Çocuklarımız ölüyor… Ve biz timsah gözyaşları döküyoruz…Kendi çocuklarımıza ağlıyoruz, başkasının çocuklarının önemi bile yok…
Ölen insan…
Ve ayrımsız yaratanın çocukları…
Ve ölenler bu toprakların çocukları…
Ve biz sadece benden olan çocuklarımıza ağlıyoruz. Bizim olan çocuklarımıza değil…
Halbu ki tüm çocuklar için ağlamasını becerebilsek, kendi çocuklarımızı da yitirmeyeceğiz, anlamsız savaşlarda.
Savaşan tüm çocuklar kahramanlıklarıyla, korkularıyla, hasretleriyle, zamansız ölüyorlar, öldürüyorlar.
Sadece bizim topraklarda değil, tüm her yerde…
*****
Ve her savaşın her taraf için anlamı var…
Ve her savaşın her tarafı için ölenleri kahraman, karşı taraf ise insan bile değil leşler…
Ölülerine bile saygı gösterilmiyor.
Çünkü unuttuk çoktan kahramanlıkları, şövalye gibi davranışlardan..
*****
Geçen gün yazmıştım. Tekrar yerinde kullanmak gerekiyor, o sözü…
İsrail’de, çocuklar öldürülmesin diye tankların önüne atılarak can veren Amerikalı aktivist Rachel Corrie’nin sözünü her tarafın içindeki taraflar yaşam biçim yapsa, sesini yükseltse çocuklarımız ölmeyecek: “Zulüm bizdense, ben bizden değilim.”
Zulüm yapanlar, çocukların ölümlerine neden olanlara karşı tarafların kendi içlerinden sesler yükselse… ‘Hey zulüm yapanlar, ölümlere neden olanlar, ölümü kutsayanlar, bizler bizden değiliz’ diyerek.
*****
Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Ateş düştüğü yerde yangınlar çıkarıyor.
O yangınlar ki, yeni ateşler düşmesine neden oluyor.
Ve inanın bilek güreşi yapılıyor.
Sadece belki, birkaç yıl sonra yapılacak anlaşmalar için…
Sonra methiyeler düzülecek o anlaşmaları yapanlar için…
Sonra söylenecek ve yazılacak: Çocuklarımızın öldürülmesinin önüne geçildi.
Barış geldi..
Ve biz sormayacağız. Dün ne eksikti… Neden çocuklarımız öldü?
Neden o gün değil de, çocuklarımızı yitirdikten sonra…
Bugün ne eksik?
Hani ‘bedeli ne olursa olsun yapardık, söylerdik… O bedeli öderdik…’
İktidar galiba çocuklarımızdan daha önemli.
Halbu ki, bir hayat bile kurtulacaksa ne önemi var görkemli ve içi boş sözlere…
Şemdinli’de bilek güreşi yapılıyor.
İnanın ne devlet için ne de PKK için ölenlerin önemi var.
Sadece sayıdan ibaretler… Hayatlar yok…
Bizim taraftan bilmem kaç kişi o taraftan daha fazlaysa yitirilen sayısı, avunmamız isteniyor.
*****
Yeni duydum, Şemdinli ve kimi yerlerde yeraltı dehlizleri var mış…
PKK oralardan geliyor ve sonra çekiliyor muş… Çekilmek dediğimse, öte tarafa değil bulunduğu yerde…
Ve dün akşam haberlerde izlerken bunun ne anlama geldiğini ve bir şehir efsanesi olmadığını anladım.
Çünkü çatışmaların bulunduğu dağda, katolar kazı yapıyorlardı…
Tanklar ise hemen alt tarafında…
Bizim bilmediğimiz, sadece hamasetle konuştuğumuz oraları…
*****
Söyleyeceğim şu.
Suriye’ye akıl dersi verenler, kendi topraklarına bakmalı…
Suriye’de doğru yanlış ne yapılı-yorsa, bu topraklarda aynı doğrular hayat bulmalı…
Kendi sorunlarımızı önerdiğimiz gibi çözmeksek, inandırıcılığımız kayboluyor. Korkularımızdan ve basiretsizliğimizden dolayı zamanın ruhunu okurken, yapılması gerekeni kaçırıyoruz….
*****
Suriye gizli istihbaratı saldırılara destek oluyorsa ki, biz de Suriye muhaliflerine oluyoruz.
Doğru olan sorunu çözmektir. Ve ne Suriye’nin ne de batı ülkelerinin müdahale edemeyeceği koşulları oluşturmaktır.
Birkaç yıl sonra olacakları bugünden büyük bedeller ödemeden yapmaktır.
Ne PKK istediği sonuca ulaşabilecek ne de ‘30 yıldır bitirdik, sonunu getirdik’ dediğimiz terör örgütünü ortadan kaldırabileceğiz. Şayet Kürtlerin tamamını imha etmeyeceksek….
Sadece insanları avutan ve yalanlara dayalı büyük bedeller ödemeye devam edeceğiz.
Son söz: Son saldırıların amacı her iki taraf için de, masa başında elindeki kartları güçlendirebilmek içindir. Yitirdiklerimiz ise sadece rakamlardan ibarettir. O kadar…