Bugün Türk sınamasının ‘Malkoçoğlu’sunu ebediyete uğurluyoruz… Mevla gani gani rahmet eylesin… Barış Manço ve Zeki Müren’le başlayan yaprak dökümü Cüneyt Arkın’la devam etti. Bu üç isim Türk sinema ve müzik sanatının temel taşlarıydılar. Aynı zamanda onları diğerlerinden farklı kılan söylem, eylem ve duruşlarıydı hafızalarımıza kazınan…
Evet, biz şanslı kuşağız, geçmişin muhteşeme geleneksel değerlerini yaşarken aynı zamanda günümüzün iç içe geçmiş duygularından oluşan modern öğeleri gördük ve geleceğe dair de kuşkular hissetmeye başladık. Çünkü insanoğlu değişe değişe sonunda önlenemez bir dönüşüm türbülansına girdi, buna paralel olarak kültür, sanat ve edebiyatta…
27 Haziran 2022 Pazartesi günü büyük usta sınama sanatçısı Cüneyt Arkın’ın vefat ettiğini öğrendik. Tabi yaşı 85 olmasına rağmen sevilen insanların göçüp gitmesi herkesi üzüyor, bizi de…
Bizi onun ardından böyle yazı kaleme almaya sevk edense ‘Atlarına binip giden o güzel insanlar’dan biri olarak ahde vefa gereği toplum nezdinde teşekkür ve onura etmek bir edebiyatçı olarak…
Evet, gerçek bir sanatçı özgür, özgün ve evrensel olmalıdır. Barış Manço, Zeki Müren ve Cüneyt Arkın bu üç ismi biz de değerli kılan da bu idi, sanatlarını en güzel şekilde icra ederken aynı zamanda milli ve yerli duruşlarıyla, söylem ve eylemleriyle topluma güzel örnek olmalarıydı.
Mesela Barış Manço’nun giyim kuşamından tutun da yaptığı şarkıların manalı sözlerine kadar, ülke içinde gösterdiği yüksek performansından yurt dışında da kaynaştırıcı özelliğiyle hep takdir toplamıştır… Ülkesini aşan dünya çapında bir sanatçı idi, Japonya ziyaretlerinden hatırlayalım… Onun ardından insanların şöyle dediğine şahit olduk, “Güzel insandı, erken göçtü…”
Zeki Müren de öyle; güzel Türkçemizi en iyi telaffuz eden, insanlara kibar ve candan yaklaşan, şarkıları sesi ve kendine münhasır yorumlarıyla toplumun her kesimi tarafından çok beğenilen gerçek bir sanatçıydı, onun arkasından da “Güzel ve naif insandı,” dendi…
Şimdi ise Türk sınamasının Malkoçoğlu, Battal Gazi, Kara Murat… gibi isimleriyle devleşmiş Cüneyt Arkın’ın arkasından insanlar “Onun gibisi bir daha gelmez…” diye yad ediyor…
Türk sinemasını ayağa kaldıran en iyi aktördü bir nesil onun filmleri ile büyüdü, biz de… Bir yazar dostumuz onu şöyle tarif ediyor;
“Verdiği mesajlar ile adaleti, doğruluğu, iyiliği, ahde vefayı, inancı, vatan sevgisini, bayrak sevgisini, tarih sevgisini, ceddimizin kızıl elma sevdasını aklımıza, kalbimize nakşettik. Zalime karşı şecaati, haksıza karşı cesareti, mazluma karşı merhameti, sevda da asaleti işledi. Tüm filmleri güzel, lakin 1972 Fatma Belgen ile Alın Yazısı filmi hem oyunculuk, hem senaryo olarak muhteşem…”
Yazar, şair, ressam… sanatçılar ölmez! Giden bedenleridir, ruhları eserlerinde yaşar…
Türk toplumunun me da iftiharı böyle sanatçılara çok ihtiyacı var, öz kültürümüzü yansıtan. Her ne kadar bir bir tükeniyor olsalar da, geride aynı kuşağın son temsilcilerinden olan yine güçlü sanatçılarımız üretmeye devam ediyorlar. Allah onlara sağlık afiyetler versin, böyle güzel insanların neslini de tüketmesin…