gerekir.
Savaşın acımasız hengâmesinde perim perişan olan masum çocukların yaşadığı acı ıstırap; Suçsuz ve günahsız bu çocukların organlarının alınıp, organ mafyalarına pazarlanma gerçeğidir. Bu durum içimizi bir ateş gibi yakıp kavuruyor. Vicdanları taşlaşmış, insan olma vasıflarını kaybetmiş zalimlerin elinde bu çocuklar bir meta gibi alınıp satılıyor- pazarlanıyor.
Uyuşturucu ve fuhuş çetelerinin ağlarına takılan bu mazlum çocukların karşılaştıkları insanlık dışı uygulamalar, bizi insanlığımızdan utandırmaktadır. Esas üzerinde durulması gerekenin organ mafyasının eline düşen zavallı çocuklarımız… Bu çocuklar parça parça edilmekte, organları hasta ve yaşlı zengin Avrupalılara satılmakta ve daha hayatın baharına bile gelmemişken haince hayattan koparılmaktadırlar. Organ nakil işlemlerinin hastane ortamında yapılmasının zarureti göz önünde bulundurulduğunda, bu yapılanların Avrupa’da resmi bir politika çerçevesinde yürütüldüğünü anlamak gerekiyor.
Aileler ve toplum olarak bu tür olaylara karşı duyarlı olmalıyız ve geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkmamız gerekiyor… Aile bireyleri olarak ufak çocuklarımızı takip etmeliyiz ve bir an da olsa boş bırakmamalıyız… Devletimiz de bu tür olumsuz olayların karşısında yasaların daha caydırıcı olmasına dikkat etmeli…
Unutmayalım ki: Çocuk kaybını veya istismarını önlemek elimizdedir. Yeter ki biz konuya duyarlı olalım. Gençlere ve çocuklara karşı yapılacak istismar ve ihmaller karşısında sessiz kalmayalım. Daha duyarlı olalım, toplum olarak kenetlenelim, suçu engellemeye çalışalım. Çok daha duyarlı davrandığımızda, hem suça ortak olmaktan kurtulmuş, hem de suça mani olmuş oluruz.
Savaşların sonucunda iğrenç olan şu ki: Göçmenler, organ mafyalarına satılıyor. Genelde çocukları alıyorlar. Bir de genç kızları mekanı bilinmeyen yerlere götürüyorlar. Giden mültecilerin yüzde sekseni gençlerden oluşuyor.’ Kimi fuhuş çetelerinin eline, kimi uyuşturucu mafyaların eline kimi de organ mafyalarının eline düşüyor, parça parça satılıyor ve hayattan koparılıyorlar. 21. Yüzyılda köle ve zalim zihniyetin devam ettiğini düşündüğümüzde; insanlık dışı bu uygulamaları Yüce Yaradan’ a havale ediyor, tüm dünya devletlerini- BM ‘leri ve insani örgütleri göreve çağırıyoruz.