Okulun bahçesinde hissettim hafif bir esintiyi. Bir an geçmişe döndüm. Dal ucuna tüneyip gelenleri gözlemek istedim. Ilıktı esinti, kalbim bir hoş oldu. Anılar geçti gözümün önünden.
Karışık duygular, içerisindeyken, bir ses kulağımda tanıdık. Buradasın, dedi. Sevgi bankında sise karıştım. Titredim ve yeniden hayat buldum. O incecik nağmeli sesi, ılık esintide aradım. Mektubun sayfasında gördüm, geçmişten kalanları. Mektup bir anı değil, yaşanacak bir hayat belirtisiydi.
Kimseyi görmeyince, banka uzandım. Biraz önceki sese kulak verdim. Nağmeli ses belleğimde de karıştı gitti. Kalbimde yoğurduğum hisleri, kazımak istedim, banktaki isimlerin altına. O isimler ki bir tarih ve bir özel günün kutlandığını gösteriyordu.
Bank, o sıcak günlere ait duyguları, iyi karşılamıyor, gibiydi.
Bulutlar aydınlığı bozdu. Rüzgâr esti soğuttu. Bankın üzerinde, yalnız sise boğulmuş ve neyi beklediğimi bilmeden oturdum. Yine bir ses yeni bir ses ulaşır, diye…
Geçmişi yad etmek için arkadaşlarımı aradım. Bilemiyorum kimsecikler gelmemişti. Damlalar bir işaretti. Niyeti olanlar bile vazgeçmişti. Çünkü yağmur, bankı kuru bırakmadı. İçeriye girdim ve koridorda adımlarımı saydım. Yoksa arkadaşlarım gruplar halinde sohbete mi dalmışlardı.
Zil çaldı, kaçak mıydım diye düşündüm. Kendimi rüyada sandım. Sıkıldım, herkes derste iken benim derse girmemem doğru değildi. Doğru olmayan bir şey daha vardı. Bu özel günde kimsenin gelmemesiydi.
Özlenen sesleri duymak için koridorda kalmaya devam ettim. Sorular ve cevaplar! Öğrenciler arasındaki tartışmalar aynıydı. Sevindim mutlu oldum. Sınıfıma girdim ve geçmişten geliyorum, yıllar önce bu sıralarda oturdum, ders dinledim ve parmak kaldırdım. O günlerde üzüldüğüm ve de sevindiğim anlar oldu.
Öğrencilerden biri, kaç yıl önce, dedi.
Yıllar acımasız, ama otuzu aşkın, dedim.
Öğrenciler, tahta akıllandı fakat notlar aynı, dediler.
Laboratuvardan gaz kokusu geldi. Hızla geçtim ve kapıya yöneldim. Yağmura rağmen caddeye çıktım. Saçlarımdan damlalar aktı, aldırmadım. Aldırmadım öğrencilerin sözlerine arkadaşlarım olmayınca.
Bata çıka görev yerine döndüm. Rüyalar gerçek olsa, dedim. Yenilenen ümitlere sarıldım. Alevlenen aşkın pençesinde gibiydim. Hayallerimi süslemek istedim. Yaşadıklarım gerçeği yansıtıyordu. Hayat ağacı, çiçekleri sönmüş ve dikenleri belirliydi, yakınından geçmedim. Bağımsız düşüncemi zorlamadım. Zorlamadım eski ve yeniyi karşılaştırmayı.
Yalnızlığımı hissettim ve gözlerim yaşlandı. Bahçedeki sesin aldatmaca olduğunu anladım. Sesten kurulu bir serap mıydı? Acaba demek istedim. Masal kahramanları düştü belleğime, yeni çilelere yer vermedim.
Yarınlara bir anı kalması için kestiğim bankın kenarı, boyanmıştı. Kesik yeri fark ettim, anılarım canlandı, o kadar. Kesip zarar verdin de ne kazandın, demişti arkadaş. Bir anı kazanmıştım fakat o anıyı bugün de yaşayamadım.
Bir bank ve anılarla dolu, bir yaşam biçimine ait serüvenler. Yaşanmışlıklar, genelde neşeli ve bazen de hüzünlü…
Dolu dolu geçtiğini sandığım, bir yaşam ve yaşanmışlıklar.
Hasan TANRIVERDİ