Orhan Pamuk ile Rasim Ozan Kütahyalı’nın birlikte fotoğrafının yayınlanmasından çok rahatsız oldum.
Eğer o şahısla bir yerde karşılaşıp, ayaküzeri çekilen fotoğraf kareleri olsaydı, bunun bir önemi olmazdı.
Kütahyalı’nın eşi Nagehan Alçı “2020’nin ilk günleriydi. Tam tarih vereyim. 10 Ocak 2020, Cuma akşamı.
Orhan Pamuk ve Aslı Akyavaş bizi Cihangir’deki evlerinde akşam yemeğine davet etmişlerdi. Daha öncesinde benim bir yazım dolayısıyla yazışmış, ortak tanıdıklar üzerinden haberleşmiştik.
Büyük bir mutluluk ve heyecanla buz gibi bir Ocak akşamı Orhan Bey ve Aslı Hanım’ın davetine gittik.” (Basından) açıklamasından da görüldüğü üzere bu fotoğraf planlanmış bir buluşma sırasında çekilmiş
Bu konuyu yazıp yazmamayı çok düşündüm.
Bir Orhan Pamuk okuru olarak, bu bir araya gelişten duyduğum tepkiyi dile getirmeyi gerekli gördüğüm için yazmaya karar verdim.
Belki uyarıcı, düşündürücü bir etkisi olur.
Olsun ya da olmasın, konuya dair düşündüklerimi yazmak, en azından beni rahatlatacaktır. Rahatlatacaktır çünkü Pamuk değer verdiğim bir yazardır.
Bir fotoğraf deyip geçmeyin!
Fotoğraf nerede, nasıl çekilmiş ve fotoğrafta kimler var?
Bu fotoğraf rasgele çekilmemiş.
Orhan Pamuk’un birlikte poz verdiği R. Kütahyalı kim?
Saldırgan ve nefret kusan diliyle malul olan R. Kütahyalı, iktidarın diliyle toplumu geren, düşmanlaştıran küfürbaz biri. Muhalefete saldırıdan beslenen vasat medyanın vasat yazarı!
Sorun o şahsın iktidar tarafında olup olmaması değil. Sorun, o şahsın bizatihi kendisi.
Pamuk’un kiminle fotoğraf çektirdiğinin başat ölçüsü, o şahsın iktidar yanlısı olup olmaması değil. Pamuk’u eleştirim bu noktanın çok daha ötesinde, muhatabın siyasal ve ahlaki düzeyi!
Orhan Pamuk’un iktidar medyasından kimileri tarafından dahi bir tiksintiyle anılan bu şahısla ne işi olabilir?
19 sene öncesinin 32. Gün programına konuk olan Orhan Pamuk’a Rasim Ozan Kütahyalı’nın soru sorduğu bölümün arşive alınması sebebiyle Kütahyalı, 2020 Ocak ayında çekilmiş bu fotoğrafı yayınlamış.
Kütahyalı, Pamuk ile fotoğrafını bu sıralar neden yayınlama gereği duydu, bilemem. Bence önemli olan bu değil, önemli olan o bir araya geliş.
Özel Alan mı?
Burada hemen, bu buluşma ve fotoğraf kareleri ilgili kişilerin özel alanıdır, bunu sorgulamaya hakkımın olmadığı söylenebilir.
Hâlbuki buna yalnız benim değil, başkalarının da hakkı var.
Entelektüellerin, aydınların, sanatçıların ve siyasetçilerin faaliyetlerinin bir ucunda toplum vardır. Toplum bu faaliyetlerin, ürünlerin hedefi olduğu ölçüde, bu ilişkinin hem nesnesi hem de öznesi konumundadır. Toplum bu ürünlerin alıcısı olarak salt edilgen değil, bu ürünleri değerlendirme anlamında da etkendir. Sanatçıların bu ilişkide bir ölçüde özgün alanda bulunduğu ve toplumu merkeze alarak üretmediği gerçeğini dikkate alacak olsak bile, sonuçta ortada bir toplum gerçeği vardır.
O halde bir Orhan Pamuk okuru olarak bir Orhan Pamuk eleştirisi yapma hakkına da sahibim demektir. Kaldı ki, okuru olmayan bir başkası da eleştiri yapabilir.
Dolayısıyla Orhan Pamuk’un herhangi bir kişiyle değil de Rasim Ozan Kütahyalı ile görüşmesi beni ilgilendirir. Değer verdiğim bir edebiyatçının iktidarın aparatı haline gelmiş, dilinden kötülük akan biriyle görüşmesi çirkin bir görüntüdür.
Buna gerek var mıydı?
Nobel’i ideolojik bir kurum olarak tanımlayan Erdoğan “Mesela Türkiye’den kalkmışlardır teröriste ödül vermişlerdir. Niye mantık budur… Anlayış budur…” demişken;
Sanatın içine tükürülür ve sanatçıların başında boza pişirilirken;
Gülmeye, düşünmeye, ironiye, mizaha dahi katlanılmazken;
Hapishanelerde onlarca yazar, çizer, gazeteci varken;
Bunca hukuksuzluk, adaletsizlik ve ben yaptım oldu anlayışı egemenken;
Kısacası bir korku toplumu yaratılmışken;
Bir edebiyatçının, hem de Nobel ödüllü bir edebiyatçının kalkıp Kütahyalı gibi birisiyle görüşmesi gerçekten yaralayıcıdır!
Konuyu keskin bir soruyla bitirelim. Böylece hem bu özel alan meselesini hem de yazarın sorumluluğu hususunu açıklığa kavuşturur.
Orhan Pamuk, örneğin Veli Küçük’le veya mahkeme kapılarında kendine saldıran Kemal Kerinçsiz’le bir araya gelip fotoğraf çektirebilir mi?
Elbette Kütahyalı’yı onlarla eşitlemiyorum, ama mantığın aynılığından söz ediyorum.
Sanatçı İyinin Yanındadır
Bu fotoğraf karesinde iyi nerede?
Pamuk’a kötü demiyorum.
Zaten kitapları da kötüydü demiyorum.
Sadece kötü bir iş yaptı diyorum.
Ve eğer onun için bunları yazdıysam
Yazdıklarına ve Nobel ödülüne değer verdiğim biri olarak
Beni ve benim gibileri hayal kırıklığına uğrattığı içindir.
Demek ki hayat, romanlardan daha şaşırtıcıymış!
Okura Bir Özeleştiri Borcu Var
Olur olmaz her durumda Norveçli yazar ve Nobel edebiyat ödüllü Kunt Hamsun’un Hitler faşizmine sempatisi üzerine, okurlarının kitaplarını getirip kapısının önüne yığması olayından söz edilmesini yersiz bulmuşumdur. Bu kadar da değil diyerek, Pamuk için bu olayı anıştırmaktan da uzak dururum.
Kitaplığımdan Pamuk’un kitaplarını kaldırıp atmayacağım.
Pamuk’un konuya ilişkin doyurucu bir açıklama yapması veya özeleştiride bulunması okuruna bir borçtur.
Pamuk böyle davranmazsa artık yeni kitaplarını almayacağım.
Yazdıklarını okumayacağım.
Sözlerine itibar etmeyeceğim.
Ben de kim miyim?
Hiiiiç, yalnızca bir okur.