Telaşla içeriye daldı ve öndeki masaya çöktü. Uzun ve dağınık saçları, kir ve pastan parlıyordu. Uykusuzluktan kapanan gözleri dışarı fırlamıştı. Eşofman üzerine rengi solmuş bir ceket giymişti. Ceketin kol ağızları yıprak ve iplikleri dökülüyordu. Omuzları söküktü, garip bir hâldeydi. Elleri çocuk eline benzemiyor, sanki kömür kazanından yeni çıkmış gibiydi.
Yanındakine ciddi bir öğrenci edasıyla “Zili duydun mu” diye sordu.
Öğretmen geldiğinde sınıf ayağa kalktığı hâlde kendisi kalkmadı. Ağzından çıkan kelimeler, yamalı bohça gibi havaya uçtu. Öğretmene baktı ve “Yalanı diline dolamış yalaka,” dedi.
Öğretmen konu ile ilgili konuştu ve neler yapılacağını anlattı.
Ön masada oturan, parçalı çehreli çocuk, “Başına miğfer giymeli, tam bir korsan, yüz göz olmayın,” dedi.
Öğretmen “Şiir konusunu inceleyeceğiz,” dedi.
Parçalı suratlı çocuk, “Yassı kadehlerde dudak izleri,” dedi.
Öğretmen sesin geldiği tarafa dikkatli baktı. “Bir şey mi diyorsun,” dedi.
Çocuk, “Duruşu karikatür sanatçısına malzeme,” dedi.
Öğretmen şiir yazmak bir duygu, çalışılırsa, herkes şiir yazar,” dedi.
Bir süre mırıldanmayı kesen parçalı surat, yanındakinin kalemini çekti aldı. Sıraya şair, şiirdir diye yazdı. Şiir yazmak evrensel şüphecilik gerektirir, diye yazmaya çalıştı.
Öğretmen “Şu anda aklınıza gelen bir mısra yazın,” dedi.
Parçalı surat, “Cekete uygun bir pantolon, bir de gömlek,” yazdı.
Öğretmen ön masaya doğru yürüdü. Suratı biraz daha sararan çocuğa, yeni mi geldin? Defterde adın var mı? diye sordu.
Parçalı surat, “Bir saat için geldim. Ön yargılı değilim. Gücüm ölçüsünde yazdım,” dedi.
Öğretmen sıradaki yazıyı okudu. Cekete uyan pantolon ve bir de gömlek yeterli, diye yazmış. Öğretmen bir saatliğine gelirken kime sordun. Sınıfı rahatsız etmeye hakkın var mı?
Parçalı surat, kalemi sıranın üzerine bıraktı ve “Tahtanın önüne bir kütük koysalar daha iyi olurdu,” dedi.
Öğretmen sınıf başkanını müdür yardımcısına gönderdi.
Parçalı suratlı çocuk, “Yol göründü, üzülmek neye yarar. Böyle bir öğretmenden istifade edilmez. Söylediklerimi anlamıyor. Düşünüyorum, o hâlde varım. Şeref ayaklar altına alınmaz. Köpek bile sevgiden anlar ve kuyruk sallar. Bu adam kuyruk bile sallamıyor,” dedi.
Suratı renk değiştirdi. Kalktı, “Şöhret yollarında çöp kazanı bekliyor. Hemen kaybolma zamanı,” dedi.
Sınıftan hızla çıktı. Görenler pencereden kaçtığını söyledi. Tanıyan öğrenci de arka mahallede çöp kazanının yanında yatıyor dedi. Hastaneden kaçıyormuş. Doktorlar tedaviyi kabullense iyi olacak demiş ama o kabul etmiyormuş. Sahip çıkanı da olmayınca sokaklarda geziyor, ilaç kullanmıyormuş.
Öğretmen, “Kütük, yalak, korsan ve karikatür malzemesi oldum. Yakında sanatçıların karşısında otururum,” dedi.
Parçalı suratta okulları dolaşır, bahçelerinde beklermiş.