Sana nasıl teşekkür edeyim, öğretmenim?
Bana kalem tutmayı, okuma yazmayı öğrettiğiniz için mi?
Adımı yazmayı öğrendiğim zaman içimde duyduğum sevinci mi?
Yoksa babam askerdi.
Annemin adına, ona yazabildiğim mektuptan dolayı mı?
İlk masal kitabını okurken o gece gördüğüm rüyayı,
ah! Bir defa daha görme özleminden dolayı mı?
Bir gün ödevimi unutmuştum.
O anda duyduğunuz üzüntüden dolayı
beni önemsediğiniz için mi?
Ruhumdaki siyah çizgileri,
bir tebessümünüzle yok ettiğiniz için mi?
İlim ve mutluluk yolunda rehberlik ettiğiniz için mi?..
Sen, elinde fırçayla kalbimize resimler çizerdin.
Kelebek, karınca, ağaç resimleri…
Kaleminle alnımıza:
“Yüksel, yücel!
Göğün hür maviliğindeki özgürlüğü yakala” diye yazıyordun.
Elinde tohum; sen doktor, sen mühendis, sen öğretmen ol diye
ekiyordun, vatan toprağına, üşüyen ellerinle.
Düşüyordun Anadolu yollarına.
Uyumadan sabahladığın günleri unuttun mu?
Sobamızı yakıyordun üşümesinler diye.
Sanki bize, kanat takıp uçuracaktın, uçsuz bucaksız semalarda.
En heyecanlı sözün:
“Hadi tahtaya kalk.” Nasılda küt küt vururdu kalbimiz.
Kalkmak istemezdik.
Bilmediğimizden değil,
ya öğretmenimiz yırtık ayakkabımı görürse diye.
Biliyor musun öğretmenim?
Annemin beyaz mendile sardığı sıcak ekmeği yerken,
öğlen teneffüsünde, afiyet olsun demeyi o zaman sizden öğrenmiştim öğretmenim.
Biliyor musun? Bir öğrencin bilgi yarışmasında birinci olmuştu.
Sanki yüreğin büyümüş dağlar kadar olmuştu.
Sende bir şeyler vardı öğretmenim,
hiç kimsede olmayan bir şeyler.
Filizlenen ama tükenmeyi reddeden şeyler.
Yağmur damlası gibi ekmek gibi bulut gibi şeyler.
Zayıflığı asla kabul etmeyen,
kudretini tanrının güneşinden alan ışık gibi bir şeyler…
Öğretmenim bugün seni öyle özlüyoruz ki
Mevlana gibi dönüşlerini,
Yunus gibi söyleyişlerini.
Dost de sevgi de de
aydınlat yara tutmuş yüreklerimizi.
Senin sevgin o kadar büyük o kadar uzum ki
arkandan koşuyorum yetişemiyorum.
Yetişsem yine elini uzatıp saçımı okşar mısın?
Şairin dediği gibi:
“Senden önce öğretmenim,
Hiç uçurtmam olmamıştı benim,
Artık olmasa da olur.
Sen varsın diye sevinçten,
Uçurtmayım şimdi ben”
Yüreğimin ta içinden gelen bir sesle,
5 Ekim öğretmenler gününde değil
her zaman, işini en iyi yapma gayreti içinde olan
öğretmenlerimizin unutulmaz hatıraları,
bütün öğretmenlerimizin, hepimizin hatıraları olsun.
Bütün öğretmenlerimi bir kez daha hürmetle anıyor,
en kalbi duygularımla ellerinizden öpüyorum.
Öğretmenim.
Yusuf Yılmaz