15 Temmuz kalkışmasının 1. Yıldönümü fevkalade abartılı törenlerle kutlandı. Demokrasinin kilit altına alındığı, fikir- ifade- inanç- teşebbüs hürriyetlerinin yok edildiği, hukuk sisteminin tam anlamı ile politikanın emri altına sokulduğu, camilerin, kışlaların, okulların parti şubesi yapıldığı; Tek Adam yönetiminin tam anlamı ile hakim kılındığı, TBMM dahil tüm kurumların devre dışı edildiği, ülkemizde bol bol demokrasi nutukları atıldı. Heykeller açıldı. Başta yandaş medya olmak üzere, tüm yayın organları, günlerce 15 Temmuzu işledi ve her taraf afişlerle donatıldı.
1- Ve bu afişler, ülkesini seven, ordusunun önemini idrak eden herkesin yüreğini kanattı. Askerimize yapılan hakaret, küçültücü resimler hepimizi rencide etti.
2- Başbakan, olayı önemsemese de ortada çok ciddi bir kasıt vardır. Irak’ta çekilmiş ABD askerlerine ait resmin bu afişlerde ne işi vardır? Halk ile orduyu karşı karşıya getirmenin ve askerimizi aciz durumda göstermenin amacı nedir?
3- Şüphesiz, bu olay tek değildir. Yıllardır, devamlı olarak, Silahlı Kuvvetleri zedeleyen yıpratma kampanyaları sürdürülmektedir. (Çuval olayından bu yana.) (Sayın okurlara Yılmaz Özdil’in Sözcü Gazetesi’ndeki “15 Temmuz Afişleri” yazısını okumalarını önemle tavsiye ediyorum. Bu aşağılama operasyonlarını detaylı bir şekilde aktarmış.)
4- Şimdi bu tür tenkit edenler, “FETÖ”cü diye rahatlıkla damgalanmaktadır. Suçlu ilan edilmektedir. Devamlı olarak baskılara, suçlamalara, hakaretlere, tehditlere maruz kalınmaktadır.
Kimsenin 15 Temmuzu savunduğu, tasvip ettiği, haklı bulduğu yoktur. Ancak;
a) Bu ihanet kalkışmasını önleyen en önemli gücün vatansever askerlerimizin olduğu unutulmamalıdır. Kalkışmaya iştirak edenler, Ordu içinde küçük bir azınlık olarak kalkışmışlardır. Asıl önemli ve ağırlıklı kesim demokrasiden yana tavır koymuştur. Bunu da takdir etmek gerekir.
b) Kaldı ki iştirak etmiş gibi görünenlerin (özellikle talebe, er, erbaş statüsünde olanların) büyük bölümü aldatılmış kişilerdir. Nereye gittikleri, ne için gittiklerini bilmemektedirler. Komutanların emrine uymuşlardır.
c) Herşeyden önce özellikle ülkemizin içinde ve çevresinde ateş kaynadığı şu dönemde; çok güçlü bir Silahlı Kuvvetlerin zarureti, mantık sahibi, ülkesini düşünen herkes tarafından kabul edilmektedir. Bırakalım yıpratmayı, Ordumuzu her açıdan güçlendirmeli ve moral vermeliyiz. Ama ne yazık ki şu anda Silahlı Kuvvetlerin emir –komuta zinciri yok edilmiştir. Başta Gata olmak üzere askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na devrinin, Harp Okullarının kapatılmasının vb. uygulamaların çok hatalı olduğuna inanıyorum. Ve en kısa sürede bu hatalardan dönülmesini diliyorum.
d) Kabul edilmez davranışlara muhatap olan Silahlı Kuvvetlerimizin her şeye rağmen yurt içinde ve dışında nasıl kahramanca mücadele verdiği, hayatlarını ortaya koyduğu göz ardı edilmemelidir. 15 Temmuz şehitlerine methiyeler düzülürken, imkanlar sağlanırken, kahraman terör şehitlerimiz, devre dışı bırakılmamalıdır. (Haftalardır Cuma hutbelerinde 15 Temmuz şehitlerine dualar edildi. Terör şehitlerinden bahsedilmedi. Yüreğimiz yandı, moralimiz bozuldu.)
e) Gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir nokta da 15 Temmuz ihanetindeki CIA ve MOSSAD’ın payıdır. Bunların amacının 1 Mart Tezkeresinin rövanşını almak, Ordumuzu, Yargımızı, TBMM’ni, bürokrasimizi fonksiyonsuz hale getirmektir. Ergenekon- Balyoz vb. projelerle başlatılan bu icraat, 15 Temmuz ile sürdürülmüştür. Ve bu görüldüğü kadarı ile başarıya da ulaşılmıştır.
5- İktidar, ülkemize istikrar getirmenin ne kadar hayati olduğunu idrak etmelidir. Bu gerilim ortamını, baskıları, suçlamaları, tehditleri, hakaretleri sona erdirmelidir. Demokrasiyi, hukuk düzenini, fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetlerini tekrar sağlamalıdır. Keyfi tutuklamaları, işten atmaları sona erdirmelidir. (Gerekçeli, gerekçesiz, 10 binlerce kişiyi FETÖ’cü diye hapse atmak için, hırsızları, uğursuzları, sapıkları serbest bıraktılar. Ve 11 defa serbest bırakılan bir pislik, polisimizi şehit etti. Peki bunun vebali kimindir?)
Ne yazıktır ki hala işin kolayına kaçılıyor ve tüm hukuk- demokrasi yollarını tıkayan OHAL sürdürülüyor.