Sonra başka bir makro ekonomik veriye bakıyoruz. Eylül, Ekim, Kasım, üç ayda 140 bin kişi ilk defa işsizlik parası almak için.
Aslında Boğaz köprüsünden hala çok araba geçiyor, nasılsa lüks restorantların hepsi dolu, niye sayıyoruz ki ?
*****
Ucuz atlatılan kaza haberlerine benzedi bu haberler… “Ucuz atlatıldı üç kişinin ölümüyle sonuçlandı” Oldum olası itici, vicdansızca gelmiştir. Hep o üç kişiyi düşünürüm. Adları çoğu zaman haberin en son satırlarına zorla sığdırılır.
Dünyada, General Motors ile Citigroup gibi onlarca dev onbinlik partiler halinde çalışanlarnı işten çıkartırken biz de işten çıkartmaların yaşanmaması beklenebilir miydi ?
Tabii bir farkla; dünyada işten çıkarmalar fizyolojik, bizdeki psikolojik!…
*****
Tanıdığım bir yetkili var. Önemli bir kurumun başkanlığını yürütüyor. Hayli bitik bir üye olarak başladığı kurumun dört yanını keşfedince deve ve hamud formülünü uygulayarak hatılı sayılır bir servet edinen bu başkana bakınca hep şunu düşünürüm. Uğraştı, didindi, çok şey yaptı ve ne yaptıysa yaptı ama itibar yaratamadı. Olmadı bir türlü sevilemedi, çalışkan diye takdir edilse bile insanlar onu görünce çıkarları yoksa eğer hep sıyrılacak köşe aradılar.
*****
Ondan farklı düşünebilir hatta karşısında duruyor da olabilirsiniz ama kabul edelim ki Başbakan ise iktidara bir avantajla başladı. Belki yılların sorunları biriktiği için, belki demokrasi söylemleri için, belki halka inebildiği için sonuçta da başbakanlık gibi bir makama yükseldiği için itibar kelimesi Başbakan’ın yanında oldu. Ancak özellikle halkın genelini etkileyen, doğrudan canını acıtan konularda güvenirlilik yaratamazsanız zedelenen de bir süre sonra tam da o “itibar” kelimesi olur. Bu kadar tehlikeli, bu kadar risklidir. Bir ülkenin siyaseti, ekonomisi en yetkili ağızların söylediğinin tersine gelişiyorsa itibarınız azalır ki tüm tablo bir anda değişir. Halk önce yetkililerine sonra söylenen her şeye burun kıvırmaya başlar.
*****
Türkiye benzer kriz sıkıntılarını geçmişte de yaşadı diye bir başka tesellinin ise hükmü kalmadı. Üstelik bu kez bir fark daha var. İşten çıkarılan insanların neredeyse hepsi borçlu. Son yıllarda hayatın parçası haline gelen kredi kartları, tüketici kredileri insanların boynundaki parangalar gibi. Bu insanlar, üstlerinde bu kadar borç yükü varken ne yapacaklar? Bunun sentezini kim yapacak ? Ya kendi canlarını ya başkalarının canlarını acıtacaklar.
Ülke borçla döngüsünü sağlarken, vatandaşlara sen neden bu kadar borçlandın diye sorulabilir mi ? O nedenle bu kadar acıtıcı bir başlık verdim. Belki bundan sonra kullanılan kelimelere biraz daha dikkat edilir. İşsiz kalan onbinlerin üstü “hamdolsun”la örtülmez.
Teğet geçmek, ucuz atlattık türünden düşünmek işsiz kalan onbinleri görmezlikten gelmektir ki artık serinkanlılık değil vicdandır ihtiyacımız olan… “şurası da şu kadar kişi çıkarmış, burası da bu kadar kişi çıkarmış türünden trajik bir oyuna dönüşmüşse yaşananlar, politik kazançlara göre değil, gerçeklere göre hareket etme dönemi gelmiştir.
Çok içimiz karardı en iyisi bir anekdotla bitirmek…
Bir degüstatörden iki şarabı da tadıp hangisinin kötü olduğunu sormuşlar. İlk şarabı tatmış kötü olan bu demiş. Aman efendim daha diğerini tatmadınız bile demişler. Yanıt şu: “Bu o kadar kötü ki bundan daha kötüsü olmaz”
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.
yazınız yonetimdeki gerceklerı yansıtıyor ama baska altarnatifide yokki saygılarımla
qüseL bir yazı. sayQıLar.