Galiba ben de şiddet yanlısı oldum..!
Neden mi?
Pandemiden dolayı kumanda elimden düşmüyor.
Tv izliyorum. Bir şarkı açıyorum. Ama düşünmekten onu da dinleyemiyorum.
Çığlıklar…
Ölümler…
Beynimin içinde kimbilir kaç şiddetinde depremlerle ne türkü, ne şarkı dinleyebiliyorum..!
Ve her kanalda aynı konular…
Kadın evli ve çocuklu. Kocası varlıklı, zengin ve karısını çok seviyor. Kadın kocasına ihanet ediyor. Koca, dedektif tutuyor. İhaneti öğreniyor.
Onu öldürüyor..!
Ben de “OH İYİ OLDU SANA!” Diyorum.
Adamın sevgilisi var. 2 çocuklu. Eşini her gün dövüyor, yüzüne kezzap döküyor. Kadının bir gözü kör oluyor. Bedeni bıçak yarası izleriyle kevgire dönmüş…
Ve kadın adamı öldürüyor..!
Ben de “NİHAYET! OH İYİ OLMUŞ!..” Diyorum.
Çocuk 10 yaşında. Kaçırılıyor. Günlerce 26 erkek tarafından tecavüz ediliyor. Çocuk serbest kalıyor. Annesi durumu emniyete iletiyor. Adamlar tek tek yakalanıyor. Adli tıp kız çocuğunun cinsel organlarının parçalanmış olduğunu tespit ediyor.
Ve raporunu yazıyor.
“Çocuk, tecavüzlere bağlı sandalyeye oturamayacak derecede travma almış, ruh sağlığı bozulmuştur.”
Sanıklar tutuksuz yargılanıyor.
Dava tam 10 sene sürüyor.
Çocuk artık 20 yaşında bir genç kız.
Sonuç:
“Çocuk kendi rızası ile livatada bulunmuş olup. 26 sanığın beraatine karar verilmiştir.”
İçimde öfke oluşuyor. Saç diplerime kadar yükseliyor öfkenin keskinliği…
Sonra… sonra bende mantık, diye bir kavram kalmıyor.
Elime silah alıp o 26 sapığı öldürmek istiyorum..!
Adaleti herkes kendisi sağlasın, diye düşünüyorum.
Boşuna film ve dizilerde o sigara içen sanatçıların dumanlarını ekranda buzlaştırmasınlar.
Yasaklar iştah açıcıdır.
Ve böylece ben de şiddet yanlısı oluyorum…
Öldürmenin doğal olduğunu düşünüyorum.
Artık anlayamıyorum: Hayat oyunu nerede başlıyor, nerede bitiyor?
Hiç çözemiyorum!
Sahi, ne demişti şair?
“Uyuyalım, hiç birşey olmazsa sabah olur.”
Emine Pişiren / Kocaeli