Çalışan kadın olmak mı?
Kaç tane erkek bu zamanda çalışan kadın olmak ister acaba?
Akşam akşam her iki eş de aynı anda kapıdan içeri girerler. Erkek odaya uzun oturmaya kadın mutfağa aç bebelerini doyurmaya koşar… Çocuklarını sevmeye bile fırsatı yoktur oysa.
Eee yemek ile iş biter mi. Toparla yıka. Oturup çay içmek bile haram kadına. Sonra başla bakalım sabah öğünlerini hazırlamaya. Bu arada bir taraftan çocukların ödevleri- günlük tekrarlar. Ah, kafa kazan oldu kadında. Tv ise lüks o saatten sonra. Aslına bakarsanız dinlemek için bir nefestir çalışan kadına.
Peki, neden okudu bu küçük kızlar?
Küçücük dünyalarında tek istekleri ayakta durmaktı o günün zamanında. Akılsızca. Evet akılsızca. Ev hanımı olsalar sanki daha mı çok yorulup yıpranacaklardı. Nasılsa boğaz tokluğuna yaşayacaklarsa (maddi manevi sorumlulukların daha çok üzerilerinde taşıdıkları şu zamanda) kesinlikle aptalca… Ne bilsin yavrucaklar bilmeden hayatı sırtlamak yazılmış bahtlarına. İş ağır, kafa- beden kalmaz, ev işleri, çamaşır, misafir, eş- çocuk… Kimin cılız omzuna bunca oyulga? Yine de güçlüler, bakın hele etrafınıza. Hem erkek hem kadınlar, yaşama inat ayaktalar.
Bir de er yönü var bu işin bir de vicdan.
Bu kadar yoğun tempoda koca ne yapar acep? Uzun oturur efendim uzun. Çayı, çorbası gelsin, çamaşırı yıkansın, ütüsü yapılsın. Ama unutmasın ki kadını her zaman emanet ettir ona. Kadın yorulduğunda ise ya çare olacak ya çare bulacak ona eş olduysa. Fakat ne yazık ki küçük kızlar okuma savaşı verirken, küçük oğlanlar paşa. Ah bedel, ah bedel… Çoktan unuttu erkekler emanetlerini. Bebeleri yetmedi bir de kendilerini sardılar küçük kızların omuzlarına.
Kadın bunalıp doktor doktor arşınladıkça size gün mü doğacak sanırsınız yoksa? Siz merdivenin başından bakınırken aşağılara, kadın hala adım adım yaşamı arşınlıyor sizin adınıza. İki basamak inip elini tutsanız ölmezsiniz, hadi el uzatın ona. Sakın ola başarılarınızı ve sizi siz yapan her şeyi paye biçip böbürlenmeyin boşuna. Yaşamda her ne iseniz bir kadının damgası var alnınızda. Eş ya da ana. Sizi siz yapan onlar aslında.
Bu iş derin, bu iş uzun. Anlatılan ise teğet geçer yaşama. Sadece bir hatırlatma olsun istedim kadın ve çocuğa zulmün arttığı şu günlerde; emanet edildiğimiz, emanetçi bildiğimiz korumacılarımıza…
Kısaca diyorum ki;
Küçük kızların korunmaya ihtiyacı var hala. Emanetinize hıyanet etmeyin ve erliğinizi bilin.
Eğer insanlık divanına yüzünüz âmâ olmadıysa hâlâ.
Yüreğim yüreğinizdedir. Sevgilerimle…
Habibe E. Ağaçdelen