Gün/aydın dostlarım…
Özlemeyi biliyorsan tebessüm et. Beklemeyi biliyorsan sabret… Sevmeyi biliyorsan… Kollarını aç___________________ Sevgiye başlangıcım ben…
ÖFKE
Son zamanlarda, günlük hayatın içerisinde, televizyon programlarında, basılı ve dijital dergi, gazetelerde karşılaşılan kelimelerin başında “ÖFKE” gelmektedir… İşte uzun yıllardır ama son zamanlarda saha sık dilimizde olan ve günlük hayatta sıklıkla karşımıza çıkan öfke kelimesi ne demekmiş TDK’ya göre bir bakalım istedik bu gün var olan sesin hükmüyle yazan kalemimizle ve sabahın bu saatinde yorgun, bezgin bir halde bir araştırmaya girdik…
Peki ÖFKE nedir?..
TDK şunu demiş: – Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap…
Öfkenin birde eş anlamı vardır: HİDDET…
Demişler ya; “Hiddetlenme Padişahım senden büyük Allah var” diye…
Ya da: “Öfkeyle kalkan zararla oturur” diye.
Öfke; sevgi, üzüntü, korku, acımak gibi en temel duygularımızdan biridir. Genel olarak insanın bilinçli yaşamadığı, kontrol etmekte zorlandığı bu duygu ile nasıl başa çıkılacağı, yaşandığı anda verilen kararlarla şekillenir. Kişinin karşısındakine ve kendisine kontrolsüz yaşanan ÖFKE ile vereceği zararlar çok farklı boyutlarda olabilir…
Öfke tutuşturulmuş bir ateştir. Ateş, ancak ona hakim olmakla söndürülür.
Genel olarak öfke doyurulmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere verilen duygusal tepkidir.
Öfke, sevgi, hoşlanma, korku, gibi temel duygularımızdan biridir.
Öfke diğer duygular gibi son derece doğal, evrensel ve sağlıklı olarak ifade edildiğinde yapıcı ve kişiler arası iletişimi düzeltici olabilen bir duygudur.
Öfke, baskı, engellenme, hayal kırıklığı, incinme, korku, haklarımızın çiğnenmesi karşısında gösterilen bir tepkidir.
Öfke duygusu hayata tutunmamızı ve hayatta kalabilmemizi sağlamaya yönelik olarak genetik kodlarımızda var olan bir duygudur. Her insanda var olan bu duygunun ifade ediliş şekli kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Kimi insanlar öfkelenince kontrolünü kaybedip kendine ve çevresine zarar verirken kimisi de öfke duygusunu karşı tarafa yansıtmayıp iç dünyasında fırtınalar kopararak yaşamaktadır.
Öfke, yaşanması normal olan, yapıcı bir şekilde ifade edildiğinde sağlıklı ve uyumu kolaylaştıran bir duygudur.
Öfke duygusu genellikle savunma ile ilgili bir duygudur. Bireylerin benlik bütünlüklerini tehdit altında hissettikleri zamanlarda ortaya çıkar ve bu yönüyle kişinin hayata olan adaptasyonunu sağlar. Aslında öfke normal bir duygudur. Fakat neden olduğu yıkıcı etkilerden dolayı normal olmadığı veya hiç olmaması gerektiği şeklinde bir algı vardır. Bu algının oluşmasında öfke duygusu değil de onun ifade ediliş şeklinin önemli bir etkisi bulunmaktadır.
Öfke önemli bir işarettir. Öfke incindiğimizi, haklarımızın çiğnendiğini, gereksinimlerimizin ya da ihtiyaçlarımızın anlaşılmadığını ve doğru bir şekilde karşılanmadığını gösteren bir işarettir. Öfkemiz bize yaşamımızda önemli olan bir sorunu ihmal ettiğimizi ya da kişiler arası ilişkilerimizde inanç, değer, arzu ya da hırslarımızdan çok şey feda ettiğimizin sinyalini vermekte olabilir. Ya da başa çıkabileceğimizden çok fazlasını yaptığımızı ya da verdiğimizi gösteren bir işaret olabilir.
Ancak öfke kontrol edilemeyen ve yıkıcı bir biçimde davranışlara yansıyarak saldırgan ve son derece tahrip edici tepkilere dönüşme potansiyeline sahiptir. Doğal bir duygu olmasına karşın, kontrol edilememesi, iyi yönetilememesi saldırganlığa ve olumsuz davranışlara yol açar…
Temel olarak öfke davranışı için çözüm arayan, kontrol edilmesi gerektiğini düşünen ve bunun için yardım arayan kişiler azınlıkta olmasına rağmen öfke, günlük yaşantımızda sanıldığından daha fazla etkin olmaktadır.
Dünyanın bugün içinde bulunduğu zorlayıcı yaşam koşulları, güvenliğin ve sosyal güvencelerin yetersiz oluşu, ekonomik koşulların aileleri zorlaması insanları daha gergin, sıkıntılı, çaresiz ve engellenmiş hale getirmektedir. Kişiler bu engellenmelerin sonucunda kronik olarak uyarılmış ve gerilmiş hale gelebilmektedirler.
Öfkelendiğimiz zaman fiziksel, duygusal ve düşünsel olarak bazı tepkiler göstermekteyiz. Bu tepkiler doğrudan gözlenebilen ve dolaylı yoldan gözlenebilen tepkiler (işaretler) olabilmektedir.
Doğrudan gözlenebilen tepkiler (işaretler); yüksek sesle konuşma, vurma, tekme atma, tartışmacı ve saldırgan olma, bas ağrısı, kalp atışının hızlanması, mide ağrıları gibi.
Öfke, çok hafif bir tepkiden hiddete kadar farklı yoğunlukta yaşanan bir duygudur.
Bu gün için ev içi şiddet olgularında, çocuk tacız ve istismarlarında, terör olaylarında, sokak kavgalarında ve trafikte sağlıklı olarak ifade edilemeyen öfke duygularının etkisi görülmektedir…
Genelde insanlar öfke ile ilgili olarak ne kadar sıkıntıları olsa da genellikle bunu kabul edip konuyla ilgili yardım istemek yerine öfke ve benzen duygularını daha çok bastırmaya, inkâr etmeye ve yok saymaya çalışırlar…
Birçok çalışmada sağlıklı biçimde ifade edilemeyen ve bastırılmaya çalışılan öfkenin ise kronik kalp damar hastalıklarına, baş ağrısına, yüksek tansiyona ve mide hastalıklarına yol açarak kışının fiziksel sağlığı için ciddi tehditler oluşturduğu tanımlanmaktadır…
Öfkenin ne bastırılması ne de inkâr edilmesi sağlıklı ve etkili bir ifade yolu olarak görülmemektedir. Sonuçta her tur öfkenin kişiyi uyarıcı, koruyucu veya harekete geçirici bir işlevi vardır.
Dolayısıyla öfke organizmayı bir problem olduğunda uyarır ve kendisine zarar verici veya saldırgan davranma eğiliminden kişiyi haberdar etmede etkin bir rol oynar.
Öfkenin sağlıklı olarak yaşanıp ve yönetilebilmesi için kabul edilmesi, nedenlerinin ve biçiminin anlaşılması ve kesinlikle saldırgan biçimlerde ifadesinin kontrol edilmesi gereklidir…
Evet, toplumumuzda hızla artan ve önüne geçilemeyen bir öfke patlaması yaşanıyor. İnsanlar adeta kavga etmeye yer arıyor ve neredeyse her gün sonu çoğu zaman cinayete varan pek çok olay yaşanıyor.
Öyle bir öfke toplumu haline geldik, pimi çekilmiş, patlamaya hazır bomba gibiyiz.
Genel olarak bir toplumda güven eksikliği ve empati azaldığında, bireyler daha çabuk sinirlenir ve agresif davranışlar sergiler. Günümüzde öfke patlamalarının artmasında maddi zorluklar, işsizlik, ekonomik belirsizlikler, bireylerin birbirlerine karşı güven eksikliğinin olması, iletişim sorunları gibi faktörler başlıca sebepler arasında yer alıyor. Ayrıca, gelecekle ilgili kaygılar, sağlık sorunları, toplumu etkileyen sarsıcı olay ve haberler de öfkeyi tetikleyen etkenlerden bazıları… Buna ek olarak sosyal medya üzerinden yayılan negatif haberler ve asılsız bilgiler de öfkeyi tetikliyor. Bireyler yoğun stres altmda hissettikleri için günlük yaşamın zorluklarına daha ani ve şiddetli, sabırsızca tepkiler veriyor ve bu durum iş yerleri, okullar, toplu taşımada en fazla da trafikte sıklıkla öfke patlamalarına yol açabiliyor.
Öfke; sevgi, üzüntü, korku, acımak gibi en temel duygularımızdan biridir. Genel olarak insanın bilinçli yaşamadığı, kontrol etmekte zorlandığı bu duygu ile nasıl başa çıkılacağı, yaşandığı anda verilen kararlarla şekillenir. Kişinin karşısındakine ve kendisine kontrolsüz yaşanan öfke ile vereceği zararlar çok farklı boyutlarda olabilir…
Öfkeyi yaşamadan önce, öfkeyi yaşatmamayı da öğrenmeliyiz…
Atalarımız: “Öfkede akıl olmaz.” ” Öfkeyle kalkan, zararla oturur…”Demişler.
Aman dikkat edelim kendimize dostlar…
Elbette öfke sebepsiz yere oluşmaz ama öfkesine yenik düşen insan da, sağlıklı düşünemez, olup biteni iyi göremez, sonucu hesaplayamaz. Öfkesine hâkim olan insan ise en zor zamanlarında bile doğru kararlar alır. Hepimizin bazen ipin ucunu kaçırıp öfkelendiği zamanlar oluyor ama öfke, sizi kontrol etmeden siz onu kontrol edin.
Kızgın olduğumuzda düşüncelerimizi ve duygularımızı abartarak ifade ederiz. Burada yapılacak olan düşünce tarzımızı değiştirmektir. “Her şey mahvoldu!” demek yerine “evet bu kötü oldu fakat dünyanın da sonu değil” diyebilmektir.
“Asla” veya “hiçbir zaman” gibi kelimeler öfkeyi tetikler. Bunların kullanımı olabildiğince azaltılmalıdır.
Mantıklı düşünmeye başlanınca öfkenin nesnesi belirlendiği için öfke azalır. Daha katlanılır bir hale gelir.
Öfke sonucu ortaya çıkan durumları daha iyi kontrol altına alabilmeniz için düşüncelerinize odaklanmanız gerekmektedir. Bir durum hakkındaki düşünce ve inançlarınız o durumla ilgili hissettiklerinizi etkilemektedir.
Unutulmaması gereken konu, herkes öfkeye neden olabilir, öfkeyi yaşayabilir ve yaşatabilir. Dolayısıyla öfkeyi yaşamadan önce, öfkeyi yaşatmamayı da öğrenmeliyiz.
Öfke yaşatan olarak, karşımızdaki insanın muhakeme yeteneğini, algısını ve motivasyonunu ciddi anlamda bozacak olduğumuzu, karşımızdaki insanın sorun çözme yeteneğinin ve yaratıcılık özelliğinin bozulabileceğini hatırlamalıyız. Öfkeyi yaşatmak da yaşamak kadar kötü duygular arasında yer alır. Sorun oluşturan durumlarda Suçlu aramadan olaylara çözümsel yaklaşabilmeyi bilmek gerekir.
Çözüm yaratabilmek için ise; empati yapabilmek, iyi niyetli düşünebilmek, ön yargılarımızdan uzaklaşabilmek, olayı analiz etmeye çalışmak ve duygularımızı iyi kullanabilmek çok önemlidir.
Her insan için yaşam çok farklı bir şekilde devam ediyor. Farklılıkları hayatın içinden son hızla geçerken, hayatın içinde yaşayarak görebiliyoruz.
Bazen sevinçle yaşama sarılıyoruz bazen hüzün ile dolu, hayatımızda gözlerimizden dökülen yaşlarla mücadeleye devam ediyoruz.
Unutmayalım ki; hayat yaşanmışlıklarla dolu ve her bir yaşanmışlık bir iz bırakarak geçip gidiyor. Bu nedenle sevgisizlik izleri değil, sevgi izler bırakmaya bakalım kalplerimizde…
Öfkeli misiniz?.. Hislerinizi bir kâğıda yazın, çöpe atın ve sakinleşin!..
Unutmayalım: öfkede , mutlulukta bulaşıdır. Sağlıklı ve mutlu bir hafta diliyorum..
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sahte olmayan bir yüzle ve gülümsemeyle sevin sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Yüzünüzden gülümseme kalbinizden umut eksik olmasın, Pazartesi gününüz aydın mutluluğunuz daim, neşeniz bol olsun…
Olduğu gibi görünen, ya da göründüğü gibi olan herkese, gönül soframdan, gönül sofrasına sevgi ve muhabbetler gönderdim… Gecenizden doğan sabahınıza selam olsun, güzel bir hafta ve içinde birbirinden güzel anlar yaşadığınız günleriniz olsun diliyorum… Hoş kalın, hoşça kalın ama her dem sevgiyle dostça kalın… Bir gün, bir yerlerde, görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#
(Bu makalede, araştırmama yardımcı olan Google Asistanına teşekkür ederim.)