Okumak eylemi, tüm eylemlerden önceliklidir. Okuma eyleminin önceliği kutsal bir emir olmasındandır. Her şeyi yoktan yaratan Allah, insandan ilk olarak insanın “Yaratan Rabbin adı ile ” okumasını istemiştir. Okumak salt kültürel bir eylem değildir. Okumak birileri istediği için yapılacak bir eylem de değildir.
İnsanoğlu okuyabilen tek varlıktır. Tüm insanlar için ortak bir eylemdir okumak. Dünyanın neresinde olursa olsun okumayan bir topluluk olmamıştır. Toplulukların kimi kayalarda ki kabartmaları okumuştur, kimi deri parçası üzerinde yazılanları, kimi kâğıt üzerindekileri okumuş ve bu gün de elektronik ortamlarda yazılanları okumaktayız.
Okumak, Rabbimizin bizden istediği ilk eylem olarak tanımlanabilir. Okumak, Kitap aracılığıyla, insanın yaratıcısı ile bağ kurmasıdır. Okumak, yaşanılan iyi ya da kötü şeylere anlam verebilme çabasıdır. Okumak, mazereti olmayacak eylemlerden ilkidir. Okumak için Allah Resulünün bile mazereti olamazdı onun içindir ki arka arkaya “ümmi” olan birine “Oku” emri verilmiştir. Okunanlar Rabbimizin adı ile başlamıyorsa bu bir okuma hele de Rabbimizin bizden istediği bir okuma değildir. Bu durum belki de eşeklere kitap yükleme işidir. Demek ki kitabı taşıyamayanlar, Kitabın taşınması kendilerine ağır gelenler, için bir korkum var. Ya yüklerini taşıtacak eşek bulamazlarsa…
Okumak ve alışkanlık kavramlarının birlikte kullanıldığı birçok cümle duymuşuzdur. Okumak alışkanlıkla tanımlanmayacak kadar yüce bir eylemdir. Alışkanlık kavramı genellikle olumsuz istenmeyen durumlar için kullanılan bir kavramdır. Alışkanlık, duygusal ya da zihinsel olarak bize tahakküm eden durumlardır. Nasıl ki alışkanlıkları ortadan kaldırmak zorsa alışkanlıkları oluşturmakta zordur. Okuma alışkanlığı, isteyerek elde edilebilecek bir durum değildir.
Alışkanlıklar kendiliğinden “spontane“ yaptığımız ya da yapmadığımız; ama “neden” sorusuna cevap veremediğimiz davranış kalıplarıdır. Hiçbir insan alışkanlık yaptığı için karnını doyuruyor değil. Kişilere “ neden yemek yiyorsun ?“ sorusunun cevabı alışkanlıktan değildir. Yemek yemek ihtiyaçtır. Yaşamamız için bir olmazsa olmazdır. Yine “ niçin namaz kılıyorsun?“ sorusunun cevabı da “alışkanlıktan” olamaz. Okumalıyız, okumalısınız ve okumalılar. Bir alışkanlık olarak değil. Bir ihtiyaç, kutsal bir emir olduğu için okumalıyız. Okumalıyız, birlikte okumalıyız ya da önceden okuyanlar okumaya devam etmelidir. Okumalısınız, hiç okumadıysanız ya da okumayı bilmiyorsanız da okumalısınız. Okumalılar, hiç tanımadığınız biri ise de okumasını isteyebilirsiniz.
Nereden başlamalıyım? Sorusunun cevabı Kitab’tandır. Hayatınızda okumanız gereken önemli birçok okunması gereken olabilir. Unutmayın ki öncelikli olandan başlamak gerekir. İnsanların pişmanlığının temeli; önemli olanlar ile öncelikli olanların ayrımını iyi yapamamaktan kaynaklanır.
Okumak, havaya ardı ardına sıkılan bir mermi değil hedefe atılan bir ok olmalıdır. Okuduklarım bana yol gösterip beni mutlu yapıyorsa benim için gerekli ve önceliklidir. Okumak, sizde bir alışkanlık halini almışsa bu ayrımı yapamazsınız. Her önünüze geleni okuyor, her yerde okumaya çalışıyor ve okuyabilmek için insanların kalbini kırmaya başladıysanız sizde bir, Okuma Alışkanlığı Sendromu görülmeye başladı demektir. Okumak kutsal bir emir olsa da kutsallaştırılmamalıdır. Birçok toplumun helakı, kutsal emirleri kutsallaştırmaları ile başlamıştır.
Nedir Okuma Alışkanlığı Sendromu? Okuma Alışkanlığı Sendromu, hemen her yaşta görülen kronik olmaktan çok müzmin bir rahatsızlıktır. En belirgin semptomu nedensiz okumak ve kitabın “son ya da the end” yazan kısmına kadar sayfaları çevirmektir. Hastaların birçoğu okurken kimsenin ses çıkarmamasını mümkünse herkesin o mekânı terk etmesini isterler. Hastalığın ilerleyen aşamasında kişiler idealistliğin sınırlarında dolaşırlar. Bu hastalar “ Genel Kültürlerini” artırmak adına bir çok agresif davranışlar sergilerler.
Bazı hastalarda da bu durum OBK şeklinde tezahür eder bu hastalar okunabilecek tüm objeleri okumak için her şeye katlanırlar. Bu hastalık kişi de hem maddi hem de manevi yıkımları beraberinde getirir. Özellikle Kütüphane Fobisi olan hastalar devletten aldıkları maaşlarının yarıdan fazlasını kendilerine “ jilet gibi kitap” temin etmeleri için kitapçılara bağışlarlar.
Okuma Alışkanlığı Sendromu için kullanılabilecek etken maddesine sahip bir ilaç henüz piyasaya sürülmedi. Bu alanda çalışmalar özellikle kendini ispat etmiş üniversitelerimizde ki Eczacılık Fakülteleri’nin AR-GE bölümlerinde devam etmetedir. Hekimlerimiz özellikle ilaç isteyen hastalara hem ulusal hem de milli mümtaz ilaç firmalarının ilaç tanıtım broşürlerini bu hastaların tedavilerinde kullanmaktadırlar.
Alanında uzman doktorların bu hasta yakınlarına tavsiyeleri bu hastalarla fazla tartışma ortamlarına girmemeleri ve bu hastalara uzun süre dikkatli dikkatli bakmaları hem onların sağlığı açısından hem de kendi sağlıkları açısından daha iyi olacağını vurguladılar.
Tüm bu yazıyı okuduktan sonra; derin bir oh çekip iyi ki,“ Okuma Alışkanlığı Sendromum” yok dedim. Olana da yakınlarına da, Rabbim kendi adıyla okumayı nasip etsin
Ercan Harmancı
Eğitimci – Sosyolog
ercanharmanci@hotmail.com
Okumak kadar zevkli, zaman geçirici, karşılaşabileceğimiz her türlü çıkmazda, çözüm bulabileceğimiz tek araçtır. Okumanın ne zamanı olur ne de doyulur. Evet beşikten mezara kadar bitmeyen tek hazine okuduklarımız ve ondan yararlanabilmeyi bilmektir. Ayrıca cehaleti de ortadan kaldıracak tek yoldur.