Sevgili okurlarım, 24 Kasım Günü Atatürk’ün Millet Mektepleri Baş Öğretmenliğini kabul ettiğinin 94. yılını ve öğretmenler gününün de 41. yılını kutlamak maksadıyla bu yazımı kaleme almış bulundum.
Sevgili okurlarım, 1 Kasım 1928 tarihinde yapılan harf devrimini müteakip, yurdun birçok yerinde millet mektepleri açılarak, okuma yazma seferberliği başlatıldı. Okuma yazma çalışmalarını başlatan ve bu çalışmalara bir fiil katılan Mustafa Kemal Atatürk’e, 24 Kasım 1928 de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, Baş Öğretmenlik unvanı verildi. Bu bağlamda, 24 Kasım günü çok önemli bir gün olup, “Baş Öğretmenlik Günü” olarak kutlanmaktayız.
Sevgili okurlarım, bu hatırlamayı yaptıktan sonra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Başöğretmenlik unvanını, öğretmenler günü haline dönüştüren, 1980 ihtilalini yapanların Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Sağlamdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ait olan Başöğretmenlik ünvanlını, Türkiye Öğretmenlerine mal etti. Böylece Türkiye Büyük Millet Meclisinin almış olduğu kararı yok sayıldı.
Sevgili okurlarım. Aslında, Öğretmenler Gününün tarihsel geçmişine bakacak olursak, 16 Mart günü, öğretmen okullarının açıldığı gündür. Bu günün Öğretmenler Günü olarak kabul edilmesi gerekirdi. Bu durum, o günün şartlarında kabul edilmese de, o şartlar ortadan kalktıktan sonra kabul edilebilirdi. 16 Mart gününün ötesinde, Birleşmiş Miletlerin Eğitim Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) kabul ettiği 5 Ekim 1994 gününü Dünya Öğretmenler Günü olarak kabul etmiştir. Ülkemizde bu karara uyarak, 5 Ekim Gününü Öğretmenler Günü olarak da kabul edilmeliydi. Ne yazık ki bu günde kabul görmedi.
Bakın değerli okurlarım, toplumları yönetenler her zaman toplumun yararına olan temel gerçekleri görmemezlikten gelemezler. Devleti yönetenler, ülkemizin sağlık ve selameti için, öğretmeni bilimsel verilere dayalı yetiştirilmesini sağlamalıdır. Öğrencilerimizin daha donanımlı yetiştirilmesi içinde, eğitim-öğretimi çağdaş verilere göre hazırlanması gereken en uygun müfredatını yapmak zorundayız. Aksi halde dünya yaşamında, büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalırız. Bunu bilmemiz gerekir ki, dünyayı sorunlu hale getiren cehalettir. Cehaleti ortadan kaldırmadan, huzura kavuşmamız imkânsızdır. Cehaleti ortadan kaldıracak kişiler de, yalnız ve ancak öğretmenler ve onların yetiştirdiği anne ve babalardır. Çünkü öğretmenin imalatı insandır. Bu insanlar 6-18 yaşta olan ve öğrenme çağında ki çocuklardır. Onları pozitif düşünce ışığında yapıcı, yaratıcı, zihinsel gelişimi işlek ve bağımsız iş yapma yeteneğini hesaba katarak yetiştirmiş olsunlar. Toplumumuzun mutluluğa erişmesi ve refah seyfiyelerinin yükselmesi, demokratik düzen içinde birbirlerini sayıp sevmesi bu ilkelere bağlıdır. Böyle bir toplumun bireylerinden, dünyaya gelecek çocukların sosyal genleri düzenli ve sağlıklı oluşmuş olur. Hatta zekâ düzeyleri gelişkinlik gösterir. Ne yazık ki 1980 den başlayan cahilleştirme politikası, eğitim kurumlarının içini boşaltıp, yozlaştırarak, istedikleri düşünceye göre bir kadro oluşturma girişiminde bulunmaya başladılar. Böylece, yapılmaya başlanan o uzantılar, bugünkü eğitim sistemini çağın gerisine götürmüştür. Durum böyle olunca, eğitim kalitesi düştü. Buna paralel, sevgisizlik oluştu, işsizlik beklenmedik şekilde çoğalmakta, hırsızlık ve kapkaççılık arttı, anarşik hareketlenme yoğunluk kazandı. Bütün bunlarla beraber, cehalet zincirin halkaları çoğalıp kalınlaştı.
Sevgili okurlarım bilmemiz gereken o dur ki, bu yönde gelişme gösteren tehlikeye karşı, gerekli önlemler alınmadığı takdirde, bu tehlikeyi ortadan kaldırmak imkânsızlaşmış olur. Böyle bir düzensizlik içinde yaşamak hiç bir kimseyi mutluluk getirmez. Bu gerçekleri görüp, ona göre eğitim-öğretimi en kısa zamanda, yeniden yapılanmaya başlatmak gerekmektedir. Bu ciddiyet içinde, bütün imkânlarımızı kullanmak zorundayız. Aksi halde, başı dik nesillerin yetişmesi, mümkün olmaz. Evrensel bağımsızlıktan söz etmemiz imkânsızlaşır. Ülkemizi yöneten siyasi iktidarda kim olursa olsun, bütün bu olumsuzlukları düzeltilmeden, insanlarımızın rahat nefes alabileceğini zannetmiyorum. Bu şartlar içinde yaşayan öğretmene, 24 Kasım günün kutlu olsun demenin hiçbir anlam ifade etmeyeceği kanısındayım. Öğretmenlerin aslı görevlerini yapmaları için, gereken koşullar sağlanmalıdır. Sağlansın ki, medeniyetin öncüsü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün göstermiş olduğu hedefe ulaşılsın. Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki , “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” O’nun göstermiş olduğu hedef de, kültürle, sanatla ve çağdaş medeniyetle bütünleşme vardır. Bu itibarla, Türkiye Cumhuriyeti Devletini sonsuzluğa taşıyacak olan çocuklarımızın yetiştirilmesi sorumluluğunu taşıyan öğretmenlerimizin, içinde bulunduğu durum ve şartların yeniden gözden geçirilmesinin şart olduğunu düşünüyorum.
Sevgili okurlarım. Bu anlamda, başta Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, hayatta olmayan öğretmenlere rahmetle diliyor, emekli yaşamını sürdüren öğretmenlerimize sağlık, çalışan öğretmenlerimiz inde 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyor, saygılar sunuyorum.
Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar ve Halk Şairi
Kaleminize sağlık hocam.