İki hafta kadar önce kısa adı AMA olan Amerikan Tıp Birliği (American Medical Association ) bugüne kadar birçok hastalık için risk faktörü olduğu bilinen “obeziteyi bir hastalık olarak îlan etti” (1).
Bu kararla Amerikalıların en az üçte biri yani 100 milyon insan bir anda “hasta” unvanını alıverdi!
Obezitenin başta diyabet, kalp krizi, felçler, kanserler olmak üzere pek çok hastalık için çok önemli bir risk faktörü olduğundan kimsenin şüphesi ve de itirazı olduğunu sanmıyorum.
Obezitenin başlı başına bir “hastalık” olarak kabul edilmesi de, önemli bir “toplum sağlığı meselesine” toplumun alâkasını çekmek bakımından doğru sanılabilir ama biraz düşününce işin aslının hiç de öyle olmadığı “net” olarak ortaya çıkıyor.
Obezitenin, bundan böyle bir hastalık olmasının sebebi ‘endüstriye’ daha fazla kazanmanın kapılarını açmaktan başka bir şey değildir; çünkü obezite bir hastalık sayılmadığı için ilaç, aşı yazmak mümkün olmuyordu.
Obezite eylem plânı ‘korkutma’ ile başlıyor
Bunun için seneler öncesinden ciddi bir eylem plânı yapılmış olmalıdır.
Önce, iç ve dış mihraklar tarafından düzenlenecek “korkutma kampanyaları” ile obezitenin ne kadar yaygın ve tehlikeli bir “hastalık” olduğu beyinlere kazınacaktır.
Öyle bir korku yaratılacaktır ki, yarım kilo fazlası olanlar da VKE 0.25 puan yüksek olanlar kendilerini “ağır hasta” sanacak, doktorlara hastanelere hücum edecektir.
İdeal kilo ve VKE’ si olanlar ise “pre-obezite” kavramı ile “hastalık kapsama alanına” sokulacak; zayıf olanlar da “muhtemel obezite hastası” muamelesi görecektir.
Bunlara, hastanelerde muayenehanelerde gereksiz onlarca tetkik yapılarak iyice korkuları artırılacak, beyinlerine ilaç kullanmazlarsa şak diye “ölebilecekleri” işlenecektir.
İki yeni obezite ilacı piyasada
Obezitenin bir hastalık olarak ilan edilmesinden hemen önce iki obezite ilacının ruhsat almış olmasını tesadüf saymak doğru mu, bilmiyorum.
Geçen sene kilo vermeye yardımcı olduğu ileri sürülen “Qsymia” isimli ilaç FDA’ dan onay alarak piyasaya çıktı (2).
Qsymia’ da amfetamin gibi iştahı baskılayan “fentermin” ve havaleye karşı kullanılan “topiramat” bulunuyor; her iki kimyasalın da kalp krizi ve felç başta olmak üzere çok ciddi aksi tesirleri var.
İlaç prospektüsünde ilaçla beraber egzersiz ve diyet yapılması da tavsiye ediliyor; ilaç tesir etmezse egzersiz ve diyet sizi mutlaka zayıflatacaktır demek istiyor olmalılar.
Geçen haziran ayında da beyinde serotonin reseptörlerini uyararak açlık hissini bastırdığı iddia edilen “Belviq” isimli bir ilaç ruhsat aldı (3).
Belviq, VKE 30’ un üzerinde olanlara ve VKE’ leri 27’ den fazla olan ve diyabet, hipertansiyon gibi obezite ile ilişkilendirilen bir hastalığı bulunanlara yazılabiliyor.
Obezite aşıları da yolda…
Obezitenin hastalık sayılmasıyla onu ‘önlemek’ için aşı yapılmasına da kimsenin bir şey demesi mümkün olmayacak.
Obeziteye karşı hâlen üzerinde çalışılan iki aşı var.
Bu aşılardan biri, metabolizmayı artıran insan büyüme hormonu (HGH) ve ensülin büyüme faktörünü (IGF) inhibe eden “somastatin” hormonunu hedefliyor.
Somastatine karşı antikorlar oluşturularak HGH ve IGF’ nin inhibisyonunun önlenmesi ve böyle kilo kaybının gerçekleşmesi düşünülüyor.
İkinci aşı ise açlık hormonu “grelin” i hedefliyor. Anti-grelin aşılarla iştahın azaltılabileceği ve böylece de zayıflanabileceği umuluyor.
Vücudun tabii hormonlarıyla “oynamanın” ne kadar tehlikeli olduğunu söylemeye gerek var mı bilmem.
Obezite bir hastalık değildir
Kilo, vücut kitle endeksi ve benzeri kavramların; herkesi ideal bir kiloya ve ideal VKE’ ne getirmeye çalışmanın “abesle iştigâl” ve sadece bu rakamlara bakarak insanların sağlığı hakkında yorum yapmanın da “fahiş bir hata” olduğunu savunuyorum.
Kilo rakamı bunun ne kadarının yağ, kas, kemik, su olduğunu göstermediği gibi, VKE de vücuttaki yağın göbekte mi kalçada mı bacakta mı olduğu bildirmez; her ikisi de ‘yanlış ölçüler’ dir.
Bana göre, önemli olan insanların kilo ve VKE’ leri değil “sağlıklı gıdalarla doğru beslenmeleri” dir.
Sağlıklı beslenen ve yeteri kadar hareketli olan bir insanın kilosuna veya VKE’ ne bakılmasının hiçbir manası yoktur; bu kişinin 60 kilo veya 90 kilo olması sağlığı bakımından hiçbir önem taşımaz.
Doğru beslenmek kaydıyla “herkesin kendisi için normal olan bir kilosu” vardır.
Kilosu ve VKE’ si “ideal” olan birinin sağlığı ‘sağlıklı gıdalarla doğru beslenen fazla kilolu ve hatta obez birinden’ çok daha kötü olabilir; bunun en güzel delili de “obezite paradoksu” dur (4).
Gelelim neticeye
BİR: Obezitenin temel sebepleri yanlış beslenme ve hareketsizliktir ve doğru beslenmek kaydıyla “kilonun kıymeti harbiyesi” yoktur.
İKİ: Obeziteyi bir hastalık ilan etmek daha fazla ilaç ve aşıyı rahatça satmak için yapılan bir pazarlama oyunudur.
ÜÇ: Bundan sonra doktora giden herkese ilaç veya aşı yazılacaktır; ‘bir kilo fazlası olana’ ilaç yazmayıp da “Sen diyet yap” diyen doktor ‘bir ton dayak’ yiyecektir.
DÖRT: Kafayı kilonuza VKE’ ne takmayın; sağlıklı gıdalara erişmeye, doğru beslenmeye çalışın, hareketli olun, yazılarımı okuyun, gerisini boş verin.
BEŞ: “Bir gram et bin ayıp örter” diyen bir ırkın ahfâdı olduğumuzu da unutmayın!
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.