Bugün tüm dünyada 400 milyon diyabet hastası var ve 2040’ta hastalığı önlemek için alınan tüm tedbirlere rağmen diyabet ensidansının yüzde 40’a çıkacağı tahmin ediliyor.
Obezite ve diyabette son 50 senedeki büyük artışın genetik faktörlerle ilgili olması mümkün olmadığına göre, bu salgının sebebinin çevre ve diyetteki değişikliklerde aranması gerekir.
Aslında sadece obezite ve diyabet değil kalp krizi, felç, kanserler, Alzheimer, astım, alerji, depresyon başta olmak üzere tüm kronik hastalıkların artışındaki temel faktörün hazır gıdalar olduğuna inanıyorum.
Adı “genel olarak emniyetli” ama…
Endüstriyel gıdaların alâmetifarikası da, bunlara lezzet, daha iyi görünüm, kıvam kazanması, paketlenme ve muhafazası için kullanılan katkı maddeleridir.
Sayıları 10 bini bulan bu kimyasalların 1000 kadarı GRAS (Generally Recognized as Safe) yani genel olarak emniyetli ürün olarak kabul edilir ve ABD’de bunlara benim tıbbi fetva kurumu adını verdiğim FDA tarafından onay verilmesi gerekmez.
Kısa adı AAP olan Amerikan Pediatri Akademisi, birkaç ay önce gıdalarda kullanılan bazı boya, koruyucular ve paketlerinin çocuk sağlığına zarar verdiğini ve bunların kullanımlarının acilen yeniden düzenlenmesi gerektiğini bildirmişti (1, 2).
Yeni yapılan bir araştırma, emniyetli olduğu iddia edilen bu gıda katkı maddelerinin ne kadar riskli olduklarını ortaya koyması bakımından çok önemli.
Doğal katkı maddesi obezite ve diyabete yol açıyor
Science Translational Medicine’de yayınlanan araştırmada, hazır unlu mamullerde, hayvani gıdalarda yaygın olarak kullanılan “propionat” isimli doğal gıda katkı maddesinin obezite ve diyabete yol açan hormonların seviyesini artırdıkları tespit edildi (3).
İnsanlar üzerinde yapılan randomize kontrollü araştırmalar ve fare deneylerinden elde edilen veriler birleştirildiğinde propionatın insülin direnci ve fazla insülin salgılanmasına sebep olan metabolik zinciri tetiklediği anlaşılıyor.
Araştırmada, gıdalarda küflenmeyi önleyen kısa zincirli tabii yağ asitlerinden olan propionat mercek altına alındı.
Farelere propionat verildiğinde sempatik sistemin aktive olduğu ve glukagon, norepinefrin ve yeni keşfedilen yağ asidi bağlayan protein 4 (FABP4) olarak adlandırılan glukoneogenik hormonun arttığı belirlendi.
Bunun da farelerin karaciğer hücrelerinden daha fazla şeker salgılanmasına yani hiperglisemiye (diyabete) sebep olduğu tespit edildi.
Farelere kronik şekilde bir insan tarafından tipik olarak tüketilen miktarda propionat verildiğinde ise farelerde insülin direnci geliştiği ve anlamlı miktarda kilo aldıkları ortaya çıktı.
İnsanlar üzerindeki araştırma da bu sonuçları destekliyor
Propiyonatın insanlardaki etkisini görmek için de 14 sağlıklı insan üzerinde randomize kontrollü bir çalışma düzenlendi.
Bir gruba katkı olarak bir gram propionat, diğer gruba plasebo bulunan yemek verildi; her iki gruptan da yemekten önce, yedikten 15 dakika içinde ve 4 saate kadar her 30 dakikada kan örnekleri alındı.
Propinat bulunan yemeği yiyenlerde yemekten sonra norepinefrin, glukagon ve FABP4’de anlamlı artışlar olduğu görüldü.
Bu sonuçlar, propionatın obezite ve diyabet riskini artıran bir “metabolik bozucu” gibi etki ettiğini gösteriyor.
Bu arada, propionatın, sindirim sırasında liflerin bağırsak bakterileri tarafından parçalanmasıyla oluşan tabii bir yağ asidi olmakla beraber, bunun bu kompozisyon dışında bir gıda katkı maddesi olarak alınmasının aynı şey olmadığını hatırlatırım.
Araştırmacıların bilimsel yorumları halk sağlığı yararına değil
Araştırmacılar, ABD’de GRAS kategorisinde, yani genel olarak emniyetli ürün olarak kabul edilen propionatla ilgili daha ileri araştırmaların yapılmasını ve bu katkı maddesine alternatifler geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyorlar.
Araştırma ekibinde yer alan Gökhan Hotamışlıgil de araştırmalar ile ilgili şu vurguyu yapıyor:
Gıdalardaki ögelerin metabolizmayı moleküler ve hücresel seviyede nasıl etkilediği anlaşıldığında, obezite ve diyabet salgınının önlenmesinde basit ama etkili tedbirlerin alınması mümkün olacaktır. 4
İyi güzel de, hem propiyonat hazır gıdalarda kullanılan binlerce kimyasaldan sadece biri ve hem de obezite ve diyabeti sadece propiyonatla ilişkilendirmek ve bu salgına katkı maddeleri üzerinden çözüm üretmeye çalışmak akıl ve mantıkla bağdaşmıyor, halk sağlığı yararına da değil.
Gelelim neticeye
BİR: Endüstriyel gıda katkı maddeleri insan sağlığı düşünülerek değil gıdaların daha uzun süre dayanması, daha cazibeli olması gibi endüstrinin menfaati için kullanılır.
İKİ: Binlerce endüstriyel katkı maddesinin tek tek zararı var mı yok mu diye araştırılması, delinin pösteki saymasından farksızdır.
ÜÇ: Obezite, diyabet ve kronik hastalıklardaki artışa paralel olarak beslenme araştırmaları, beslenme ve metabolizma uzmanları, gıda mühendisleri, diyetisyenlerin sayısının artması bir tesadüf değildir.
DÖRT: Bu araştırmanın da gösterdiği gibi “doğal” olan bir katkı maddesi bile metabolizmayı böylesine alt üst ediyorsa, “doğal olmayanların” yaratacağı tehlikeleri varın siz hesap edin.
BEŞ: Obezite ve diyabet salgınını önlemede basit ama etkili tedbir, endüstri ürünü yiyecek ve içeceklerin zerresini bile ağza almamak, atalarımız gibi yani adam gibi beslenmektir (bkz:5, 6).
Çözüm, bilim ve laboratuvar dışındadır, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.