Onun doğum gecesinin yıl dönümü kutlu olsun…Hayırlar getirsin ömrümüze…
12 Rabiu’l-Evvel 571 yılı son güneş de doğdu
Evet bu çarşambayı Perşembeye bağlayan gece, peygamberimizin dünyayı teşrifinin yıl dönümü.
12 Rabiu’l-Evvel 571 yılı, tarihi kutsal…
Evet son güneş doğdu… O güneşin doğum günü kutsal…
12 Rabiu’l-Evvel 571 yılı son güneş de doğdu
124000 peygamberin geldiği dünyada hâlâ savaş var… Bazıları diyor ki peygamber de savaştı… Savaşında iyisi var kötüsü var… Bu dünya zıtlar dünyası… Gece var gündüz var 24 saatin içinde… Zıtlardan zıtlara geçiyor dünyamız… İmtihan zıtların olduğu yerde olur…
12 Rabiu’l-Evvel 571 yılı son güneş de doğdu
Bazıları Kur’anda kutlayın denmedi peygamberin doğumunu kutlamayın derler… ama iyilerin doğmaları kötülerin doğmasından farklıdır der ADL sıfatı… Adl sıfatı Kur’anda var öyleyse tecellilerine uyumlu olmak da var… Yani kutla iyilerin doğumunu…
12 Rabiu’l-Evvel 571 yılı son güneş de doğdu
Nasıl kutlayalım… P Alemlere rahmet… Savaşlara karşı çıkarak kutlayalım…
12 Rabiu’l-Evvel 571 yılı son güneş de doğdu… İslam dünyasına yıl dönümü hayırlar getirsin…
Arap aylarının üçüncü ayı…”rebîü’l-evvel (birinci rebî‘), dördüncü ayına da rebîü’l-âhir (sonuncu rebî‘) veya rebîü’s-sânî (ikinci rebî‘) denir.
Sözlükte “bahar, bahar yağmuru, bolluk ve bereket” gibi anlamlara gelen rebî‘ Arapça’da hem ay hem de mevsim adı olarak kullanılır.”(İslam ansiklopedisi)
Gece, henüz güneş doğmadan, o en büyük insan, o Allah’ın en sevgili… doğdu… Bazı hoca sanılanlar Allahın sevgilisi olmaz derler… zıttı olan her şey vardır… Allahın en buğzettiği insan var…öyleyse en sevgili de var… zıtları barındıran bir evrendeyiz çünkü…
Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de:
“Seni, âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” buyuruyor. Ne mutlu Resûlullâh’ın irşadından feyz alanlara, ne mutlu O’na uyanlara…
İbn-i Kelbi diyor ki: “Ben Resûl-i Ekrem’in nesebinden 500 ana kaydettim, bunların arasında ne sifah ve ne de zamân-ı câhiliyetteki kötü âdetlerden onlarda birini bulamadım,” Bundan daha büyük şeref mi olur?
Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerim’inde de ona tâzim ve meth ü senâda bulunmuşdur. Şöyle ki: Allâhu Teâlâ Hazretleri Resûl-i Ekrem’ini Kur’ân-ı Hakiminde nice âyetlerle senâ buyurmuştur. Ona tâzim buyurarak Kur’ân’da hasseten Risâlet ve nübüvvetle, diğer peygamberân-ı ızâm Hazarâtına ise adları ile hitap etmiştir. Risâletinin’de yalnız kavmine değil, bütün ins ü cinne, ki umûma şâmil bir Risâlet olduğunu, ilân etmiştir.
Hz Ademden beri peygambere ihtiyaç duyuldu… Eneciler ilahi dini tahrip ettiler… Enecinin işi bu…Allahla kavga… Peygamberimiz de ilahi din müessesesini yabancı unsurlardan ayıklamak, asıl unsurlarını ihya etmek suretiyle ıslah etmiş ve gitmiştir. Arkasından eneciler.. hurafeye meyyal olan insanlar durmamış, heva ve hevesine uymuş, İlahi dinin esaslarını unutmuş, bâtıl inanışlar ilâve ederek yine bu müesseseyi tahrip etmiş…
Ne kadar övsek az… Peygamberimizi… O yegâne hakiki inkılâpçı idi. Kavilerin, zorbaların sultasını, baskısını bir darbede devirivermiş, kimsesizlerin, zayıfların, yetimlerin, fakirlerin eğik başlarını, büyük bellerini doğrultuvermiştir. Hakikî hürriyeti, hakîkî demokrasiyi en kısa zamanda getirivermiş, insan hak ve hürriyetlerini en küçük teferrûâtına kadar yayıvermiştir.
Efendimizin asrına “Orta çağ…”deyip kaçmayın… O çağdan ışık emsin çağlar… Tevbe etmeli çağlar o asra…zulümden kurtulmanın yolu bu… 21. asırdayız hâlâ dünyânın bir yerinde siyâh-beyaz mücâdelesi, kavgalara gürültülere, hattâ kanlı çarpışmalara sebeb oluyor ama 1400 sene evvel Arabistan gibi her bakımdan çorak bir muhitte siyah olsun, beyaz olsun, erkek olsun, kadın olsun, zengin olsun, fakir olsun, efendi olsun, köle olsun herkesin bir ana ile bir babadan dünyaya geldiklerini, aralarında hiç bir fark bulunmadığını, Allah ve kanun karşısında aynı haklara sâhip bulunduklarını, tıpkı bir tarağın dişleri gibi birbirlerine nıüsâvî olduklarını; kimseye farklı muâmele yapılamıyacağını ilân etmiş…
Orta çağ diye kaçtığınız o çağ bu çağı kurtaracaktır… tevbe edin efendimin asrına… Kadının, erkeğin zevk âleti olmaktan, babadan oğula intikal eden mîrâs olmaktan, yüz karası bir mahlûk olmaktan kurtarılmış… Ailedeki şerefli mevkiine yükseltilmiş, malını tasarruf hakkına sâhip kılınmış…
Onun doğum gecesinin yıl dönümü kutlu olsun… Süleyman Çelebi merhum, bu mübârek geceyi şöyle dile getirir:
Yaratılmış cümle oldu şâduman,
Gam gidüb âlem yeniden buldu can.
Peygamberimiz efendimiz… İlmin ve Medeniyetin esaslarını kurdu… Bunları en sağlam müeyyidelere bağladı… Bize miras bıraktı…
Kınayanlar kınasa da… Dedelerimizin yolu yolların güzeli… Bu yolda bütün gücü ile çalıştı ecdadımız ve dünya tarihinde çığırlar açtı…
İslama hadimlik dünyada ve ahirette aziz eder…